MENÜ
İzmir
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kapitalist sistem endüstri çağını kapatıyor
Tayfun MARO
YAZARLAR
12 Haziran 2019 Çarşamba

Kapitalist sistem endüstri çağını kapatıyor

Sistemde olan biten her şey yine sisteme dönüyor ve sistemin kesintisiz çalışmasını mümkün kılıyor. Sistemin işleyişinde zaman zaman derin krizler ortaya çıktığında da sistem kendini yeniden kuruyor ve dengeye dönüyor. Hep böyle oluyordu…

Ancak bu defa, çatallanmadan sonra ortaya çıkan emareler, sistemin dengeye dönmeme ihtimalini akla getiriyor. Dünya’da üretilen gayrisafi hâsılanın tam üç katı borç yaratan sistem krizde ve dengeye geri dönemiyor. Dünya nüfusunun dörtte üçü yoksul.

Öncüller, yaklaşan sonu işaret ediyor. Tarihsel sistem olarak beşyüz yıldır varlığını sürdüren kapitalizmin kaçınılmaz sona yaklaştığını düşündürecek verilerin varlığı, kapitalistlerce de dile getiriliyor. Öyle ki mülkiyetin ve paranın yeniden tanımlanma gereği işaret ediliyor.

Endüstri çağı sonlanırken, insanlık bir soruya cevap arıyor; Değişimi kimler yönetecek?

Muhtemelen burjuvazi yönetecek. En hazır onlar görünüyor.

Ancak, Dünya pratiğine bakılırsa, değişimin yıkıcı etkileri olacağını söylemek, abartı olmaz. Kapitalist sistemin çöküşü gibi de anlaşılabilecek değişimin ağır bedelleri olacağını düşündüren çok fazla emare var… Uzakdoğu, Ortadoğu, Doğu Akdeniz’de sular ısınıyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra açılan kapılar kapanıyor; Liberallerin söyleyecek sözü kalmadı.

Yetmişlerde başlayan serbest ticaret dönemi sonlanıyor. Dünya Ticaret Örgütü önemini yitiriyor. Gümrük duvarlarının arkasında korumacı döneme dönüş başladı.

Piyasada para dolaşımını sağlayan enstrümanlar çalışmıyor. İstihdam politikaları çöküyor. Devlet bütün kurumlarıyla yapısal bir krize girdi. ABD’de devletin kapısına “kapalı” levhası asıldı, kimse oralı olmadı… Erdoğan, devleti sarayına taşıdı, kimse oralı değil…

Dünya ölçeğinde esen değişim rüzgârı ve çökmekte olan değerler sistemi, insanlığı sadece değişime odaklamıyor fakat aynı zamanda, bitpazarında nur beklentisine de yol açıyor.

Batılı toplumlar popülist ve otoriter yönetimlere yöneliyor. Türkiye hakeza yerli ve milli destekli islamcı iktidar ile hemhal bir arayış içinde…

Devletin merkezi yapısındaki aşırı güçlenmeye alternatif olarak görülen yerelleşme ve kentler dünyası fikrinin başkentlere rağmen hayat bulması çok zor. Aksine, merkezi otorite daha güçlü duruma geliyor. Belediyeler, vali ve kaymakamlara bağlanırsa şaşırmamak lazım.

Nihayetinde, korku dağları bekliyor. İnsanlık, yeryüzünü belirsizlik kuşatırken, bilinmeyenin yarattığı korku ve çıkışsızlık duygusunun baskısı altında, güvenli alanlar arıyor...

Bununla birlikte, insanlık, bilişim devriminin yollarına taş döşemeye devam ediyor; bir otoritenin himayesinde kendilerini ulusal sığınaklara kapatan yığınlara rağmen…

Bedeli ne olur onu bilemiyorum ama; hiyerarşik yapıların çöktüğü, yatay toplumun ve eşitliğin gerçek olduğu başka bir Dünya artık mümkündür.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 No name
 14 Haziran 2019 Cuma 17:00
Devletin koruması olmasa idi kapitalist sistemin varlığını devam ettiremeyeceği tespiti K.Polanyi tarafından Büyük Dönüşüm'de çok güzel ortaya konulmuştur.Bu noktadan hareketle devletlerin geleceğini tartışmadan kapitalist sistemin 'kaçınılmaz sona yaklaştığını...' söylemek bence eksik bir analiz olur. Nitekim bugün eğer gümrük duvarları vb. korumacılık tedbirleri arttırılıyor ise devletlerin hala çok güçlü olduğunun kabulü gerekir. Yani ulus devletler çözülmediği gibi güçlenmiş durumdalar. Kapitalizm tarihinde devletlerin korumacılık uygulamadığı dönemler (özellikle ulusal ekonomilerin inşasının/geliştirilmesinin zorunlu olduğu zamanlar) olmuş ancak daha sonra anlaşılarak korumacılık kaldırılmışsa da hiç bir zaman gümrük oranları tüm mallar için sıfır olmamıştır. Bugün Trump'ın yapmaya çalıştığı korumacılığın eski tip korumacılıktan farklı, kısmi/popülist olduğunu, diğer ülkeler tarafından takip edilerek dünya çapında eski korumacılık dönemlerine dönüleceğini düşünmüyorum. İnsanın bu kısacık dünya tarihinde kendisinin ve diğer canlıların da dahil olduğu doğaya neler yaptığına ve hatta ileride diğer gezegenlere/evrene karşı neler yapabileceğini düşündüğümde ise 'hiyerarşik yapıların olmadığı, yatay toplumun ve eşitliğin olduğu dünya' fikri benim için bir ütopya olarak kalacaktır. Maalesef bu konuda kötümserim.
 alper aktaş
 13 Haziran 2019 Perşembe 11:36
çok güzel bir yazı tebrikler sabah akşam dolar yorumu yapan ekonomistler de okusun ve bu tür yazılar yazmaya yönlensinler
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz