MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
WhatsApp’ta kalan ses
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
16 Mart 2023 Perşembe

WhatsApp’ta kalan ses

Ocak ayında Antakya’da bir konserim vardı… Halamın kızına Tuna abla derim. Tuna ablam da konserdeydi. Konser bitiminde kulise gelmek istemiş güvenlikçiler “herkes amca kızı diye içeri girmek istiyor” diyerek sokmamışlar… Bana whatsApp’tan sesli mesaj atmış “giremedim” diyor. Ben dışarı çıkıp ona ulaşmak istedim, çok kalabalık çıkamadım… Ve bir daha görüşemedik. Şimdi Tuna ablamdan kalan sadece bu ses var bende. Başka da bir şey yok… Şimdi onun için söyleyeceğim bu türküyü: Neredesin sen?

***

Boğazımız düğüm düğüm… Yanımdaki hanımlar sessizce ağlıyorlar… Bu samimi sözlerin sahibi Karsu… İktisat Kongresi’nin açılış konserinde, 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitirenler için türküler söyledi Karsu. Hepimize duygulu anlar yaşattı. Piyanosunun başına oturmadan önce ne de  güzel konuştu: “Ben bugün sadece sanatçı Karsu değilim”

Karsu bakın daha neler dedi:

“Normalde ben çok konuşan bir insanım ama konuşamıyorum, o yüzden 25 yıldır çok iyi bir arkadaşımı, piyanomu size getirdim. Bir aydır yaptığımız sohbetimi dinlettirmek isterim. Acılarımız çok büyük. Ben bugün sadece sanatçı Karsu değilim. Türküm, Hataylıyım, Antakyalıyım, Karsu köyündeyim. Depremde vefat eden Aliye ve Meral halamın yeğeniyim. Tuna ablamın, Aziz ağabeyimin kuzeniyim. Bugün Pelin, Hira ve Hazal’ın teyzesiyim. Davetiniz için çok teşekkür ederim…”

“Uzun İnce Bir Yoldayım” dedik, hep beraber söyledik…  Ayakta alkışladık.

‘Neredesin Sen’ adlı parçayı seslendirmeden önce Neşet Ertaş’ın ailesine de teşekkür eden Karsu, ailenin kendisine “Çok beğendik, söyleyebilirsin Karsu” diye destek verdiklerini söyledi. İşte dayanışma!

Konserden sonra kısa bir basın toplantısı yaptı Karsu.  İşte dedikleri

Evimi temizlediğim için bile utanıyorum: “Bazen ne diyeceğimi bilmiyorum. Ailemi arayınca, ‘nasılsınız’ diye sormaya bile çekiniyorum. Ben uzaktayım. Amsterdam’da doğdum, büyüdüm, orada yaşıyorum. Geçen evimi temizliyordum. Evimi temizlediğime bile utanıyordum. Çünkü temizleyecek bir evim var. Ailemden bazıları şu anda biraz Ankara’da bazıları İzmir’de. Buraya konser için geldim ama başsağlığına da geldim…”

Ayağa kalkmak istiyorum: “Zor. Bu acı duygularımı bir kutuya koyuyorum. Kafamda bir dolaba koyuyorum, normal günüme devam etmek amacıyla. Çünkü ayağa kalmak istiyorum, çünkü ayağa kalkıp başkalarını ayağa kaldırmak istiyorum. Ama o dolaptaki kutuyu açınca müzikle o bazen zor oluyor. Çünkü o zaman duygular geliyor. Paramparça oluyorum. Üzüldüğüme ben bile utanıyorum. Çünkü ben yaşamadım o depremi…”

***

Kongreyi an be an izliyorum. Notlar alıyorum, enteresan bulduklarımı, altını çizdiklerimi paylaşacağım.

Ama Tunç Soyer’in konuşmasından şu sözleri bir yerde tutalım:

Diliyorum ki kırılan o fay, geçmişte yapılan büyük hatalarla gelecek arasına kalın bir çizgi çeksin.

Bazen sivil inisiyatifler o kadar güçlü olur ki siyasilerin başka türlü bir irade ortaya koyması mümkün olmaz.

Dünyamızın geldiği noktada, sınırsız ihtiyaçların değil “karınca kararıncanın” iktisadına doğru cesur bir adım atmak zorundayız.

Büyüklük ve hız üzerine oturan sınırsız hırs ve ihtiraslarımızla yüzleşebilirsek, hayatın anlamının ve derinliğinin sonsuzluğuyla buluşacağız…

ARI KOVANINA ÇOMAK SOKMAK: Bencilliğimizin yerini dayanışma, bireysel zenginliğin yerini bereket, ihtiyaç fazlası tüketimin yerini ise sanat, felsefe ve yaşamın bizatihi kendisi alacak.

Eski Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica’nın tarif ettiği gibi… Alıyoruz, alıyoruz, alıyoruz… Koyacak yer bulamıyoruz. Ama büyük bir hata yapıyoruz. Bunları, kazandığımız parayla aldığımızı zannediyoruz. Oysa o parayı kazanmak için harcadığımız zamanla alışveriş yapıyoruz. Yani kısacası zamanla beraber yaşamlarımızı tüketiyoruz. Zamanın parayla satın alınamayacağını unutuyor ve kendi hayatımızı ıskalıyoruz. Bu sözlerimin arı kovanına çomak sokmak olduğunu çok iyi biliyorum.

Fakat insanlığın ve doğanın içinden geçtiği bu acı durum karşısında elimiz kolumuz bağlı bekleyemeyiz. İşte bu yüzden, bu kongre, tüm sokakları yeniliğe açılan bir davettir. Bu yenilik; ortak akılla şekillenen ortak bir yaşamı, yani adaleti, dayanışmayı ve refahı çoğaltacak.

BOB GELDOF : “Vazgeçmek umutsuzluğa teslim olmaktır”
?Kongrenin evrensel isimlerinden biri Bob Geldof’tu. Söyledikleri çok enteresan: “71 yaşındayım ve dünyanın yaşadığı en tehlikeli zamanlardan birindeyiz. Dünyamızda her yerde gerçek tehlike var ve büyüyor, artıyor. Giderek yoğun bir hale geliyorlar. Depremler, pandemi, kuraklık, seller, nükleer savaş tehditleri, finansal krizler, gıda krizi, iklim krizi. Sonuçlarını ve eylemlerini zar zor anladığımız yeni teknolojiler var. Kültür savaşları ülkeleri kasıp kavuruyor. Dünya nüfusunun yüzde 70’ini yöneten otokratlar bu ortamdan memnunlar. Bu salon nefes alabildiğimiz, aklımızı koruyabildiğimiz bir salon. Denemeliyiz. Vazgeçmek umutsuzluğa teslim olmaktır. İnsan olmak için bazı çabalar gerekli…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Saliha Kayaş
 19 Mart 2023 Pazar 09:45
Ne kadar güzel yazmışsın Nedim bey .
 Hakan
 16 Mart 2023 Perşembe 19:55
Ellerinize, kaleminize sağlık ..
 Gonca Tokuz
 16 Mart 2023 Perşembe 16:01
Ellerinize sağlık Sayın Nedim Atilla Bey, teşekkürler
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz