Ülkemiz çok büyük bir felaket yaşıyor.
Asrın felaketi..
Milletimizin başı sağ olsun.
Kaybettiklerimize rahmetler diliyorum.
Hepimize sabırlar diliyorum.
Günlerdir çok şey söyleniyor ve yazılıyor.
Haklısı var, haksızı var.
Ama bir gerçek var ki, o da şudur.
Bu ve benzer olaylarda yönetenler için “hukuksal kusur” aranmaz.
Ya ne aranır?
“Siyasal sorumluluk” aranır.
Zaten “hukuksal kusuru” olanlar için gereken yapılmalıdır ve her halde yapılacaktır.
Ya “siyasal sorumluluğu” olanlar?
Onlar ne yapmalı?
İşte o zaman “istifa” kurumu gündeme gelir ve oturur.
Nerelerde?
Hukuk Devleti’nde.. Demokratik devletlerde…
Buna yerel yönetimler de dahildir.
Deprem bölgesi olduğu apaçık bilinen ülkemizde merkezi yönetimle birlikte yerel yönetimlerde aynı derecede hukuken ve bilhassa siyaseten sorumludur..
“Geç kaldık” diyor.
İşte “sözün bittiği yer” burası…
Geç kalmak..
Sultan, top atışları ile karşılanmadığı için huzuruna çağırdığı eyalet valisine bunun sebebini sorar.
Vali..
“On sebep var” der.
“Say” der Sultan.
Vali..
“Barutumuz yoktu” der.
Sultan hiddetle “gerisini sayma” der..
Asırlar önce Bilge kağan Devleti çok güzel tarif etmiştir Orhun abidelerinde..
“Açları doyurdum, çıplakları giydirdim”…
Mesele bu kadar açık ve net…
Gerisi lafı güzaf…
Atalarımız çok güzel söylemişler yıllar yıllar önce..
“Hazır ol cenge eğer barış ve kurtuluş istiyorsan”..
Bunu her alana yaymalıyız.
Felaketin büyüğü küçüğü yoktur.
Birinin ölümü onun için kıyamettir…
O halde, her hal ve şartlara hazır olmalıyız.
“Büyük Devletiz” demek kolay..
Elbette büyük devletiz.
Ancak…
At sahibine göre kişner..
Eski bir deyim var.
İstanbul da İETT otobüslerinin kapısının üstünde benim öğrenciliğimde yazardı:
“Hini hacette kolu aşağıya çekiniz”…
Yani tehlike anında..
“Çadır, tuvalet, yemek, giyecek” bulamıyorsak?
Şimdi başa dönelim..
“Hukuksal sorumluluk” aranmaz.
Siyasal sorumluluk aranır medeni ülkelerde.
Bunun sonucu da “istifa”dır.
Demokrat bir hukuk devleti olmak istiyorsak…