Oflaya puflaya bir yaşam sürüyoruz.
Zamlar, ağırlaşan hayat şartları, bozulan ekonomi, siyasilerin çekişmesi, bizi büsbütün hayata küstürdü.
Sahadaki fotoğrafa baktığımızda mutsuz olduğumuz çok net görülüyor.
Öyle ki, insanlarımız inanılmaz derecede gergin.
Pek çoğu, kavga çıkarmak için bahane arıyor.
Cinayet haberleri peşpeşe geliyor.
Acaba ne kadar mutluyuz?
Bu soruyu kendime defalarca sordum.
Cevabını da NG Araştırma’nın anketinde buldum.
***
29 Aralık-10 Ocak tarihleri arasında yapılan ankete, 15 yaş üzeri 1938 kişi katılmış.
Sonuç?
10 kişiden üçü, mutlu olduğunu söylemiş.
Oran olarak yüzde 28…
Yine 10 kişiden üçü, orantısal olarak da yüzde 30’u net bir şekilde “Mutsuzum” demiş.
10 kişiden 4 kişi de, yani yüzde 42’si ise mutlulukla mutsuzluk arasında gidip geliyormuş.
Yani “Ne mutluyum, ne de mutsuzum” demişler..
İdare ediyorlar işte!
***
Bu tür anketler, dünyanın her yerinde yapılıyor.
Dünyanın en mutlu insanları, İskandinav ülkelerinde yaşıyor mesela.
Almanya’da mesela mutlu olanların oranı, ortalama 10 üzerinden 6,74 puanda.
Bir önceki yıl bu oran, 7,14 imiş.
Türkiye’de yaşayanlar, Almanya’da yaşayanlar kadar mutlu olmadığı gibi…
Ne acıdır ki…
Mutlu olanların oranı, Almanya ortalamasının yarısından bile az…
***
Gelelim ülkemdeki ankete…
Ankete katılanların yüzde 52’si çalışmadığını beyan etmiş.
Çalışmayan insanın mutsuz olması kadar doğal ne olabilir ki?
Bu ülkenin çalışanları bile mutsuz!
Nitekim çalışana da çalışmayana da sormuşlar, mutlu olup olmadıklarını…
Çalışan 10 kişiden sadece üçü kendini mutlu hissederken, çalışmayan her 10 kişiden sadece ikisi mutlu olduğuni dile getirmiş.
Stresli miyiz? Elbette… Hem de tavanda stres!
Stresin hayatımıza olumsuz etkilerinden korunmak için herkes bir çaba içerisinde.
Ne var ki, çoğunluk, stresle mücadelede başarısız.
Anketten, her 10 kişiden 6’sının stresli olduğu ortaya çıkmış.
Bu da demek oluyor ki, stres, hayatımızın bir parçası haline gelmiş.
Stresle eğitim seviyesi bağlantısı da kurulmaya çalışılmış.
Üniversite mezunlarının yüzde 65’i, kendini stresli hissediyormuş.
***
Peki insanları strese sokan sebepler neler?
Stresli grubun üçte birinin, yani yüzde 35,69’unun stres kaynağı ekonomik nedenler olduğu anlaşılıyor.
Gelecek kaygısı, yüzde 22,42 ile ikinci sırada.
Koronavirüs salgınının yol açtığı stres, yüzde 6,71’de kalmış.
Demek oluyor ki, koronayla yaşamaya alışmışız; salgının ilk aylarındaki gibi bizi fazla strese sokmuyor.
Korona, dünyanın gündemindeyken, ülkemizde ancak dördüncü sırada kendine yer buluyor olması ne kadar ilginç değil mi?
Gelecekten beklentimiz ne?
Ankete göre…
Yaşanan onca sıkıntıya rağmen insanlarımızın yüzde 45’i, gelecekte daha mutlu olacağını umut ediyor.
Bir de kadınların, geleceğe daha pozitif baktığını görüyoruz, söz konusu ankette.
Her 10 kadından beşi, gelecekte daha mutlu olacağını düşünüyor.
Erkeklerde bu sayı, bir tık aşağıda… 10 kişiden dördü, gelecekte mutluluk umudu taşıyor.
***
Özetleyecek olursak…
Kendimizi mutlu da hissetsek, mutsuz da olsak hayat devam ediyor.
Elbette pes edecek değiliz, bu hayat mücadelesinde…
Karşımıza çıkan tüm sorunlarla baş etmeyi öğrenmek zorundayız.
Unutmayalım; her şeyin bir sonu vardır.
Bugün bizi mutsuz eden ne varsa, onların da sonu gelecek!
Sayfa başına git