MENÜ
İzmir 22°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Uçurumun kenarındayız Hızır
Işıl Öztürk BULUT
YAZARLAR
21 Ağustos 2024 Çarşamba

Uçurumun kenarındayız Hızır

Uçurumun kenarındayız Hızır!

Bize neler oluyor böyle, biz ne ara bu derece koptuk birbirimizden?

“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demişlerdi de inanmamıştım.

Fakat şimdi gerçeklerle yüzleşince, birbirimizden koparak savrulduğumuzu görünce, inandım!

Artık hiçbir şey eskisi gibi değil…

Eskinin toplumsal hayatımıza yerleşmiş, taa yüreğimizin ortasına taht kurmuş; “tevazu”, “alçakgönüllülük”, “müsamaha” ve “saygı” yitip gitti bizden.

Her yanımız üçüncü sayfa haberleri ile kuşatılmış durumda!

Bir bakıyorsunuz şiddet, bir bakıyorsunuz cinnet ve bir bakıyorsunuz vahşet kol geziyor etrafımızda.

Gazze’de yaşananlar insanlığımızdan utandırırken bizi, şehrimizde semtimizde ve mahallemizde şahit olduklarımız birer kara leke bırakıyor yaşadığımız çağa…

Sahi bize ne oldu böyle?

Gaddarlaşan bir zamanın zalimleşen mekânlarındayız şimdi…

Etrafımız acılarla ve gözyaşlarıyla çevrili.

Gelenek kaybolup giderken “modernite” bize tüketimden başka bir şey getirmedi.

Önce değerlerini tüketti insan… Değerlerini tüketince de ruhsuz, kalpsiz, süslü püslü bir manken halini aldı.

Eskinin o “dayanışmacı toplumu” ve “yardımsever insanı” yok artık!

“Yeni toplum ve yeni insan” baştan sona bir bencillik abidesi…

“Ben, Ben, Ben…”

Evet,  SEN!

“Sana dayatılan ya da kendi tercihlerin yüzünden geldiğin noktada can çekişiyorsun” diyeceğim ama…

BEN…

Bu nasıl bir duygudur böyle, nasıl gudubet bir his bu!

BEN!

Evet SEN! Yani ben, yani O…

Bizi içine çeken girdaba kapılıp gidiyoruz… Bizim oluşturduğumuz ve bizim kurduğumuz bir sistemin içinde hapsolduk şimdi…

YÜZYIL ÖNCE…

Bütün yoklukları, bütün imkânsızlıkları aşarak yalın bir yürek, yalın bir sevda ile verdiğimiz “İstiklal Savaşımız”da “BEN ve bencillik” neredeydi acaba?

Elde yok, avuçta yok! Karınlar aç, ayaklar çıplak…

Ama “Ben yok, Sen yok, O yok” sadece “BİZ” varız o zaman…

Birbirine sadece omuz verenler değil, birbirine yürek verenler var!

Çığlığa, avazeye ve sese kulak verenler var!

Başımıza çatılmış şu eşsiz kubbede hoş bir seda bırakıp gidenler, ayağımızın altına serilmiş gül bahçesini kanıyla sulayanlar var…

Şimdi ne oldu bize böyle? Nereye gitti o insanlar, o insanlığımız?

Uçurumun kenarındayız Hızır, yetiş! 

İŞTE BAŞKA BİR SAYFA

İşte başka bir sayfa, birbimizden koparıldığımızın bir başka fotoğrafı…

Daha dün yaşadığımız orman yangınlarında gözümle gördüm, yüreğimle şahit oldum…

Gazeteci içgüdüsüyle gittiğim, alevler sınırında canını hiçe sayanları “Yeşil Vatan” için ateş denizine atılanları gördüm…

Karınca misaliydi insanlarımızın mücadelesi… Hz. İbrahim’in atıldığı ateşi söndürmek için ağzıyla ateş taşıyan karıncalar gibiydi hepsi…

Kimse kimseye “sağcı mısın solcu mu? Muhalif misin, destekçi mi?” diye sormuyordu.  Alevleri yürekleriyle söndürüyorlardı.

İtfaiye ekipleri, orman görevlileri, traktörüyle dağları birbirinden ayırmaya çalışan, tankeriyle su taşıyan köylülerimiz, evi yanan komşusuna el uzatanlar, iş makineleriyle ateşin üzerine yürüyenler, evlerinde yaptıkları ayranları görevlilere taşıyanlar, koli koli içme suyu getirenler, engel tanımayan moto-kuryeler, askerler, polisler, zabıtalar…  Başlarında Valiler, Kaymakamlar, Belediye Başkanları, amirler, müdürler, siyasiler ve STK temsilcileri… Hepsi ama hepsi sabahlara kadar uğraştılar…

Gördüm, yaşadım ve şahit oldum…

Fakat ne okudum?

Evlerinde oturup buz gibi sularını içip ahkâm kesenlerden neler okudum sosyal medya denilen o çukurdan dersiniz…

“Yangınları hükümet çıkarmış, uçak göndermemiş, belediyeler itfaiye ekiplerini çalıştırmamış…”

Belediyeleri suçlayanlar, hükümeti tahkir edenler…  

Hem de yangınları çıkardığını itiraf eden Bebek Katili Terör Örgütü PKK iken!

İşte bu kırılma noktasıdır!

İşte bu iftiradır…

Bize ne oluyor böyle, kim koparıyor böyle bizi bizden…

Niye sahip çıkmıyor, destek olmuyoruz birbirimize…

Birbirimizi suçlayarak nereye varacağız…

Nasıl çıkacağız bu cendereden?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Müzeyyen şahingöz
 22 Ağustos 2024 Perşembe 23:32
Çok güzel anlatmışın ışılcım kalemine sağlık
 Ferruh Güneş
 22 Ağustos 2024 Perşembe 22:17
Eline emeğine sağlık insanlar kendine gelmeli KOMŞUSU AÇ İKEN TOK YATAN BİZDEN DEĞİLDİR.
 Üst
 22 Ağustos 2024 Perşembe 21:03
Okudum süper olmuş
 Gülsu SÜMER
 22 Ağustos 2024 Perşembe 20:47
Hepimizin zihninde kalbinde gezen fakat cesaret edip kaleme dökemeğimiz satırlar, Bir genç olarak geleceğime endişe dolu gözlerle bakmak çok acı benim için. Fakat yılmadan yıkılmadan ülkem, bayrağım ve daha iyi bir gelecek için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğim. Umarım kaleminizden dökülen bu güzel satırlar birilerinde de ışık olur. Yüreğinize sağlık ????
 Seval GÜNEŞ
 21 Ağustos 2024 Çarşamba 20:04
Yüreğine Eline emeğine sağlık sevgili Işıl hanım ne yazıkki son sözlerinizi bende yorumlarda okudum. Çok üzüldüm ciğerlerimiz yok oluyorken suçlamak ne demek bilemedim kim evinin bahçesini yakar ki Allah korusun bi daha yaşatmasın inşallah
 Feran
 21 Ağustos 2024 Çarşamba 19:47
Kaleminize sağlık Işıl hnm çok güzel anlattınız geldiniz durum içler acısı ...
 Sabriye salman
 21 Ağustos 2024 Çarşamba 19:07
Ben de çok duydum Devlet yaktırıyormuş Neymiş sebep toki yaptıracakmış yakılan yerlere güleyim mi ağlayayım mı bilemedim Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün
 Ja?e
 21 Ağustos 2024 Çarşamba 17:48
Çok güzel yazmissin elite güregine saglik kizim
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz