MENÜ
İzmir 17°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Melik’in dini
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
6 Eylül 2021 Pazartesi

Melik’in dini

Çok uzun yıllar, yüzyıllardan da fazla, hatta binlerce yılı aşkın bir süre “Melik’in (kralın) dini, halkın da dinidir” denmiştir.

Bu söz, kralların halkın dini görüş ve yaşamları üzerinde belirleyici oldukları dönemden kalmadır.

Bilindiği gibi hiçbir din, siyasal sistemle birlikte yol alamaz. Hiçbir kral da dindar olamaz!

Dinin doğası kralın yolunu onaylamaz.

Siyasetin de amacı insanları cennete götürmek olamaz.

Her iki etkinlik de tavizsiz bir yolda yürür; var olmaları da buna bağlıdır.

Siyasal tarih şunu kanıtlamıştır, krallar Tanrı’nın kurallarıyla yargılanmak istemezler.

Aksine, yaptıkları her icraatın, zalimane veya adilane olsun, fark etmez, kralın yolunu Tanrı’nın çizdiğine inanılmasını isterler.

Altın sırmalı kostümler içinde dini bürokrasinin gördüğü iltifat da bundandır. Onların halka telkinleri “kralın iltifat”ının devamını sağlar.

Halk; yaşadığı saçmalıkların temelinde dini bürokrasinin beyin yıkamalarından kaynaklandığını çok geç de olsa anlarlar.

Siyasetin temel kuralı, halkın en kutsal değerinin “din” olduğu gerçeğine dayanır. Bunu bilmek ve ona saygı göstermek ya da dini insan belleğinden silmeyi gerektirir.

Halkı iyi çözümlemiş idareler krala “İnanmasan da saygıda kusur edeme” derler. Bu da çoğu zaman mümkün olmaz.  

***

Kral sık sık dinin kurallarını çiğneme ihtiyacı hisseder. Siyaset bunu gerektirir. Buna rağmen kralın Tanrı’ya ve dine ne kadar saygılı olduğunu anlatmak ise altın sırmalı kostümlü din adamlarına düşer.

Öyle bir an olur, dini bürokrasi bahane bulamaz hale geldiğinde de “Kralımız rüyasında Tanrı ile görüşür ve ondan zorunlu hallerde bazı dini kuralları çiğneyebileceği iznini alır.” Din adamları halka bunu anlatır. Halk bir süre daha kralın saçmalıklarına katlanır.

Her defasında aynı yalanı dinleyen halk arasında homurdanmalar başlayınca “Tanrı kralımızın bütün günahlarını affettiğini rüyasında bizzat kendisine bildirdiğini…” söylerler.

Din adamları halka buna benzer yalanları anlatmaya devam ederler.

Oysa yalın gerçek şunu kanıtlar:

Kutsal kitaplar, kolayından azgınlaşan siyasetçinin günahlarını üstlenemez. Siyasal sistemin en üst katmanında bulunanlar da bilirler ki dince desteklenmeyen bir iktidar uzun süre ayakta kalamaz.

Bu durumda tek çıkış yolu vardır:

Önce örgütlü bir dini bürokrasi inşa etmek, sonra da din adamları aracılığı ile kralın dine saygılı olduğunu halka benimsetmektir.

Halk söylenenlerin yalan olduğuna iyice inanana kadar bu propaganda bir süre daha devam eder…

Laiklik tekrar gündeme gelip “yalancı dini düzenler” yıkılıncaya kadar bir yalancı gider yerine başka bir yalancı gelir.

Laiklik ile halklar, arada bir nefes alır gibi olur amma bu kez de iktisadi ve finansal tekellerin sömürüsü başlar. Halk yalancı tanrılardan kaçıp sermaye tekellerine sığınırken sanki Tanrı-Krallar yenilmiş, halk kazanmış gibidir.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz