MENÜ
İzmir
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Üç, beş ve otuz beş üzerine…
Cumhur BULUT
YAZARLAR
5 Mayıs 2020 Salı

Üç, beş ve otuz beş üzerine…

Canı sıkıldı ellâm…

İşi yok zaar…

Kabalist olabilir mi sence?

Yok artık.

Ee nereden çıktı öyleyse bu “üç beş otuz beş” işi?

Birilerinden talimat almıştır!

Daha neler. Yok yok bence can sıkıntısı. Fakat bunun psikolojide bir tanımı olmalı….

Ne yani sence durum patolojik mi?

Yoo, öyle demek istemedim, sadece meseleyi tespit ve tarif etmek için uygun kavramı kullanmak gerektiğini düşünüyorum.

Ne kadar da önemsiyorsun.

Ne yapayım yüzeysel bakıp geçemem ki. Bu kadar önemli bir makamı deruhte eden birinin işsizlikten canı sıkılabilir mi sence?

Ne o başa mı döndük?

Peyami Safa diyalogları gibi konuşuyoruz farkında mısın? Şimdi “Matmazel Noraliya'nın Koltuğu” ndan girip “Yalnızız” dan çıkacağız…

Aaa neden psikolojik romanlara girdik şimdi biz?

Bilmem sen söyle? Belki de gerçeğin çekim gücü!

Bak ne buldum; “psikolojide can sıkıntısı çeken insanlar ikiye ayrılırmış. Birinci gurup ivecen insanlar, yani çok hızlı hareket edenler…

Eee ne yaparmış bunlar?

“Normallikten uzak, normal sıkıcıdır diyerek yerinde duramayan sürekli yeni heyecanlar ve deneyimler peşinde koşanlar”…                                                                                 

İtiraf et, bunu şimdi sen uydurdun?

Nereden çıkarıyorsun? İstersen araştırmanın ismini ve araştırmacısını söyleyebilirim…

Kalsın…

Sen bilirsin.

Baksana?

Buyur baktım.

Bir de şuradan bakalım; mesela önemli bir makamda oturuyorsun, milyonlarca insanı idare etme ve ihtiyaçlarını karşılama gibi bir vazifen var…  Ama hiç gereği yokken birden ortaya çıkıp jakoben bir anlayışla; “bundan sonra şöyle olsun” diyorsun… Hem de salgının yaşandığı bir dönemde. Sence bu neden olabilir?

Bilmem, sen söyle…

Kelime oyunu yapma lütfen.

“Gizli bir ajandası” olabilir… Neler yapacağı önceden hazırlanmış bir listesi… Ya da yapması gerekenleri ona telkin veya sufle eden biri, belki de birileri…

Şimdi de Sherlock Holmes rolüne bürünüp iz mi süreceğiz?

Bırakalım istersen.

Kendi haline mi? Sakın ha, o etabı çoktan aştık.

Bence bu çıkışlar çocukça heveslerden kaynaklanıyor…

Ne yani karşımızda yerinde duramayan, bugün ne yapsam, hangi komşumun ziline basıp kaçsam, kimin camını sapanla taş atıp kırsam diyen bir ergen mi var?

Olabilir, neden olmasın?

Amatör bir ruhla ve heyecanla profesyonel işler yapmayı anlarım, lakin bu dediğinden korkarım…

Haklısın, korkuyoruz da zaten. Bugüne kadarki bütün çıkışları böyle… zile basıp kaçmaktan, komşusunun camını kırmaktan haz duyuyor…

Bütünü göremiyor olabilir mi? Yani parçaya, etnik olana ve sembollere hapsolmuş bir ruh hali… Ne dersin?

Sanmam… Görerek ve bilerek yapıyor… tezatlıklarla da dolu olsa bilerek!

İhtimal haklı olabilirsin. Zira Batı Medeniyetini çok iyi yanıyor. Batının o bütüne dayalı, etnik ve bölücü olanı reddeden idare felsefesini çok iyi tanıyan birinin bunları yapması gerçekten şaşırtıcı.

Ne o geri çekilmeye mi başladın, buna yenilgiyi kabul etme diyebilir miyiz?

Neden yenilmiş olayım. Doğruda buluşmak yenilmek değildir. Bilakis zafer kazanmaktır. Sen nasıl açıklıyorsun peki bunu? Ama sakın “çocukluğuna inmek lazım” diyerek psişik izahatlarla gelme bana.

Hayır o kadar geriye gitmeyeceğim, ama geçmişindeki batı hayranlığından ziyade batının dikta ettiklerine prestijle tapınmayı seçmiş bir halet-i ruhiye diyebilirim buna. Psikoloji burada nerede durur, psikologlar ve psikiyatrlar ne yapar, bilmiyorum. Tam da geçtiğimiz yüzyılın batı hayranı aydınlarının ruh hali bu. Kendini küçük gören ve kendi değerlerinin farkında olmayan bir nevi zihinsel köle…

Hala varlar ve biz bu tipolojinin kalıntılarıyla böyle arada karşılaşıyoruz desene?

Maalesef varlar. Ve bizim karşımızdaki örnek bu gidişle dikkatleri üzerine daha çok çekecek, daha büyük hatalar yapacak ve milli ahengi bozacak diye düşünüyorum.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Hacer
 6 Mayıs 2020 Çarşamba 17:25
Bazen bende isterim düşüncelerimi diyalog haline getirmek ,yine keyifle okudum. Pek yorum yapmazdım fakat bu konuyu gecmek istemedim. Ben İzmir de nefes alıyorsam İzmir benim ,sizlerde nefes alıyorsanız BİZİM demektir. Milli manevi değerlerime düşkünüm ve vazgeçmeyeceklerim: Ezan Vatan ve Mustafa Kemal Atatürk Burada net olarak söyleyeceğim seçtiğim başkan benim değerlerime dokunmasın tam aksine yüceltsin korusun. Cumhur bey siyasi fikrimiz farklı olabilir fakat değerleri koruma konusunda hem fikiriz , ben okuyucuyum direk yazarım , siz kalem ustası yazarlar ,tarzınızla ve sanatla yazarsınız. Tarzınız samimi espirili ve gerçek. Malesef millet küfre argoya hakarete alıştığı için . Sizler değişmeyin milli manevi değerlere sahip olun . Herkesin derdi milletini seven nesiller olmalı.
 Akil adam
 6 Mayıs 2020 Çarşamba 16:39
Merhum Rauf Tamerin yazılarını çok beğenirdim.. Akıcı, çok yazarak sıkmadan,, boşluklar, es ler tamamen onun üslübu çok beğendim, hiçbir zaman batıya hayranlık duymadım,, bunlar cünup gezen, abdesthane nedir bilmeyen,(topuklu ayakkabıyı bile üstüne basmamak için giyen) bir fıçının içinde ailecek yıkanan pis insanlar..Türkler ise gittiği her yere medeniyet götüren, hamamlar inşa eden üstün ırk, o kadar..
 Gül ceylan
 6 Mayıs 2020 Çarşamba 16:23
Yüreğime kalemine sağlık ablam ????
 Deniz
 6 Mayıs 2020 Çarşamba 14:52
"zile basıp kaçmaktan, komşusunun camını kırmaktan haz duyuyor…"bayıldım bu söze o kadar samimi ve içten bir anlatım ki halbuki konuştuğumuz kişi komik bir o kadarda zavallı bir adam zaten her şeye de gülüyor bildiğin gıcık aslında
 TC misafir
 5 Mayıs 2020 Salı 23:41
Hangi milli ahenk? Kaç kez vatandaşın gerçek sorunlarını dile getirdin burada bir elin parmak sayısını geçer mi Cumhur? Böyle mi milli ahenk olur? Bir saçmalığı görüp boncuk bulmuşcasına takılmışsın peşine "edebiyat" süsleriyle, çıkıp halkın ne durumda olduğuna bakıyor musun yoksa geniş konutlarında kendini virüsten ve gerçeklerden yalıtanlar gibi dört duvar arasından mı atıyorsun?
 Zehra
 5 Mayıs 2020 Salı 20:58
Yazarın kullandığı teknik 10 üzerinden 9 alır. Yazı teknşklerinde bence geçerli notu alır. Fikir lerine gelşbce ben Atatğrkçülüğünü seviyorum bence önemli olan bu başka fikirkerine karışmam. Ne yalan söyleyeyim yazdığını görünce hemen okuyorum
 Lombak-Berber Salonu
 5 Mayıs 2020 Salı 20:15
Açılıyor ya ben ona seviniyorum. Şık şık. Kıtır kıtır. Tırt tırt. Aletler dezenfekte, önlükler tek kullanımlık. Sınırsız coronasavar %80 alkollü kolonya oh mis gibi içine çek ve ense masajı. Yalnız enseyi fazla açıkta bırakmıyoz tabi. Yav bi de maskeli baloda bıyın da anlamı kalmadı biliyon mu? Gibisinden muhabbetler çeviriyoruz. Dermişim.
 Asla
 5 Mayıs 2020 Salı 13:35
Yazarinda bol vakti var anlasilan. issiz gücsüz takimindanmidir nedir. Bu maskeler niye gelmiyor, halki durumu nasil, esnaf ne alemde diye kafa yoracagina, klavye karsisinda abuk subuk seyler karalamis. tencere dibin kara misali.
 Farkınız yok ki!
 5 Mayıs 2020 Salı 12:26
Canım sıkıldı ellâm ... İşin mi yok zaar ... Ee nereden çıktı bu Konak'ın ismi değişsin işi? ...
 Bülent ışık
 5 Mayıs 2020 Salı 12:22
Yazının başından direkt sonuna geldim. Maalesef varlar demiş. Ne kadar demokrat olduğunu ortaya koymuş.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz