MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kitlerin özelleştirilmesi tarımın çöküşünü hızlandırdı mı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
22 Şubat 2022 Salı

Kitlerin özelleştirilmesi tarımın çöküşünü hızlandırdı mı?

Günümüzde muhalefet partilerin hemen tümü  iktidara yönelik ekonomi-politik programlarında  daha eşitlikçi bir  düzenin sermaye akışının  başlamasıyla çözülebileceğini savlıyorlar  ve işi “serbest piyasa”ya bırakmak eğilimi taşıyorlar.

Aslında ağırlıklı olarak 1980 yıllardan beri  uygulanan ekonomi-politikalar bu değil miydi?Bu politika bağlamında Türkiye’de özelleştirmeler ile , devletin piyasa malları üretimi,piyasayı düzenlemede kural koyucu işlevi ve sosyal devletle ilgili kamu hizmetleri gibi başlıca üç müdahale alanından çekilmesi  gerçekleştirilmedi mi?

Böylelikle, tekelci sermayeye yeni kar alanları açılmadı  mı? Devlet, sosyal niteliğinden uzaklaştırılarak, devlet-yurttaş ilişkisi yerine tüketici ilişkisi oluşturularak yurttaşın devletle bağı, en alt düzeye indirilmedi mi?

Tarıma gelince. Günümüzde üreticinin ve tüketicinin yaşamakta olduğu olumsuzlukta,  Kamu Kitlerinin  yanında Tarımsal Kitlerin özelleştirilmesinin doğrudan payı yok mu?

Tarımsal Kitler Ne İşe Yaramışlardı?

Tarımda verimliliği yükselterek önemli düzeyde üretim artışına neden oldular.•Kırsal kesimin alt yapısını ve hizmetlerini sağladılar, göreli zenginleştirilmesine katkıda bulundular. •Kırsal kesimin eğitim düzeyini yükselttiler.•Köylüyü ağaların ve yabancı güçlerin denetiminden kurtarmaya çalıştılar. •Köylü ile devlet arasında bağı güçlendirerek, ulusal bütünlüğün pekiştirilmesinde rol oynadılar.

Tarımsal Kitlerin özelleştirilmesi, üreticiyi nasıl etkiledi?

Süt Endüstrisi Kurumu(SEK)’ in özelleştirilmesi ile; üreticiden çok ucuza alınan süt, tüketicilere de yüksek fiyatta satılmaya başlandı. Üretici süt fiyatları,sanayicilerin denetimine girdi. Yem ve diğer girdiler arttığı halde üretici süt fiyatları artmadı,aksine düştü.

Yem Sanayi A.Ş. (YEMSAN)’nin de özelleştirilmesiyle; Türkiye Hayvancılığı onarılmaz yaralar aldı. Ürün fiyatlarında istikrar olmayışı ve hızlı düşüşler olması nedeniyle hayvan yetiştiricileri hızla fakirleşti.. Hayvan sayılarında önemli azalmalar oldu.Türkiye kırmızı ette kendine yeterli olmaktan çıktı,canlı hayvan ve  et ithali sürekli duruma geldi.

Türkiye Gübre Sanayi A.Ş (TÜGSAŞ) ve İstanbul Gübre Sanayi A.Ş (İGSAŞ)’ın özelleştirilmesiyle;kamu gübre sektöründen çekildi. Gübre fiyatları yükseldi, fiyat istikrarı bozuldu ve gübre dışalımı arttı. Fiyatların artışıyla birlikte Türkiye’de gübre kullanımı da düştü ve üretim aşağıya çekildi. Gübrede, yerli ve yabancı özel sermaye tekelciliği egemen oldu.

TEKEL’in özelleştirilmesiyle; tütün üreticilerinin yoksullaşması giderek arttı, fiyat belirlemesi yabancı tekellere bırakıldı. Sigara ve içkide tekel ortadan kalkınca dışsatım dengesi bozuldu. Yabancı sigara ve içki dış alımı hızlandı.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü(KHGM)’nin kaldırılmasıyla; kırsal kesime merkezi yönetim tarafından getirilen görevler büyük ölçüde özelleştirildi. Ancak daha da kötüsü, ulusal bütünlük yerine yerelcilik boy attı, devlet halk birlikteliği önemli yaralar aldı.

Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK)’nun özelleştirilmesi ile;  tarımsal girdilerin fiyatları arttı, fiyat istikrarı bozuldu ve  Girdi fiyatları üzerinde devletin denetim gücü devreden çıkınca, bu alan iç ve dış sermayenin insafına ve çıkarına bırakıldı. Tarımsal etkinlik, vurguncuların denetimine girdi.

Özerkleştirme kapsamına alınan Tarım Kredi Kooperatifleri’ne  hazineden aktarılan kaynaklar da, Ziraat Bankası’nın özelleştirilmesi ile kesilmiş bulunmaktadır. Bunun sonucunda, Tarım Kredi Kooperatifleri “ortaklarına yeterince kredi veremez durumuna” geldiler. Diğer yandan özerklik, büyük toprak sahiplerine ayrıcalık getirdi, küçük üreticilerin ise uygulamalardan yeterince yararlanamadı.

Devler Su İşleri Genel Müdürlüğ(DSİ) de özel bütçeli kuruluş haline dönüştürülerek giderek çiftçileri desteklemekten uzaklaştırıldılar.

Et Balık Kurumu(EBK),Et ve Süt Kurumu(ESK) dönüştürüldü.Ancak elindeki kurumları büyük ölçüde satarak elden çıkardığı gibi günümüzde piyasaya müdahalesi neredeyse yok duruma gelmiş bulunuyor.

Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO)’nun işlevinden uzaklaştırılması Türkiye tahıl üretimini olumsuz olarak etkilemiş ve tahılda da dışalımcı bir ülke durumuna dönüşmüştür. Bu durum özellikle makarnalık buğday dışalımında belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır.

Ziraat Bankası, özelleştirilme sürecine girdi.

Ziraat Bankası’nın özelleştirilmesi ile;Tarım işletmelerinin büyük bir çoğunluğunun, oluşturulan küçük ve orta ölçekli işletmeler kredi kaynağından eskisinden daha yüksek düzeyde yoksun kaldılar ve özel bankalara ve ya da teşkilatlanmamış kredi piyasasına yönlendirdiler,tarımsal ürün fiyat desteği alamayan  çiftçiler, üretimden giderek kopmaya başladılar ve                 çağdaş tarım yöntemleri ve girdileri kullanmak isteyen çiftçi ve girişimciler, gerekli kredi ve projelendirme desteğinden mahrum kaldılar.

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü(TİGEM)’lerin özelleştirilmesi sürecine sokulması  ile; birçok Tarım İşletmesi (Tİ) 30 yıllığına kiraya da verilerek elden çıkarıldı.Elden çıkarılması için Tİ’lerin zarar etmesi için her türlü iş yapıldı . TİGEM’lerin devreden çıkarılması ile Türk çiftçisi de, sertifikalı tohumluk ve damızlık açısından dışa ve tekelci sermayeye bağımlı duruma geldi.

Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü(ÇAYKUR)’un özelleştirilmesi sürecinde ise;kuruma teknoloji yenileme ve yeni yatırım hakkı verilmemekte , buna karşılık özel sektöre yatırım yapması için büyük teşvikler sağlanmakta.

Kısaca,”Tarımsal Kitler’in temel işlevi, tarım ürünlerinin fiyat oluşumunda düzenleyici olmalarıydı. Bu işlevleri nedeniyle üreticiler, yerli ve yabancı büyük sermaye gruplarının ve teşkilatlanmamış kredi piyasasının egemenliğinden belli ölçülerde kurtarabiliyorlardı. Bu kurumların özelleştirilmesi, kimilerinin de kapatılmasıyla üreticiler bütünüyle sermaye gruplarının insafına bırakılmışlardır.

Daha eşitlikçi bir ekonomi için “piyasacı” değil, kamuculuğu öne alan bir yaklaşıma gerek vardır.Çünkü,hele Türkiye gibi ülkelerde dışa bağımlı piyasa bunu yap(a)maz .Bu kapsamda tarımsal üretimin  büyük bir çoğunluğunu  sağlayan aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli köylü-çiftçilerinin  kooperatifleşme ile  desteklenmesi ve  Tarımsal Kitlerin  yeniden kurulması gündeme alınmalıdır. derim.

Bir anımsatma da yaparak yazımı sonlandırayım. “Elektrik dağıtımının özelleştirilmesiyle ne oldu?Şimdilerde halkın büyük bir çoğunluğu elektrik dağıtımında yeniden kamulaştırma istemiyorlar mı?”Gazeteler şakamı yapıyor, bilmiyorum. Vatandaşlar elektrik fiyatlarından o kadar korkmuş ki…Akşamları:Televizyon ışığında oturuyormuş…!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 “ Eşitlikçi toplu ulaşım, eşitlikçi hizmet “
 22 Şubat 2022 Salı 12:33
CHP özelleştirilen tüm KIT leri tekrar hayata geçirebilecek mi ? CHP otoyolları , köprüleri , elektrik dağıtımı doğalgaz dağıtımı vb’ni kamulaştırabilecek mı ? Mesela İzmir BB ‘si İzmir toplu ulaşımındaki uygulaması gibi mi olacak ? İzmir BB’si kamu hizmetti olan toplu taşımada İzmir çevre ilçelerdeki belediye otobüslerini ( ESHOT ) tamamen. hizmetten çekerek , İZTAŞIT ( özel halk otobüsü - 2019 Aralık ayında Seferihisar -F.Altay hattında başlatıldı ) adı altında özelleştirme ısrarında . Bir de ( İZMİR’İn ) şu ilçesine İZTAŞIT müjdesi diye haber yapılıyor . ( yaptırılıyor) Eğer İZTAŞIT ( özel halk otobüsü ) İzmir çevre ilçeleri için müjde ise ; CHP ‘si otoyolların, köprülerin , limanların, Elektirik dağıtımının özelleştirilmesini neden, nasıl eleştiriyor ? İzmir çevre ilçelerindeki toplu ulaşımı İZTAŞIT ( özel halk otobüsü ) adı altında özelleştirme ısrarına olan CHP’li İzmir BB’si varken, CHP’nin köprüleri , otoyolları vb. kamulaştıracağına dair söylemlelerine nasıl, neden inanacağız . İzmir BB ‘si İzmir merkez ilçelerinde belediyenin tüm kaynaklarını kullanarak metro, otobüs , vapur, tramvay + 120 dk. aktarma hakkı ile toplu ulaşım hizmeti veriyor. İzmir çevre ilçelerinde 13.02.2016 tarihinden itibaren 90 dk. ( 2020 Eylül ayından itibaren 120 dk) aktarma hakkı yok. İzmir BB ‘si İZTAŞIT uygulamasında ısrar ederse ; İzmir çevre ilçelerine belediye otobüsü dahi yok . İzmir BB’nin İzmir toplu ulaşımındaki eşitlikçi hizmet anlayışı nasıl ? İzmir BB Başkanı CHP’li değil mi ? İzmir BB meclisinde ; meclis çoğunluğu CHP ‘de değil mi ?
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz