MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kadın cinayetlerine nasıl bakmalı?
Engin ÖNEN
YAZARLAR
2 Ocak 2021 Cumartesi

Kadın cinayetlerine nasıl bakmalı?

Bundan birkaç ay önceydi, Devir Dergisi kapak konusunu ne yapalım sorusu gündeme gelmişti. Konulardan biri “kadın cinayetleri” idi. Diğer konu da günceldi. Ben Erkan Sevinç hocaya, şimdi hatırlamadığım diğer konuyu önerdim. Çünkü dedim, kadın cinayetleri konusu her ay kapak olabilir.

***

Çok hazin bir durum...

Kadın cinayetlerini gündeminden düşüremeyen bir ülke…

Kadın cinayetlerinin sayısı, yoğunluğu ve üretilen mazeretler, bu olayları bireysel vakalar olmaktan çıkarmaktadır. Öyle sapkın birinin anlık öfkesi ile veya bireysel gerekçelerle açıklanabilecek eşiği çoktan aşmış bir sorun bu.

Her ne kadar bazıları tarafından normalleştirilmeye ya da en azından kadının davranışları ile bu cinayetlere hafifletici sebep aranmaya çalışılsa da, bu vahşet hali, kamuoyunun tahammül sınırları çoktan aşılmış bulunuyor. Öylesine aşmış bulunuyor ki, Tek Adam rejimini kamuoyunu yönlendirme bakımından en fazla zorlayan konulardan biri haline gelmiş bulunuyor.

Birçok sosyal problem karşısında kamuoyu, kutuplaşmaya paralel şekillense de, kadın cinayetleri konusunda, daha kapsayıcı ve kutuplaşmayı esneten bir duyarlılık oluşmuş gözükmektedir. Bunun en somut göstergelerinden biri, onaylamadıkları halde, İstanbul Sözleşmesini geri çekmeyi göze alamamalarıdır. Çünkü bu sorun o denli can yakıcı düzeye ulaştı ki, kendi (AKP) seçmen kitlesinde de dikkate değer bir duyarlılığa yol açmış bulunmaktadır.

***

Modernitenin en önemli göstergelerinden biri, kadının geleneksel konumu ve rollerinin dönüşümüdür. Yani modernleşme süreci olarak kentleşme, eğitimin yaygınlaşması, kadının işgücü ve kamu alanına giderek daha fazla katılması sonucu elde ettiği yeni statü, gelenek (ataerkillik) ile gerilime neden olmaktadır...

Sayılar korkunç ama sadece son dönem medyada ağırlıklı olarak yer bulan bazı örneklere bakılınca, cinayet gerekçesi olarak genellikle töre ve namustan ziyade, kadının boşanma, ayrılma ve kendi başına karar alma tavrı öne çıkmaktadır. Oysa gelenekte kadın birey değildir ve ayrılma ya da boşanma tercihi erkeğe ait bir haktır…

***

Modernite ile hesaplaşma içinde, toplumsal kurumları yeniden dizayn eden iktidar, sürekli olarak geleneksel olanı yüceltip, modern olanı şeytanileştirmektedir. Diyanet İşlerinin en aktif ve geleneğin propagandasını yürüten devlet kurumu haline dönüşmesi tesadüf değil.

“Anne olmaktan daha önemli meslek olamaz” diyen Diyanet İşleri Başkanlığı, bunu inançtan ziyade devleti temsilen söylemektedir. İmam olamayacakları halde yüz binlerce kız çocuğunu İmam Hatipler’e yönlendiren, tarikat ve Kur’an kursu çalışmalarını teşvik eden gücün kadına biçtiği değer, geleneksel olandır.

Mitinglerde sürekli olarak tekrarlanan, “üç çocuk yetmez, dört doğurun” diyen anlayış ile “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” sözü geleneğe aittir ama moderniteye uymaz.

Cumhuriyet’in, ısrarla kadını, geleneğe uymadığı halde eğitime, çeşitli mesleklere yöneltmesi ve medeni kanunda eşitleme gayretleriyle çatışan, yeni dönem siyasi atmosferini dikkate almadan kadın cinayetlerini ele almak eksik bir yaklaşım olacaktır…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 REİS
 2 Ocak 2021 Cumartesi 18:39
Engin Önen Muğlada öldürülen genç kızın ailesine davanızdan vazgeçin diyen CHP milletvekilinden niye bahsetmiyorsun
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz