MENÜ
İzmir 18°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
2014 yılı “ Uluslararası ‘aile çiftçiliği yılı”
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
10 Ocak 2014 Cuma

2014 yılı “ Uluslararası ‘aile çiftçiliği yılı”

Birleşmiş Milletler de tarımda gerçeği anladı  ve 2014 yılı “ Uluslararası ‘Aile Çiftçiliği Yılı” olarak ilan edildi.
Yıllardır tarımda kurtuluşun çaresini görmeğe çalışan namuslu kalem erbabı, aile çiftçiliğini savunuyorlardı.  Ben de “Aile Çiftçiliği Tarımın Zaafı Mı?” adlı yazımda ,“….İzlenen politikalarla, küçük ve orta ölçekli işletmelerle gerçekleştirilen aile çiftçiliği yok edilmeğe çalışılıyor, onların yerine tekelci gıda ve tarım şirketleri endüstriyel tarım, bir başka deyişle şirket tarımcılığını ve sözleşmeli tarım modeli öne çıkarılmak isteniyor. Bu modelle bir yandan endüstriyel tohum, ilaç ve kimyasal gübre gibi girdilere sürekli Pazar yaratıyorlar, bir yandan da kendilerine bağlanan büyük tarımsal işletmelerin ürünlerini işleyip pazarlıyorlar. Bu durum, çok uluslu şirketlerin gelişmekte olan ülkeleri toplumsal ve siyasal açıdan kolaylıkla denetlenmelerine de olanak sağlıyor” demiştim.
Anılan politikalarla ne olmuştur? Kırsal bölgelerde, ailelerin sahibi olduğu çiftliklerin  zarar görmesi kaçınılmaz oldu. Aile çiftçiliği için kullanılan kaynaklar ve küçük işletmeleri pazara taşıyan kooperatifler yararsız olarak görüldü. Aile çiftçiliği,  (sözde)serbest piyasa ekonomisinin dengesini bozan etmenler olarak  değerlendirildi. Aile çiftçiliği yapan küçük işletmeler ve kooperatifleri desteklemek ve birleştirmek için gerekli çalışmalar yapılmadı. Köylülük hor görüldü ve küçümsendi.
Sonuçta tarım üretimi yapan Aile Çiftçiliği sahipsiz kaldı, bu işletmeler kendi varlıklarını sürdüremeyecek duruma getirildiler ve kırsal bölgelerde yaşayan insanlar kentlere göç etmeye  zorlandı. Kentlere gelen bu insanlar, sanayi ve hizmetler sektöründe iş bulamadıkları gibi yeterli sağlık, eğitim ve barınma olanakları  da edinemediler. Aynı zamanda  kentler kaldıramayacakları kadar insanla karşılaştılar ve yapıları da değişti.  Kısaca, kırsal bölgelerde var olan aile işletmeleri, neredeyse tamamen yok olma aşamasına geldi. Örneğin Türkiye’de, 2012 sonunda 2 milyonu aşkın çiftçi tarımdan kopmuştur. İşlenen arazi azalmıştır. Çiftçiler 3,3 milyon hektar tarım araziyi işlemekten vazgeçmişlerdir.2012 yılında tarım ürünleri dış ticaret açığı ise ilk 9 aylık dönemde 2 milyar doları geçmiştir. Türkiye gıda egemenliğini yitirmiştir.
Ancak, bıçak kemiğe dayanmıştır. Aile çiftçiliğin yok edilmek istenmesinin, salt Türkiye’de değil, dünyada var olan açlık tehlikesini tetiklediği ve doğal kaynakların yok edilmek üzere olduğu anlaşılmıştır. Konu, Birleşmiş Milletler’in de gündemine gelmiş bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 66. Oturumunda alınan kararla “2014 Uluslararası  Aile Çiftçiliği Yılı” olarak ilan edilmiştir. Kısaca, Aile Çiftçiliği’nin öneminin farkındalığına varılmış gibi gözükmektedir.
Birleşmiş Milletler, daha önce de 2012 yılını Uluslararası Kooperatifçilik Yılı olarak ilan etmiş ve kooperatiflerin önemini vurgulamıştı.Arkasından,2014 yılının “ Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı”nın kabul edilmesi de  anlamlı bir gelişme olmuştur. Daha önceki yazılarımda da vurgulamaya çalıştığım gibi, tarım işletmelerinin zaafı küçüklüğünden değil, ekonomik olarak örgütlenmenin neredeyse olmayışından, bir başka deyişle kooperatif örgütlenmenin güçsüz olmasından  ileri gelmektedir.
 Bu bağlamda, Türkiye’de olduğu üzere dünyada da tarımın en büyük zaafı, aile çiftçiliğinden yana değil, tarım ve gıda şirketlerin denetimdeki dev tarımsal işletmeler lehine uygulanan politikalardan kaynaklanıyor. İkinci zaafı, çiftçi örgütlerinin güçsüzlüğüdür.
Aslında uzmanlar, işletmelerin verimlilik açısından karşılaştırılmasında toplam etmen verimliliğinin dikkate alınması gerekliliğini dile getiriyorlar. Toplam etmen verimliliği ise katma değer ya da net gelirin sosyal fırsat maliyetleri ile değerlendirilmiş olan üretim etmenlerinin toplamına bölünmesiyle bulunuyor. Gelişmekte olan ülkelerde emek daha bol, dolayısıyla fırsat maliyeti daha düşük olmasına ek olarak toprak ve sermayede daha düşük maliyetlidir. Bu nedenle küçük işletmeler daha yüksek bir toplam verimliliğe sahip olmaktadırlar.
Diğer yandan küçük işletmelerin ölçek sorunu, kamu yatırım ve hizmetlerinin sağlanması ve kooperatifleşme ile aşılabilmektedir. Örneğin, devlet sulama tesisleri, girdilerin tamamında desteklemeler, yine girdi ve çıktıların değerlendirilmesinde kooperatifleşme, ortak makine parkları gibi.
2014 yılının Birleşmiş Milletler tarafından  “Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı” olarak ilan edilmesi, Türkiye’de uygulanmakta olan tarım politikalarının sorgulanmasını ve değiştirilmesini gündeme getirmeli.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz