MENÜ
İzmir 17°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İsimsiz üzerine…
Filiz SEZER
YAZARLAR
21 Mayıs 2021 Cuma

İsimsiz üzerine…

Ruh sağlığımı korumak adına, bazı haberleri gözden kaçırmak pahasına bile olsa sosyal medyadan elimden geldiğince uzak durmaya çalışıyorum. Yine deakıllı telefonlar sayesinde (veya yüzünden mi demeliyim) pek çok ‘trend topic’ bir şekilde önüme düşüyor. Karşıma çıkan bu haberlerden biri ünlü Rus kökenli Amerikan ressam Mark Rothko’nun bir tablosu hakkında olunca konuya ilgisiz kalamayarakpeşine düştüm.

Mark Rothko, İsimsiz, 1954

Havada uçuşan komiklikler bu eserin New York’dakiSotheby’s Müzayede Evi’nde 46,5 milyon dolara alıcı bulması üzerineydi. Yorumculara göre elbette böyle bir resmi bir çocuk bile yapardı ve buna böyle bir meblağ ödemek de nereden çıkmıştı? Merak edip müzayede evinin internet sitesine girdim ve satışın 2015’ de yapılmış olduğunu gördüm.

Gerçekten başka işim mi yoktu, pandemi süreci hayattaki anlam arayışımı mı değiştirmişti yoksa yıllardır hastası olduğum dedektifli dizilerin, kitapların etkisinden midir bilemiyorum, bu haberin niye şimdi durduk yere çıktığını araştırmak istedim ve ana akım medya köşelerinden birinde konuyla ilgili bir köşe yazısı buldum. Yazıya göre böyle bir tabloya bu meblağların ödeniyor olması, hep Soğuk Savaşta sosyalist gerçekçilik akımına karşı soyut dışavurumculuk akımının ABD tarafından desteklenmesiydi. Aklım bir noktada kendini korumaya alarak gerçekten durdu.

Önce güzel bir haber vereyim, birkaç gün önce sarı-mavi tablo değilse de başka bir mavi, sanatçının ölümünden önce yaptığı sondan ikinci tablosu 38,1 milyon dolara bu sefer Christie’s Müzayede Evi’nde satıldı. Meblağ önceki kadar yüksek değilse de komiklik peşinde olanlar için daha güncel bir haberen azından.

Mark Rothko, İsimsiz, 1970

Sanat eserlerinin bir zenginleşme aracı, para aklama vs gibi nedenlerle alınıp satılabiliyor oluşuna hiç girmeden bir sanat eserinin değerinin nasıl belirleneceği konusunu ayrıca tartışmak gerekir, yine de bunun bir köşe yazısından veya tivitler üzerinden yapılamayacağı da aşikardır.

Emek vermeden, çaba göstermeden her şeyin kolayına kaçmak sanatta da pek çok güzelliği görmemize engel olur. Sonrasında pek çok akımda ilerleyecek olan modern sanatın doğuşu sanatçıların gördüklerini olduğu gibi resmetme amacını yetersiz bulmalarıyla başlar.

Görünenin dışındaki gerçeğe ulaşmak, sanatı dünyanın nesnelyükünden kurtarmak olmalıdır amaç. Soyut veya figürsüz bir resme bakarken bazen ne düşünmemiz gerektiğini bilemeyiz, oysa ki ihtiyacımız olan şey de tam da budur, zihnimizdeki kalıp düşünceleri bir kenara bırakarak duygularımızı keşfedebilmek.

Soyut sanatın öncülerinden Kandinsky, resmin ne anlattığını zihinsel yeteneğimizle açıkça görürsek saf renge ve forma yanıt verecek duyusal yeteneğimizi kaybedeceğimizi söyler. Her şeyin belli formüller ve rutinler üzerinde döndüğü, bütün hazların çok çabuk tüketilip kenara atıldığı böyle bir dönemde saf duyguyu harekete geçirip hissedebilmenin kıymetini kim belirleyebilir?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz