MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Geceye sığınanlar
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
20 Mart 2021 Cumartesi

Geceye sığınanlar

Müzik Önerisi: Dostum değil uykular – Sena Şener

Tüm memelilerin, kuşların ve hatta balıkların doğal dinlenme biçimidir uyku. Günlük hayatlarımızın bir parçası gözlerimizi ve bilincimizi kapattığımız her türlü etkinliğimizin ve tepki gücümüzün azaldığı yitip gittiğimiz bir zaman dilimi.

Uyku sırasında bilincimiz kapalı diye tüm vücudumuzun da aktivitesiz kaldığını düşünebiliriz ancak bu tamamen yanlış bir düşünce. Genel olarak bize yaşam gücü veren içimizde ne varsa onların onarma süreci başlıyor uykumuzda. Biz uyurken diğer bir deyişle “şalteri indirdiğimizi düşünürken” vücudumuz bir nevi iç temizlik yapıyor; beynimiz, hormonlarımız ve bazı iç organlarımız çalışmaya devam ediyor. Kaslarımızın tamirinden tutun hafızanın yenilenmesi ve büyüme ve keyif hormonlarının salgılanmasına kadar her şey uykumuzda olup bitiyor.

Vücudumuzun gece bekçisi beyin. Uyuduğunu sandığımız organımız aslında gece tam zamanlı çalışmaya başlıyor. Gün içerisinde yaptığı tüm öğrenmeleri düzenliyor, belleği yenileyip güçlendiriyor. Freudyen yaklaşıma göre ise bilinçaltımızdaki tüm korku ve bastırılmış güdülerle yüzleşmeyi ihmal etmiyor.

Ortalama ömrümüzün 75 yıl olduğunu düşünürsek, istatistiklere göre bu dünyada 25 yılımızı uyuyarak geçiriyoruz. Kulağa ne kadar tuhaf geliyor değil mi?

Kısacık bir yaşam diliminde kocaman dev bir bilinçsiz boşluk…

Ölümün kardeşi.

Dünyanın en uykucu hayvanlarından biri olarak tanınan büyük kahverengi yarasalar günde 20 saate kadar, zürafalar ise 4 saatten az uyuyor.

Göçmen kuşlar ve katil balinalar ise haftalarca uykusuz yaşayabiliyor ve bu uykusuzluklarını telafi etme gereksinimi duymuyorlar.

Gel bunu kronik uykusuzlara, uykusu kaçanlara, uykuya hasret olanlara anlat…

2008 yılından itibaren her yıl Martın üçüncü cuması “Dünya Uyku Günü” olarak etiketlenmiş. Sağlıklı uyku ve uyku bozukluklarına dikkat çekmek amacıyla tüm dünyada farkındalık etkinlikleri yapılmaya başlanmış. Bunun alt sebebi tüm dünyada uykusuzluk sorununun çok ciddi boyutlara ulaşması…

2021 yılı için o gün 19 Mart yani dündü. Bu yüzden sağlıklı uyku nasıl olur dünden beri birçok tüyo geliyor. Alkol ve sigara kullanımı, kafeinli içecekler, baharatlı ve şekerli gıdalar, ağır egzersizler, rahat yataklar, gürültüsüz ortamlar…

E güzel de bu tavsiyeleri uygulayanlar bile uyuyamıyor artık günümüzde…Vicdanı sızlayanlar, yarası derinler, karnı açlıktan guruldayanlar, soğuktan titreyenler, sevdikleri için endişe edenler, özlem ateşiyle kavrulanlar, hastalıkla mücadele edenler, adaletsizliğe karşı ses çıkaramayanlar, haksız yere itham edilenler, ay sonunu nasıl getireceğini hesaplayanlar, koyun yerine cebindeki parayı gözüyle saymaya çalışanlar…

Uykudakiler ise…Her şeye razı gelenler, bu da geçer diyenler, görmezden gelenler, sırtını dönenler, hamutuyla götürenler, düzeni kuranlar, o düzene ayak uyduranlar, umarsızlar, tutarsızlar, acımasızlar, gamsızlar, kayıtsızlar, kaygısızlar, namussuzlar…

Uyku bir iyileşme bir onarma süreci en sakin yolculuk olması gerekirken…

Geceler kendimize sığındığımız kocaman bir yuvayken ve karanlık üzerimizi örterken…

Eskiden iyi ki uyku var diyorduk, uyuyunca geçer diyorduk, şu yalan dünyaya uykularla ara veriyorduk en azından molaydı, kaçıştı, gecelere sığınıştı. Gözlerimizi kapayıp olmadığımız diyarlara olmadığımız kişilere, hayalini kurduğumuz rüyalara akabiliyorduk. Dualarımıza, yakarışlarımıza, dileklerimize, içimize dönüştü.

Gündüz yaşam gailesi gece düşünce silsilesi derken tüm dünya kronik uyku bozukluğuna yakalandı ve “hayat kaçık bir uyku oldu” çoktan…

Cahit Sıtkı Tarancı’nın şu satırlarını mı dinlesek acaba sağlıklı uyku tavsiyeleri yerine?

Çok da takılmıyorum artık bu uyku konusuna. Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana

Murathan Mungan’ın söylediklerine benzedik belki, uyunmayan uykular içimizde birikiyor, dilimizi yutuyor.

Bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatamazsın, önce içine atarsın sonra da susarsın…”

Belki de bu uykusuzluk gerçekten Albert Einstein’in söylediği gibi bir lanettir üzerimize yağan.

Ayakta uyuyanlar ise bambaşka bir mevzu. Gören körler gibi, gördüğü halde görmeyen körler gibi…

Yatakta dönüp durmadığınız, tavana bakıp bakıp oflamadığınız, biyolojik saatlerle kardeş olduğunuz, düşüncelerin, kaygı ve korkuların yastığa beş kala eriyip gittiği iyileştiren, dinlendiren, onaran, tazeleyen dingin uykularınız olsun…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Özgür Koşar
 20 Mart 2021 Cumartesi 11:41
Bazen okurken içinde kendini bulur ya insan, benim için tam da öyle oldu.. İçim burkuldu.. Kaleminize sağlık.
 Neslihan Silahdar
 20 Mart 2021 Cumartesi 10:12
Yine harika yazmışsın,aklına sağlık.
 Leyla Yorgancılar
 20 Mart 2021 Cumartesi 09:49
Cumartesi sabahları keyifle bilgilenerek okuyorum yazılarını Gerçeklere dokunuyorsun Aydacım..
 Hülya inaner
 20 Mart 2021 Cumartesi 09:43
Çok güzel yazmışsın. Son paragraftaki gibi olsun uykularımı.
 Beril bayman
 20 Mart 2021 Cumartesi 09:41
Kolej de ilken çok sevdiğim felsefe hocam sınıfa demiştik. (Düşünün dünya oluşumundan bu güne kaç seseler. Biz de yaşadığımız ömre bakın. 100 senede olsa bu evrende çok kısa. Belki ömrümüz Z bir rüya ve biz onu yaşıyoruz) bu düşünceyi çok sevmiştim
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz