MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Depremin sosyolojisi
Engin ÖNEN
YAZARLAR
26 Şubat 2023 Pazar

Depremin sosyolojisi

Bu defa yıkım çok büyük oldu. Daha önce bir şekilde unutturulanlar gibi değil. Şehirler yıkıldı neredeyse. Can kayıpları da tarihi rekor kırdı sanırım.

6 Şubat’tan beri depremle kalktık depremle yattık. TV kanalları karşısında yer bilimcileri izledik saatlerce. Ellerinde sopalarla uzmanlar fay kırıklarını ezberlettiler bizlere.

Daha önce defalarca söylediklerini, uyardıklarını vurguladılar. Biz de biliyorduk aslında. Bilgi eksiğimiz yok denebilir. Özellikle 99 Depreminden sonra ciddi akademik çalışmalar yapıldı.

Fay hatlarını ve hatta karakterlerini biliyorsak neden bunca acı ve yıkım o halde? Bu sorunun yanıtı yer altı ve yer kabuğu uzmanlarının değil, yer kabuğu üstünde yaşayan insanların yapıp ettikleri ile ilgili çünkü.

Bazı yer bilimciler, vatandaş eğitilirse bu sorun çözülür diyor. Ben aynı görüşte değilim ne yazık ki. Eğitim önemli tabii. Yurttaşı bilinçlendirmek değerli ama konu o kadar basit değil. Yani bilen her zaman gerçeğe uygun davranmaz maalesef.

“Barbar şehirleşme”, “Denetçileri kim denetleyecek”, “Siyasetin müteahhitleşmesi”, “Kırsalda gecekondulaşma” vb gibi onlarca köşe yazısı yazdım. Bunlar meselenin sosyolojik boyutuna dikkat çekmek içindi.

Ellili yıllarda başlayan ve çeşitli evrelerden geçen kentleşme serüvenimiz ve nüfus politikalarını anlayarak bu işe başlamalı. Nüfus artışı ve kentlere kitlesel göçlerin başladığı dönem, aynı zamanda ithal ikameye dayalı sanayileşme ve popülist modernleşme politikalarının kurumsallaştığı dönemdir.

Kırsal yoksul göçmenlerin kent çeperlerine yerleştikleri ve özel mülk veya hazine arazilerine gecekondularını yaptıkları dönem, toplumsal mutabakat dönemiydi. Bu mutabakat hem devlet ile göçmenler arasında hem de ucuz işgücü kitleleri ile sanayiciler arasında söz konusuydu.

Kaçak yapı değil de gecekondu tanımı tercih ediliyordu. Bu kavram ve tarif ettiği gerçeklik bize özgüydü.

Gecekondunun kaçak yapı olarak tarif edilmemesi ve adeta meşru görülmesinin çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bir defa devlet böyle bir yükün altına girmiyor, yoksullar kendi konut sorununu kendileri çözüyordu. Bu sayede yeni yeni gelişen sanayi için gecekondular ucuz işgücü deposuna dönüşüyordu.

Gecekonduya meşruiyet kazandıran diğer bir etken yoksul insanların başını sokacak konut algısına dayanıyordu ki, öyleydi. Başka bir faktör giderek genişleyen kitleleri içermesiydi. Yani kitleselliği de haklılığını destekleyen bir faktöre dönüşüyordu.

Sağ politika ucuz işgücü yaklaşımı ile sol ise yoksulların barınma ihtiyacı anlayışı ile gecekonduya sempati ile bakıyordu.

İlk dönem kaçak yapılaşma ya da gecekondulaşma hareketinin en önemli özelliği barınma ihtiyacına yönelik olması ile birlikte yapıcısı ve kullanıcı özdeşliği idi. Henüz ne rant vardı ne müteahhitlik.

Bu evre depremle ilgili olarak sadece yer seçimi bakımından ilişkilendirilebilecek evredir. Dere yatağı veya alüvyon zemin o dönemin akla gelen konuları arasında değildi çünkü.

Ancak göç ve kentleşmenin bu göreli masum ilişkileri ve kurumsallaşması daha sonra çok farklı karakterler kazandı. Sınıfsal yapıyı, genel ve yerel siyaseti dönüştürecek önemli dinamikler üretti.

99’da ve bugün büyük acı ve yıkıma neden olan dinamiklerdi bunlar.

Gelecek yazıda bunları özetlemeye çalışacağız.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz