MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Köy Enstitüleri’nin sönüveren ışıkları…
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
15 Nisan 2022 Cuma

Köy Enstitüleri’nin sönüveren ışıkları…

Yaşadığımız bu  süreçte… 

“Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı kitabı… Tekrar tekrar okumanın tam da zamanı…

Bataklıklar içinde, küçücük ve geri kalmış bir sömürge ülkesi olan Finlandiya’nın…

İdealize edilmiş bir eğitim seferberliği içinde yaratılan toplumsal bilinç ile…

Nasıl da bir Cennet’e dönüştüğünü anlatan…

Grigory Petrov tarafından kaleme alınmış olan…

1928 yılında M.Kemâl Paşa’nın isteği ile Türkçeye çevrilerek…

Başta askeri okullar olmak üzere…Tüm okulların müfredatına alınan bu kitap …

Ne zaman kitaplarımın arasında gözüme ilişse…

Büyük Türk devrimi köy enstitülerinin kuruluşuna ilham olması gelir aklıma… 

82 yıl önce… 17 Nisan 1940 tarihinde gerçekleştirilmiş bu ütopya ile…

Henüz bu dünyanın havasını solumadığım yıllarda…

Ülkem üzerinde esip geçmiş o rüzgarın ferahlığını hissederim…

1954 yılında çıkarılan bir yasa ile kapatılmasının ardından geçen yıllarda dahi…

O rüzgârın dokunup geçmediği hiçbir aile yoktur diye düşünürüm… 

***

Savaştan çıkmış bir milletin…

Ülke nüfusuna göre çok düşük bir orandaki okur/yazarlığı ile…

Ulus devlet olma yolunda ,eğitim savaşı verdiği 1940 - 1954 yılları arasında…

Türkiye’nin dört bir köşesinde kurulan 21 köy enstitüsü…

Yetiştirdiği 17 bin 346 öğretmen, 8 bin 675 eğitmen ve bin 599 sağlık memuru ile…

Bu ülkenin makus talihini değiştirecek büyük bir eğitim devrimi olarak… 

Ülkemin üzerinden ferahlatıcı bir rüzgâr gibi esip geçiveriyordu…

Ve Köy enstitüleri …

O ferahlatıcı havası  ile yıllar boyunca  bu memlekete nefes oluyordu…

***

Köy enstitüleri denilince…

Hasan Ali Yücel dönemi milli eğitim seferberliğinin aydınlanma meşalelerinden olan… 

Köy enstitülerinin fikir babası İsmail Hakkı Tonguç ile…

İsim babası olan Mustafa Rahmi Balaban adını her türlü yazılı kaynakta bulmak mümkün.

Ülke ve İzmir eğitim hayatına emek verenler denilince de…

M. Rahmi Balaban ismi çıkıverir karşımıza, tarihin derinliklerinden…

Mustafabey Caddesi’nde şimdiki Balaban Apartmanı’nın olduğu yerde bulunan… 

Çocukluğumda sıkça gittiğim o iki katlı evin bahçesi gelir gözlerimin önüne…

O bahçede kendisine yer bulmuş her bir çakıl taşının…

İdealist bir Türk aydını M. Rahmi Balaban hocanın  ayak izlerine şahitliğini  düşünürüm…

Uzun yıllar İzmir İl müdürlüğü ve İzmir’in köklü liselerinde öğretmenlik yapmış…

Kendi deyimleri ile: “milli eğitim savaşının bir eğitim neferi” olan…

Mustafa Rahmi Balaban isminin, köy enstitülerinin kuruluş sürecindeki mevcudiyetlerini…

Kendisi kadar değerli kızı Suna Onultan’ın o doyumsuz anlatımından…

Kim bilir kaç kez dinlemişimdir.

1888-1954 yılları arasında yaşamış olan M. Rahmi Balaban

1910 yılında Darulmuallimin (Öğretmen okulu )mezuniyeti ile…

Üsküp Darülmuallimini pedagoji öğretmenliği ve Adana Darülmuallimin kuruluşu görevlerinin ardından…

Maarif nezareti tarafından, Avrupa talebe müfettişliği görevi ile İsviçre’nin Cenevre kentine gönderilir…

Bu süre zarfında devam ettiği…

J.J Rousseau Enstitüsü’nde; sosyoloji, psikoloji, pedagoji ve felsefe tahsilinin bitiminde…

Yurda döndüğünde, kıymetli bir izdivaç hasebiyle ailemle kesişir yolları… 

Sakarya savaşlarının süregeldiği 1921 yılında…

Ankara’da düzenlenen maarif kongresine davet edilmesi ile…

M. Kemâl Paşa’nın isteği doğrultusunda Osmanlıca’ya çevirdiği…

Dr. Maria Montessori’nin “Çocuklar Evi” adlı  kitabı… 

Harf İnkilabı sonrasında tekrar revize ederek Latin harfleri ile Türkçe’ye çevrilirken…

Gazi Paşa… Yakından ilgilendiği bu metodu, o dönemin eğitimcilerine şiddetle öneriyordu…

Montessori tekniğinin temelinde yer alan…

Öğrenme sevgisi.. Çocuğun kendisine ve başkalarına saygı duymayı öğrenmesi…

Bağımsızlık… Sorumluluk… Öz disiplin… Bireysel ve kollektif çalışabilme yeteneği… Eleştiri ve özeleştiri hakkı gibi ilkeleri ile..

Bu metot… Aradan geçen yüzyıl gibi bir zamandan sonra…

Bugün, ebeveynler tarafından özel anaokulları seçiminde  tercih sebebi olmaktadır…

Bu tekniğin felsefesi derinden incelendiğinde ise… 

Aynı ilkelerle kurulmuş olan Köy Enstitüleri’nin o unutulmaz felsefesi çıkar karşımıza…

***

Montessori ve Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Büyük devlet adamı öngörüsü ile insana yapılan yatırımın önemine vurgu yapan iki kitap.

Ve… Bu iki kitabın aydınlığını tüm yurda yaymaya çalışan…

Büyük kurtarıcı M. Kemâl Atatürk ve Hocaların hocası M. Rahmi Balaban…

Köy enstitülerinin ışığı ile… Türkiye Cumhuriyetinin ilke ve inkilaplarını…

Laik devlet şuuru ile…Din ve vatan sevgisini yüreğimize ilmek ilmek nakşeden ilkokul öğretmenim

Bir vakitler öğrencisi olduğu Kızılçullu Amerikan Koleji’nde…

Köy Enstitüleri Projesi kapsamında aldığı eğitmen eğitimi ile…

İkinci Dünya savaşı sonrasına kadar Kemalpaşa köylerinin gönüllü öğretmeni olan babam..

M. Kemâl Atatürk’ü daha bir anlamımızı sağlayan, gelmiş geçmiş tüm eğitimcilerimiz…

O ışığı yurdun dört bir yanına yayan; edebiyatçılarımız, şairlerimiz, yazarlarımız…

İyi ki… Köy Enstitüleri ruhunu yaşamış ve yaşatmışsınız…

Bu yıllara kadar… Işığınızla aydınlandık, rüzgarınızla yol aldık…

Bugünkü eğitim sistemimizi kaygı ile takip ederken… 

İsmet İnönü’nün: “Köy enstitülerinin kapanmasından duyduğum acıyı tarif edemem”

Sözlerinin derin anlamını araştırmanın… 

Ve… Köy Enstitülerinin kapanma nedenlerini tahlil etmenin tam zamanı…

Yarım kalan bu mükemmel devrimin tüm devrimcilerine…

Ebediyen saygı ile…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Gürkut Ysal
 20 Nisan 2022 Çarşamba 14:54
Ruhları şad olsun.
 Sabri BAYLAV
 17 Nisan 2022 Pazar 15:28
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, demiş ki; “Hayatın felsefesi, tarihin garip tecellisi şudur ki, her iyi, her güzel, her yararlı şey karşısında, onu ortadan kaldıracak bir güç belirir. Bizim dilimizde buna, irtica derler. İyi bir şey yapınca biliniz ki, bunu ortadan kaldırmak için karşınıza muhalif, gerici bir güç çıkacaktır. Bundan dolayı, bu iyi işi yapmadan önce, karşınıza dikilecek kara gücün de ortadan kaldırılması önlemini almak gerekir." İşte, Köy Enstitüleri de, halkımızın eğitimine ışık olmak için kurulmuş ve yıllar sonra o ışık, Ulu Önderimiz Atatürk`ün, özlü sözlerinde olduğu gibi, karanlık güçlerin nefeslerinin etkisi ile sönüp gitmiştir. Biliyorsunuz, günümüzde de, aynen böyle bir anlayışla, okullarımızda okutulması yasaklanan, Andımızı anımsarken, Köy Enstitüleri Mezuniyet Andını da, bu satırlarda, sizlerle paylaşmak istedim. ANT Yasanın bana verdiği tüm görevleri layıkıyla, tam ve eksiksiz yapmaya, 0kulumu ve çevresini her yanıyla, her an temiz tutmaya, Öğrencimi, köyümü ve köylümü temizliğe alıştırmaya, Doğruluktan, dürüstlükten ve iyilikten hiçbir zaman ayrılmamaya, Öğrencilerimi ve komşularımı her zaman sevmeye, korumaya ve onlara karşı özveride bulunmaya, Köylümün topraklarını işleyip, onu dünyanın en iyi vatanı durumuna getirmeye, Köylülerimi cahillikten kurtarıp, onları Cumhuriyete layık, dünyanın en ileri insanı düzeyine yükseltmeye, Milli kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmaya çalışacağıma, Ant içiyorum, Ant içiyorum, Ant içiyorum. Evet, Osmanlı anlayışını kıracak kişilerin yetişmesine olanak sağlamak üzere, yurdumuz bozkırlarında, Türk eğitmen, öğretmen ve tüm aydınlarının, birlikte çalışmalarından, toplumun gücünden doğmuş olan, Köy Enstitüleri, 1940 yılında kurulmuş, 1954 yılında da, tamamen kapatılarak, karanlık zihinleri aydınlatan ışıkları söndürülmüştü. İşte, Sevgili İhsan Özbelge ÖZDURAN`ın bu yazısında, "Köy Enstitüleri İsim Babası" olarak andığı ve benim de çok yakınım olan, Mustafa Rahmi Balaban, 1888 yılında, İzmir Bergama Balaban Köyü`nde, doğmuş ve 1954 yılında da gözlerini yaşama yummuştu. O yıl, tarihte, iki ışık birden sönüvermiş. Büyük Türk eğitimcisi ve aydını, 100 Türk Büyüğü arasında, ismi yer alan, Mustafa Rahmi Balaban ile kuruluşunda çabaları ve katkıları olduğu, Köy Enstitüleri...
 Betül Belen
 17 Nisan 2022 Pazar 13:56
Tesekkurler emeklerinize, Ata’mizi ve Rahmi Balaban’i rahmet ve minnetle aniyorum, haklari odenmez.
 Enver Olgunsoy
 17 Nisan 2022 Pazar 11:59
Köy enstitüleri halen bu ülke vatandaşla?inin büyük bir bölumunun kalbinde sonmeden yanan bir atestir.Ülkemizin ileri gitmesini,çağdaşlaşmasini istemeyen güclerce yok edilen bu egitim ateşi yuvalarla ailevi bağlantiniz ve Izmir baglantisi cok hoş dile getirilmis yazinizda..Beklentim bir gun mutlaka cagdas köy enstitülerinin bu ülke gundeminde olacagidir.
 Dilek Oral
 16 Nisan 2022 Cumartesi 15:14
Ihsancim herzamanki gibi yine döktürmüşsün.yüreğine ve kalemine sağlık.Köy enstitüleri kapatılmasaydı bu durumda olurmuyduk.Çok yazık oldu ülkemize.
 emine baylav
 16 Nisan 2022 Cumartesi 10:01
o kadar güzel anlatılmış ki herşey....duygulandım ,gurur duydum ve üzgünüm... herbirinin ruhları şad olsun.. sana da ihsancım kocaman yürekten teşekkürler ??
 emine baylav
 16 Nisan 2022 Cumartesi 10:01
o kadar güzel anlatılmış ki herşey....duygulandım ,gurur duydum ve üzgünüm... herbirinin ruhları şad olsun.. sana da ihsancım kocaman yürekten teşekkürler ??
 Peyker Aydınlı
 16 Nisan 2022 Cumartesi 03:35
Mustafa Rahmi Balaban’ın kızı Suna Onultan’ı tanımıştım, kendisi tam bir İzmir Hanımefendisi idi… Onu yetiştiren babanın ne kadar kıymetli olduğunu tahayyül edebildim. Elinize kaleminize sağlık..
 Hülya sırt
 16 Nisan 2022 Cumartesi 01:49
Alemine ve yüreğine sağlık İhsan ablacığım okadar güzel kaleme almişsın.
 Aysel Sabuncu
 15 Nisan 2022 Cuma 23:59
Bütün eğitim neferlerimizin önünde saygıyla eğiliyorum, hayatta olanlara uzun ömür, göç edenlere rahmet diliyorum ışıklar da yatsınlar mekanları cennet olsun ????
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz