MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Tohumla başlar her şey…
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
28 Şubat 2022 Pazartesi

Tohumla başlar her şey…

Göbeklitepe ve ardından da Karahantepe insanlığa öğretti ki, tohumların tarihi, yaklaşık 12 bin yıl öncesine dayanan çok eski köklere sahip.İnsanlar kalıcı yerleşimleri seçip avcı-toplayıcı yaşam tarzlarını terk ettiğindeve kendilerini tarıma adadılar. Önce Verimli Hilal’de ardından da Akdeniz boyunca  çiftçi toplulukları tohumları kurtarıp kendi aralarında paylaşmayı öğrendiler.

Tohum seçmek ve üretmek, doğurganlık döngüsünü devam ettirmek vesonraki yıl için mahsulün varlığı için olmazsa olmaz koşul. Tohumu saklamak yetmez,  verim ve kapasite açısından ilerlemeye devam edecek olançimlenmesini de doğru sağlamak çok önemli. İlk çiftçiler, ortak bilgilerini kullanarak tohumları çoğaltmayı geliştirdilerve ekinlerinin, topraklarının ve yerel toplulukların yararına deneyim zenginliği yarattılar.

Tohumda her şey geride kalan yüzyılda değişmeye başladı. 1900’lü yıllarda genetik iyileştirme konusundaki bilgilerin artması ve1950’lerde tarım sektörünün tarıma dayalı sanayiye dönüşmesi ile tohumlar açısından daha doğrusu insanlık açısından olumsuzluklar başladı.

Sanayinin sürekli yükselişi, homojenleşme ve kâr odaklılıkla birlikte tohum kapitalizmi vahşileşmeye başladı. Sonuç felaketti: Yetiştirilen türlerin niteliklerinin bozulması ve bitki biyoçeşitliliğinde korkunç kayıplar…

Bu durumu daha iyi anlamak için SlowFood Hareketinin 2020’de açıkladığı sayıları vereyim. Mevcut 80.000 yenilebilir türden şu anda sadece 750 adedinin tarımı yapılabiliyor.

Tarımsal tükeniş kaçınılmaz olarak gastronomik kayıplara yol açıyor. O bildiğimiz meşhur şefler sınırlı sayıda tür ve çeşitle yemek pişiriyorlar.Dürüst olalım: Bizler de alışveriş yaparken, mutfakta yemek pişirirken tohumları neredeyse hiç düşünmüyoruz.

Ama bir şeyler değişiyor. Sebze bahçelerine özen ve tutkuyla vakit ayıranlar artık yetiştirdikleri bitkilerin nereden geldiğini veya nasıl seçildiklerini bilmek istiyorlar.

Unutmayalım yediğimiz içtiğimiz her şeyin kurucu unsuru tohumlar…

Üretici kadar tüketici açısından da önemi tohumlar… Kendilerini çocuklarına torunlarına ve dünyaya karşı sorumlu tutan tüketiciler yemek yemeden önce birçok şeyi göz önünde bulundurmalı… Tabaklarındaki yemeğin çevre üzerindeki etkisi, hayvan refahı, onu yetiştiren veya yetiştiren kişi. Bir domates, bir demet marul veya mercimek çorbası… Hepsinin tohumlar ile arasındaki bağlantısını anlamak, diğerleri kadar önemli olan bir sonraki adımdır.

Alışveriş yaparken veya yemek pişirirken, sadece sebzelerimizi değil, aynı zamanda ekmeğimizi, makarnamızı ve hatta etimizi üretmek için kullanılan tohumları kimin ürettiğini, seçtiğini veya edindiğini düşünmek zorundayız..

Biyolojik çeşitliliği koruyan ve atayadigarı tohumların sağlığını ve izlenebilirliği konusunda Avrupa Birliği’nde kamu politikaları geliştiriliyor. Bu konuda yerel yönetimler inisiyatif alıyorlar.

Şu anda, küresel pazarın yüzde 53'üne ilk üç tohum şirketi hakimdir ve ilk on, pazarın yüzde 76'sını kontrol etmektedir. Bu nedenle, kullandığımız tohumların, bu üreticiler tarafından üretilen ve paket üzerinde F1 veya F2 ile işaretlenmiş ticari çeşitler olması kuvvetle muhtemeldir. Yine de farklı, yerel ve ata yadigarı tohumlar bulmak zor olsa da imkansız değil. Bu sabah bunu bir kez daha anladık.

İşte Pazar gecesinin bereketli yağmurundan sonra bu sabah Aşık Veysel Rekreasyon Alanındaki Can Yücel Tohum Merkezi çevresinde buluşan ve Edirne’den Tarsus’a kadar yerel yönetimlerin de katıldığı bu konudaki samimiyetini ortaya koyan binlerce insan “kurda, kuşa, aşa” diyerek tohumlar saçtılar. Etkinlikte derneklerin, grupların, kooperatiflerin, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, diğer büyükşehir belediyelerinin, il belediyelerinin ve ilçe belediyelerinin yerel tohum stantları doldu taştı. Yörüklerin gösterileri de kıymetliydi.

Yerli ve ata yadigarı tohumlarımızla coşkuyla buluştuk. Rotary Toplum Birliklerimiz de burada yer aldılar. Başkan Tunç Soyer’in dediği gibi “İthal tohumlar yerine yerli tohumlarımızı koruyor, çoğalmasını sağlıyoruz. Atalık tohumlarımız ülkemizin topraklarında yeşersin istiyoruz…” 

Bugün orada kuyruklara girerek tohum alan takas eden insanlarımız biliyorum ki bir sonraki yıl için tohumları kendileri üretecekler. Büyük olasılıkla sadece yarısından biraz fazlası büyüyecek veya filizlenecek olsa bile, garantinin aksine, yetiştirdiğiniz şeyin tadı ve çeşitliliği açısından yüksek kaliteye odaklanarak küçük bir bahçede denemeye değer işler göreceğiz. İzmir farkı, Anadolu farkı ortaya çıkacak.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Remzi Kerem
 28 Şubat 2022 Pazartesi 16:54
CNN Türk hergün CHP'ye küfrediyor. CHP'li belediye CNNTürkün elemanını Cem Seynen çağırıyor. Ayıp olmuyormu
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz