MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İhtiyaca göre tarih okuması
Tayfun MARO
YAZARLAR
10 Temmuz 2021 Cumartesi

İhtiyaca göre tarih okuması

Resmi tarih bir tarafa, birbirinden çok farklı, taban tabana zıt yorumlar karşısında, Cumhuriyet’in kuruluş yılları ideolojik ihtiyaca göre mi yorumlanıyor, diye kendi kendime soruyorum. İnsanın aklı karışıyor… Bkz. Livaneli vakası.

Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda, İmparatorluk bakiyesinden yeni bir devlet yaratmak için verilen mücadele elbet de çok fazla yoruma açık olacak.

Ancak Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren devletin yapılanma süreci ve ortaya çıkan yeni yapılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kapitalist metropol ülkeler ile anlaşarak uluslararası sisteme dahil olduğunu gösteriyor.

Kemalistler ne kadar görmezden gelirse gelsin, Türkiye kapitalist sisteme entegre oldu. Entegrasyon girişimi Osmanlı’da iki kere yarım kalmıştı.

Kurtuluş Savaşı yıllarında Sovyetler Birliği ile ilişkiler, Atatürk-Lenin yazışmaları bir vakıa olmakla birlikte, emperyal güçlere karşı verilen mücadele sonlandıktan sonra Türkiye’nin tercihi sosyalist sistem olmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti kapitalist sisteme entegrasyon sürecinde, sermaye yetersizliği nedeniyle devletçi uygulamalara başvurmuş; fakat bu uygulamalar, devlet eliyle kapitalist üretim ilişkilerinin inşasını amaçlıyordu. İzmir İktisat Kongresi her ne hikmetse bu amacın dışında tutuluyor.

Atatürk ve arkadaşlarının tarihi tercihi isabetlidir.

İmparatorluk, sanayi devrimini ıskalamış, işçi sınıfı yok, sanayi üretimi yok, burjuvazi yok… Türkiye’de sosyalist devrimin bir hayal olduğunu gören Atatürk’ün rotayı İngiltere’ye çevirmesi anlaşılır bir durumdur.

Kuruluşundan günümüze üretim ilişkileri kapitalist olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, siyasal yaşamın da bu yapıyla uyumlu olması olağandır. Sistem partilerinden sosyalist dönüşüm beklemek naif bir beklenti olur. “Sol değil” denenler sistemin muhalefeti olup sistemi yaşatmak için vardır. Ve bu bir kusur değildir.

Batılı demokrasilerde merkezin sağında ve solunda konumlanan siyasal partiler, sistemin dizayn ettiği siyasal yaşamın gereğidir. Bu yapıda solda duran parti, gelir dağılımında görece adildir; sağda duran parti için öncelik sermayenindir.

Ve sistemde sosyal adaleti sağlayacak fazla (para) olmadığı için, Türkiye’de sağ partilerin iktidar şansı daha yüksek olagelmiştir.

Burada asıl vahim olan, yetmişli yaşlarına gelmiş bir yazarın, zamanında milletvekili olduğu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu bu cenahtan ve liderlerinden, sol değil, diye söz etmesidir. Suyu neden bulandırmak istiyor bilemem ama tavrı etik değil.

Batı demokrasilerinde sistemde mevzi kazanabilmek için komünizmin örokomünizme dönüştüğü, sosyal demokrasinin Marksizm ile yollarını ayırdığı ve buna rağmen başarısız olduğu gerçeği ortada iken, durduk yerde, görece solda duran muhalefete, “bunlar sol değil” demek, ziyadesiyle kolaycılıktır.

Livaneli, hazır eli değmişken, Sovyetler Birliği’nin neden dağıldığını, Çin Komünist Partisi’nin solculuğunu de anlatsaydı, ne iyi olurdu…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 11 Temmuz 2021 Pazar 11:43
Fetöye terör örgütü diyememesi büyük skandal. ABD/Fetö sadece terör örgütü değil hain bir karşı istihbarat organizasyonu.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz