Hamas - İsrail kaosunda eylemlere güzel güzel adlar koyuyorlar da; bu bir yarışma değil; savaş..
Dünya tehdit altında..
Her yer kan gölü..
Ateş çemberi genişliyor..
“Aksa tufanı” İsrail’i vurdu; bir çok sivil, masum insan hayatını kaybetti...
Kayıplar artıyor..
“Demir kılıçlar” da Gazze’yi yakıyor, yıkıyor.
İsrail güçleri; öldürülen insan sayısının arttığını açıklıyor.
Bir çok masum genç, kadın, yaşlı..
Öyle desen ne olur, böyle desen ne olur..
Yaşanan resmen “savaş”..
50 yıl sonra bu “ilan edildi” zaten..
Ne yazık! Ne acı!
Gelelim olayı çözümleyecek ipuçlarına..
Hamas’ın yaptığı “terör”..
Bunu Filistin davası olarak yorumlamak çok yanlış.. Üstelik Filistin davasına ne çok zarar vereceği de ortada.. Öyleyse..
Dünya liderleri saflaştı; ondan yana, bundan yana..
Oysa bölge stratejik..
Jeopolitik açıdan da önemli..
O zaman..
Bu yarayı kaşırsan “kanar”..
Değerli olan yarayı “iyileştirmek”..
Ama.. Nerde?
Saflar büyüyor, çatışmanın uzun süreli bir savaşa dönüşmesi süreci hızlanıyor!
Peki Birleşmiş Milletler (BM) ne yapıyor?
Bir an önce devrede olması gerekmez mi?
Beylik açıklamalar yerine “eylem” zamanı..
Barış adına..
Teknolojik olarak bu denli gelişmiş bir ülke olan İsrail’in koruma kalkanları nasıl aşıldı?
Sadece “dini bayram” rehaveti mi?
Yoksa..
SAVAK olarak bildiğimiz İran gizli servisinin desteği söz konusu mu?
İsrail’‘deki politik değişimleri tetikleyecek bir tezgah var mı?
Peki uzun vadede İran bu olaydan karlı çıkar mı?
Yoksa.. Zaten iç sancılarla “fokurdayan” rejim yeni çalkantılar yaşar mı?
Dünyada beklenti; savaş değil, barış yönünde ağırlık..
Çünkü bu ateş büyürse “her yeri yakacak”..
Sadece Orta Doğu mu?
Hare hare tüm dünyayı tehdit eden bir etkileşim..
Ve göç dalgası.. Ve bir çok ülkede rejim değişiklikleri..
Ah canım Türkiye’m!
Maalesef jeopolitik konumu gereği tüm tehditlerin ortasında..
Yeni göçler, nüfus hareketleri inşallah yeni sıkıntılar yaratmaz!
Bir başka “deli soru”; Hamas, Hizbullah ve DEAŞ yeni eylem hazırlığında olabilir mi? Yeni 11 eylüller, yeni 8 ekimler planlar mı?
Bu eylemler mazlum, gelişme sürecinde olan halklar için demokrasi ve özgürlüklerin ertelenmesi anlamına gelmez mi?
Halklar değil, silah tüccarları kazanmaz mı?
Peki bir olumsuz gelişme; ertelenen Filistin devleti..
Hangi sınırlarda, hangi dini yaklaşımlara saygıyla?
Hangi nüfus ekseninde, hangi korumacılıkla?
Ama.. Mutlaka..
Çıkışı zor, sancısı çok, savaşı acılı bu süreçte ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün felsefesine sığınmak; yine, yeniden:
“Yurtta barış, dünyada barış”...