Amerikalı bir Profesördü. Gazeteci ve Yazardı. Dünya barışının savunucusuydu. Adı Norman Causins… Öldüğü 1990 yılında, çevreci ve hayvansever hareketlerin öncüsü kabul edilmişti…
Uzun süren hastalığından nasıl kurtulduğunu anlatan ‘Bir Hastalığın Anatomisi’ kitabını yazdı. Şu ünlü sözü unutulacak gibi değildi: “Hayatta en büyük kayıp ölüm değildir…
En büyük kayıp yaşarken içimizde ölendir.”
***
Seçime doğru…
Ana akım sosyal demokrat CHP, Genel Başkanı Kılıçdaroğlu önderliğinde bir nehir gibi doğal yatağına döndü… Hele de derin acı ve yaralarla dolu depremde, mağdur ve yoksul halkla olan dostluğuyla, dert ortaklığıyla, kusursuz bir dayanışma becerisinin örneklerini verdi…
Ana akım partilerinden ayrılarak kurulan partilerin hiç birisi siyasi yaşamda sürekli yer alamadı. Görünen o ki… şu anda var olan kimi partilerin ömrü de, önümüzdeki seçimlerle sınırlı kalma durumunda…
Hele de bir üyesinin, Millet İttifakına karşı yarattığı şu özellikli günlerde… Bir bölen olmamak, asıl partilerine destek olmak fırsatı, şimdi ellerinde!
En azından, gerek bunların, gerekse Masayı devirmeye çalışan ama başaramayan partilerin üyeleri de olan kimi eski partililerin, Makyavel’leri görmeleri, eski partilerine gelmeleri, değişime ve dönüşüme… Ortak olmaları da gereklidir!
***
Siyasette vefa yoktur derler… çoğu kez de örnekleri görülür. Çünkü, zaman zaman dürüst olanların, yolsuzluğa bulaşmayanların, bunun siyasi bedelini ödediği de olur. Doğru ile saklambaç oynayanların… kazandıkları da olur!
Elbette genel eğilim bu değildir…
Genel eğilim toplumun sağ duyulu oluşudur. Her zaman haklı olmak insan doğasına aykırı olsa da… Toplumun sağduyusuna olan sarsılmaz güven… hep sürdürülmelidir.
Bunun son örneği Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğludur… Cesaret, zarafet, sevgi ve dostluk. Bu dört erdem, ve özellikle de en büyük ahlaki değerlerden olan insan sevgisi.
Önüne taş koymaya çalışanlar olsa da…
Bu sevgi ; karşı denizdekileri, kendi denizinde topladı ve onların destekleriyle de…
13.Cumhurbaşkanı adayı yaptı!
***
Bir altın kural var : herkesle konuşup, aynı şeyleri söylemek, gözünü… budaktan esirgememek! Kılıçdaroğlu’nun bir ilkesi de bu. Helalleşme dediği zaman, dürbünün küçük merceğinden bakanlarca, nasıl da eleştirilere uğradığı da malum…
Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet değerlerinden taviz veriyor diye nitelenmişti. Oysa, kim ne derse desin, büyük Atatürk’ün yarattığı modern değişim ve dönüşüm… toplumda kökleşmişti!
Atatürk’e, ilke ve devrimlerine duyarlılığı tüzüğünde de yazılı, bir parti kurulmuştu… CHP’nin emanetleriyle seçime de girebilmişti. Topluma iş, adalet, güven, üretim, hakça paylaşım vaatleriyle yola çıktı…
Ama vaadlerinin ilklerinden olan “güven” unsurunda bile, yolda kaldı! Oysa İnönü’ye göre de, “politikacıların en büyük özelliği, güvenilir… olmak”tı.
Ünlü Fransız yazar ve düşünür Jean Paul Sartre : “İnsan, eylemlerinin toplamıdır” diyordu. Yani söylemlerinin değil. Bir kere daha, doğru çıkan sözünden mutludur Sartre… şimdi!
***
Saraysız Başkan Jose Mujica diyor ki…
‘İnsan düşündüğü gibi yaşamalı… Aksi takdirde yaşadığı gibi düşünmeye başlar.’
Kılıçdaroğlu da, gaz lambası altında okuyup büyüyen, düşündüğü gibi yaşayan bir Lider.
Ama, o nerede ise… ışık da orada şimdi!
Hadi bakalım… Kolay gelsin.
Mutlu olmak elimizin altında!
Sayfa başına git