MENÜ
İzmir 10°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sever mi bu Latife benim paşa oğlumu?
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
11 Temmuz 2021 Pazar

Sever mi bu Latife benim paşa oğlumu?

Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de...

“Latife ve Fikrîye: İki Aşk Arasında Atatürk” kitabının yazarı…

İsmet Bozdoğan’ı…

Saygıyla analım…

***

Atatürk’ün eşi Latife Hanım…

12 Temmuz 1975 akşamı bu dünyaya veda etti…

Yarın…

İzmirli Latife Uşaklıgil’in, 46’ıncı ölüm yıldönümü…

29 Ocak 1923’te evlendiler; 5 Ağustos 1925’te boşandılar…

Bir yastığa baş koymaya karar verdiklerinde…

Atatürk 42, Latife Hanım 25 yaşındaydı…

Tam 1000 gün evli kaldılar…

Mustafa Kemal 57 yaşında aramızdan ayrıldı, Latife Hanım 77 yıl yaşadı…

Büyük kurtarıcı bir daha hiç evlenmedi…

Peki; “Neden boşandılar?”

Bunu tam olarak kimseler bilmiyor…

***

Ancak…

Sır perdesini aralayanlar var…

Girelim bakalım, zaman tüneline…

***

Harika bir sonbahar akşamıydı…

Zübeyde Hanım…

İzmir’e gitmek istediğini oğluna bildirdi…

Çünkü…

İzmir, her köşesiyle O’na, Selanik’i hatırlatıyordu…

Gazi Paşa’nın, tüm muhalefetine karşın…

Aklına koymuştu bi’kez İzmir’e gitmeyi Zübeyde Hanım…

Sonunda evladını ikna etmeyi başarmıştı…

Yolculuğa hazırlanırken adeta gençleşmişti…

Yolda Yaver Salih Bozok’a, İzmir yolculuğunun asıl amacını…

Rumeli şivesiyle şöyle açıklamıştı:

“Vardır bir Lütfiye (Latife demek istiyor) İzmir’de… Benim oğlum beğenmiş o kızcağızı… Alıp kendisine karı yapacak… Gidip bakayım nasıl bir kızdır, oğluma yakışır mı yakışmaz mı?”

Yaver Salih Bozok, başını sallarken…

Zübeyde Hanım, devam ediyordu içinden geçenleri seslendirmeye:

“Görür müsün sen benim Mustafa Paşamı… Bırakmıştır bir Fikriye, tutturmuş bir Lütfiye… Sever mi bu Lütfiye benim oğul, sen süyle Salih oğlum…”

***

Ancak, o saatten sonra hiç beklenmedik bi’şiler oldu…

Ve kader…

Ağlarını bakın nasıl ördü…

***

Zübeyde Hanım ile Latife Hanım buluşuyorlar…

Müstakbel gelin hanım…

Sevdiğini adamın annesini el üstünde taşıyor…

Bi’dediğini ikiletmiyor…

Kendini sevdirmeye çalışıyor ama…

Zübeyde Hanım’ın içi bi’türlü ısınamıyor İzmirli gelin namzedine…

Nitekim, Zübeyde Hanım’ın…

Annelik içgüdüsü ile hissedip, dile getirdiği…

“Bu kız, benim Paşa oğluma uygun değildir…” cümlesi…

Yaver Salih Bozok tarafından (ne hikmetse…) değiştirilip…

“Bu kız benim Paşa oğluma uygundur…” şeklinde…

Mustafa Kemâl Paşa’ya aktarılmasa…

Belki de…

Bu evlilik gerçekleşmeyecek…

O’nca üzücü olayın hiç birisi yaşanmayacaktı…

***

Çünkü…

Evli kaldıkları o 1000 gün içinde…

Gazi ile Latife Hanım öyle olaylar yaşadılar ki…

Şimdi…

Belki de ilk kez okuyacağınız kısa anı…

Latife Hanım’ın az bilinen hatıratlarından…

İlk kez 1 Mayıs 1950’de yayınlandı…

Üstelik İzmir’de geçiyor…

Latife Hanım, o İzmir gecesini şöyle anlatıyor:

***

Evli olduğumuz günlerdi… Doktorların tavsiyeleri gereği asude (üzüntü ve sıkıntılardan uzak) bir hayat geçirmesi gerekiyordu… Bu tavsiyelere ancak birkaç gün uyabildi… Bir türlü uyuyamadığı bir gece, saat 02.00’de…

“Latife, şimdi atlı tramvaya binmek istiyorum… Haber ver, birlikte gidelim…” dedi…

O saatte bir tramvay bulmanın imkansızlığını…

Atatürk’e anlatmak mümkündü…

Fakat bu arzusunun yerine gelmemiş olması O’nu belki de üzecekti…

Yavere haber verdim… Kısa bir süre sonra…

“Tramvay hazır… Emrinize amade…”

Yanına yaverlerini de aldı…

Yaşlıca bir sürücü sürekli atları kamçılıyordu…

Atatürk sürücünün yanına yaklaştı ve sordu:

“Sen atları kamçı ile mi idare edersin?”

Sürücü, vazifesinin ehli bir adam tavrıyla:

“Tabii Paşam… Kamçısız idare edilir mi?”

Atatürk dayanamadı…

“Neden idare edilmesin?”

Sürücü, “Biz görmedik” deyince, Atatürk yerinden fırladı:

“Durdur atları!” dedi, “Yerine ben geçeceğim… Sen şu yerini bana ver de, ben kamçısız idare edeyim…”

Tramvaycı derhal yerini terk etti… Atatürk bir hamlede sürücünün yerine geçti; dizginleri eline aldı… Kamçıyı havada şaklatarak, atları sürmeye başladı… Tuhaf değil mi, atlar daha hızlı gidiyordu… Sürücüye döndü…

“Nasıl, idare edebiliyor muyum?” dedi…

“Benden daha güzel idare ediyorsunuz Paşam…”

Gazi Paşa konuşmasını sürdürdü:

“Ben de senin gibi idareciyim… Ben de yüzlerce, binlerce, on binlerce insanı idare ettim… Onları ölüme giden yola seve seve sevk ettim… Fakat bir tanesine kamçı kullanmadım…”

Bu sırada Atatürk’e:

“Paşam, dedim; ben de biletçi olsam…”

Atatürk yüzünü ciddileştirerek:

“Çok güzel olur, biletleri çaldırmazsın…”

Ve sonra ilave etti:

“Kamçısız tramvay idare ediyorum… Beni fazla konuşturma…”

Atatürk, bunu birine ya da birilerine ders vermek için yapmıştı… Fakat kime? Bilmiyorum…”

***

Sizce, bu anıdan nasıl bir “ders” çıkarmalıyız?

Sonsöz: “Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağız onları söyleyiniz… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Tayyar ÖNDER
 11 Temmuz 2021 Pazar 11:27
Asıl Dersi 5816 Sayılı Yasa ve Latife Hanımın Gazi'ye Gönderdiği Mektupların Yayınındaki Yasak Kalkınca Alacağız...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz