MENÜ
İzmir 15°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Oxford’da ‘İmparatorluk, Sömürü, Irkçılık’ adında bir sergi
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
29 Ocak 2023 Pazar

Oxford’da ‘İmparatorluk, Sömürü, Irkçılık’ adında bir sergi

Oxford Bodleian Kütüphanesinde bu günlerde açılan “Bu Şeyler Önemli” isimli ırkçılık üzerine olan sergi herkesin ilgisini çekti. Ortak küratörler ile hazırlanan sergi Bodleian Kütüphanesi tarihi koleksiyonlarından alınan sömürgecilik malzemelerinden altı örnek oluşturuyor. Bu örnekler beyaz ırkın üstün olduğunu varsayarak değişik yollarla siyahi ırk üzerinde baskının kölecilik günlerinden başlayarak günümüzdeki ırkçılığa atılan temelleri; ırkçılığın nasıl normalize edildiğini gösterir örnekler…

Bu projenin ilham kaynakları arasında Kral James’in sansüre uğramış İncili var. Bu İncilin genelde ismi “Köle İncili” olarak anılıyor. Bu İncil zenci kölelere köleliği onaylayan, itaat etmeyi ve ikinci sınıf olmayı kabullenmeyi öngören tür bir Hıristiyanlığı öğreten İncil olarak farklı şekillendirilmiş, bazı kısımları Kral tarafından özellikle sansürlenmiş. Halka açık çalışma gruplarını takiben yedi sanatçıya bu tarihi malzemeleri ve yaratıcılıklarını kullanarak köleler üzerinde psikolojik dominasyonun nasıl sağlandığını, onların nasıl yönetildiğini yansıtmaları istenmiş.

Köleler üzerinde uygulanan bu psikolojik dominasyon günümüze ırkçılık olarak taşınmış. Bu sergi izleyenleri farklı bir düşünce çerçevesine itiyor, sorgulatıyor: Bizden önce yaşayanlar bizim şu andaki düşüncelerimizi, tutumlarımızı nasıl şekillendirdi, nasıl bir çerçeve çizdi, bizi nasıl koşullandırdı? Serginin girişindeki yazının son cümlesi özellikle dikkat çekiyor ve ümitlendiriyor: Uygar olmakla gurur duyan bu topraklar için “Bu Şeyler Önemli”…

Serginin birinci ayağı “Köle İncili”: Bu İncil Eski Ahit’in %10una sahip, Yeni Ahit’in %50sine. Yani kesilmiş, kısaltılmış. İsrail oğullarının Mısır’da kölelikten kaçtığı Exodus’un ilk 18 kitabını içermiyor. Onun yerine “Hizmetkarlar, sahibinize karşı titreyerek, korkuyla, İsa’ya olduğu gibi itaatkar olun” gibi cümleler içeriyor. Yani köleler yalnızca beyaz sahiplerden gelen kırbaç ve ağır fiziki cezaların korkusu ile çalıştırılmıyor, bunun yanında psikolojik olarak din ve din adamlarının “yumuşak güç” dominasyonuna da maruz kalıyorlar. 

Nijeryalı, inançlı bir Hristiyan olan Bunmi Ogunsiji’nin hazırladığı bu bölümde Bunmi Hıristiyanlığın kölecilikte oynadığı rolü ve şimdilerde yeni-kolonyal Afrika kimliğine, ırkçılığa yansımasını bir papaz ile sorguluyor. Bunmi Hıristiyan dininin kara kıtanın ve kara insanların kimliğini nasıl etkilediğini, şekillendirdiğini, itaat ve dayanma kültürüne katkısını derin, kişisel bir meditasyon içinde arıyor…

Serginin bir başka ayağı “Kanın Rengi”: 1675 yılında Martin Lister Barbados’tan yazığı bir mektupta Afrikalıların kan renginin siyah olduğunu yazarak bu ırkı aşağılıyor, farklı gösteriyor.  

  

Serginin bir başka ayağı “Anneyi Satın Almak İsterim” başlığını taşıyor. Antigua’da geçen olayda çiftlik kahyası beyaz renkli adam siyahi kadınla ilişkisi olduğunu, ondan dört çocuğu olduğunu ve kadını satın almak istediğini kadına “fahişe” diye hitap ederek belirtiyor. Aşağılamanın başka bir şekli olan tecavüz ve sonrasında bu kadınlara fahişe denmesi de ırkçılığın temellerini atan tutumlardan biri olarak tanımlanıyor. Kölecilikte zenci kadınlara fahişe diye hitap edilmesi çok alışılmış bir durummuş.

Günümüze de taşınmış, bu bazıları açık ama birçoğu da örtük inançlar, tutumlar, dile yerleşmiş sözcükler, görseller, filmler ırkçılığı kışkırtan bazı temeller olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin, daha bugün izlediğim ünlü bir tren şirketinin Afrika gezisi, turu tanıtım videosunda trene binmek üzere olan yolcu yani müşterilerin çalan müzik eşliğinde elindeki şampanya bardakları ile beyaz renkte turistler olduklarını, tren mutfağında yemek pişirenin ise zenci olduğunu ırkçılığa bir örnek olarak izledim… 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz