MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İyi, kötü, çirkin...
Hanzade ÜNUZ
YAZARLAR
9 Şubat 2022 Çarşamba

İyi, kötü, çirkin...

Türkiye’de tutkunu olduğumuz,hakkında en çok konuşulan iki konu...

Futbol ve siyaset.

Hiçbir şeyle ilgili olmadığımız kadar ilgiliyiz bu ikisiyle.

Hemen her kahvede, mahallede, berberde, çarşıda pazarda, her tv kanalında...

Siyasetle yatar, futbolla kalkarız.

Muhalefetin Allah’ını yapar, takımın kralını kurarak...

Siyasetle ülkeyi, taktikle takımı kurtarırız.

Gelgelelim...

Siyasette partilerin, futbolda takımlarının ne durumda olduğu ortada.

Çok sevdiğimiz, çok ilgilendiğimiz, çok kafa patlattığımız halde...

Kabul edelim, bu iki “milli” meselede kalite standartlarında çok sıkıntı çekiyoruz.

***

Siyasette kabaca iki taraf var; siyasetçi/parti ve seçmen.

Futbolda da kabaca iki taraf var; futbolcu/kulüp ve taraftar.

Seçmen oy verdiği siyasetçinin başa geçip ülkeyi yönetmesini istiyor...

Taraftar tuttuğu takımın yenmesini, şampiyon olmasını...

Üstelik her ikisinde eldeki malzeme aynı, insan.

Hem de aynı insanlar, yani biziz.

Her ikisinde hedef de aynı; adil bir mücadeleyle...

Daha iyi olan tarafın başarı gösterip kazanması.

Amaç, insanı insanla mutlu etmek.

***

Basite indirgersek;

Siyasetçilerin, seçmenlerinin mutlu müreffeh yaşaması için hizmet etmesi...

Yalan söylemeden, çalmadan, vatandaşı gözeterek işini ciddiye alması...

Gerekiyor.

Futbolcuların, taraftarı zaferle buluşturmak için iyi futbol oynaması...

İşini ciddiye alması, konsantre olması, kondüsyon tutması, gol atması...

Bekleniyor.

Seçmene ve taraftara ise iyiyi ve kötüyü ayırmak kalıyor.

***

Pazar günü Göztepe – Altay derbisi için Gürsel Aksel Stadı’na yürürken...

Aklımda Türkiye’de siyaset ve futbolun benzeşmesi vardı.

Keskin kamplaşma, tahammülsüzlük, ötekine sevgisizlik, hakaretler ve şiddet.

Oysa Güzelyalı’dan itibaren sokaktaki GözGöz heyecanını görmek müthiş güzeldi.

Önce arabalardan yükselen Göztepe marşı çalındı kulağıma.

Neredeyse her köşeden Göztepe marşı yükseliyordu.

Göztepe armalı sarı kırmızı montlar giymiş genç yaşlı, kadını erkeği ile GözGöz taraftarı her yerdeydi.

Sokaklar, kaldırımlar, cafeler sarı kırmızının buluşma noktası olmuştu.

Günlerdir kavuşmayı bekleyen sevgililer gibi her köşebaşı Göztepeli taraftarlarla doluydu.

Festivale hazırlanmış gibi herkes neşeyle kucaklaşıyordu.

Muhteşem bir enerji, sloganlar, gırgır muhabbet, kahkaha vardı.

Motive edici, harika sahnelerdi.

Aynıseçim kampanyalarındaki gibiydi sokaktaki hava.

Herkes gönül verdiği, tuttuğu tarafın zaferini istiyordu.

***

Stada yaklaştıkça heyecan, gerilim yükseldi.

Binlerce taraftar, herkes birbirini tanıyor gibi...

Yayılan yüksek voltajlı akıma kapılmamak ne mümkün...

Ana caddedeki neşeli, enerjisi yüksek hava...

Ara sokaklarda yerini hınç dolu, agresif, küfürlü bir atmosfere bıraktı.

“Bizim kadar seven, bizim kadar ölmedi” yazıyordu açılan pankartta.

Yanımdan genç bir grup geçti.

25’li yaşlarda kılığı kıyafeti düzgün, sizin benim tanıdığım olabilecek gençler.

Ağır küfürlü sloganlar atarak yürürlerken öndeki bir delikanlı bir türsinir krizi geçirerek karşı takıma saydırmaya başladı.

Havaya doğru avaz avaz bağırıyordu.

Covit önlemleri nedeniyle sadece ev sahibi takım taraftarının maça gelebildiğini öğrendiğimde...

Aman iyi çok şükür diye içimden geçirirken..

İleride Göztepeli olmalarına rağmen kıyasıya kavgaya tutuşan taraftarlara denk geldim.

Bir anda küheylan gibi atların üzerinde gezen polisler çıktı önüme...

Stad çevresi çevik kuvvetle sarılmış, savaş önlemleri alınmış gibiydi.

***

Göztepe aslında büyük ve köklü bir ailenin adı.

Türkiye gibi Göztepe de, zor zamanda...

İyi günde, kötü günde bir arada olmasını bilen...

“Sevdikçe sevesim geliyor” diye haykıran bir aile.

Ne Göztepe, ne taraftar, ne de bu güzel statlar ve bu güzel ülke...

Kötü futbolu, çirkin tezahüratı, şiddeti hak etmiyor.

Çirkin siyasetçiyi, kötü siyaseti hak etmediği gibi.

***

Göztepe taraftarı enfes bir pankart açmıştı Gürsel Aksel’de...

“Korkma İzmir Göztepe var...” diye.

Evet iyi ki varsın Göztepe.

İyi ki “Mustafa Kemal’in askerlerisiniz”.

İhtiyaç aslında çok net; iyi siyaset, iyi futbol istiyoruz.

Ama önce hepimizin aynayı ele alıp bakması gerekiyor.

Biz istersek futbolda da, siyasette de...

İyi, kötüyü illa ki mağlüp eder.

Ama kararlılıkla, inançla, doğruyu arar...

“Korkma Türkiye, biz varız” dersek yeneriz.

Çirkine, kötüye kırmızı kart göstererek kazanırız.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Can Postacı
 8 Nisan 2022 Cuma 20:44
Hanzadecim ne güzel yazmışsın. Düzelmeyi, nezaketi ilk olarak hep karşı taraftan beklersek olmuyor, olmayacak. 97''den bu yana Karşıyaka''da olmama rağmen, Göztepe deyince çocukluk gençlik anilarim gelip geciverdi gozlerimden. Sevgilerimle
 Şevki Yurdakul
 10 Şubat 2022 Perşembe 22:10
Ellerinize Sağlık .Çok sıkı takipçinizim Hanzade Hanım .Bakış açınızın olaylara yaklaşımınız toplumu bu denli yüreğinde hissedip duygularına ses oluyorsunuz.Minnattarız .
 Göztepeli
 9 Şubat 2022 Çarşamba 11:35
İyilerin kötüyü ve çirkini yenmesi için biraraya gelmesi şart. Bu yazıda siyaset ve futbol benzetmesi çok yerinde bir saptama olmuş. Aslında en önce kentimize, değerlerimize sahip çıkmamız hesap sormamız gerekiyor. Seçenler ve seçilenler arasında ters bir hiyerarşi var ülkemizde. Gücü eline geçiren kural dinlemiyor.
 Funda Çakıcı
 9 Şubat 2022 Çarşamba 10:50
Tam da ifade ettiğiniz gibi ??????
 Süreyya Öngel
 9 Şubat 2022 Çarşamba 10:47
Bu gunki Türkiye''m ve halkimizi cok güzel anlatmışsın Handazecim.Son satirlarin hepimizin dilegi.Sevgi ve sağlıkla kalalım.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz