Yeni model belediye başkanları tanımak…
Türkiye’ye iyi gelecek, eminim…
***
Turizmin nazar boncuğu Bodrum’da…
Bir tabak dönerin 370 liraya satılmasının yarattığı tsunami…
Önüne geleni sürükleyerek götürüyor…
***
Geçen hafta bugün, bu köşede…
“Bir tabak döner nasıl 370 TL olur?” diye sormuş…
Hayret etmeyin, demiştik…
Çok değil 365 gün önce aynı Bodrum’da…
Bir şişe ayranın “25 TL.” etiket taşıdığını…
Lahmacunun ise “75 TL.”den müşteri bulduğunu hatırlatmış…
Arkasından sormuştuk:
“Şaşırıp, solmaya gerek var mı?”
***
Ancak yangın büyüdü…
İşin içine…
Bir “şans-talih-kısmet” üçlemesi sonucu ve tabii ki…
Olmazsa olmaz Bodrumlular’ın teveccühü ile…
Cennet’e belediye başkanı seçilen…
Emekli yarbay ve turizmci Ahmet Aras da karıştı…
Belki karışmak istemedi ama…
Gazeteciler bastırınca…
Eski asker Başkan Aras…
“370 TL.’lik bir tabak döner”in yarattığı…
Fırtınanın önüne geçmeye çalıştı…
Ancak, kocaman bir çam, ilçenin ortasına devriliverdi:
“Biz turistin, bakın vatandaşımızın demiyorum; cebindeki parayı sonuna kadar almakla mesulüz… Adam cebine para koymuş gelmiş, niye harcamasın?”
Bodrum’un şehr-i emini Ahmet Aras…
Bu cevapla…
Türkiye’nin belediyecilik tarihine geçecek bir olayı…
Belki de “en anlamlı” şekilde özetlemiş oldu…
Hayırlı olsun…
***
Parası çoksa bile İngiliz turist “salak” mı?
Turistin cebindeki parayı…
Son kuruşuna kadar almayı “hak gören” bizim belediye başkanını…
Birleşik Krallığı’ın en eski, en çok satan gazetesi…
“The Daily Mail” manşetine taşıdı…
O gazete var ya, her gün 2 milyon 340 bin adet satıyor…
***
Rahmetli Zeki Müren’in şahane bir özlü sözü vardı…
Kendisiyle ilgili az-buçuk olumsuz bir haber bile görse…
Çok fazla sinirlenmez…
“Reklamın iyisi kötüsü olmaz!” der, arkasından kahkahayı patlatırdı…
Ancaaak…
“Turistin cebindeki son kuruşu almayı bile hak” gören…
Bodrum’un Reisi’nin söyledikleri…
Pek, öyle “reklamın iyisi” kısmına girmiyor…
Hem cüzdanı delip, çıkıyor!
Hem de…
Kalbini Bodrum’da bırakmaya karar vermeye hazırlanan…
Yabancı konuğumuzun aklını ve gönlünü delik deşik ediyor…
***
Nitekim…
Dünyaca ünlü “The Daily Mail”, haberi yaptı…
Ama “efendice” yaptı…
Bodrum'da bir müşterinin ödediği yemek faturasını…
Haberin içine çaktı…
Sadece hesap fişindeki 7 Euro’luk (54 TL.) Türk Kahvesi’ne…
Ve pide için ödenen 24 Euro’ya (185 TL.) dikkat çekti…
Bi’de…
Bodrum Belediyesi’nin damarına basar gibi…
Cennet’in bazı köşelerinde…
Denize girebilmek için…
İngiliz turistlerin ödediği 65 Euro’yu (500 TL.) mesele yaptı…
***
İngiliz gazete, “keyif alır gibi” habere…
Bodrum’un ekmek parasının turizm olduğunu söyleyen…
CHP’li belediye Başkanı Ahmet Aras’ın…
“Biz turistin cebindeki parayı sonuna kadar almakla mesulüz!” sözüyle giriş yaptı…
“Adam cebine para koymuş gelmiş, niye harcamasın?” ifadeleri ile haberi noktaladı…
***
Belediyeler esnafı denetleyebiliyor…
Mesela…
“Kaldırıma taşma…” diyor; dinletemezse ceza yazıyor…
Arkasından…
“Bakayım senin mutfağına…” diyor, hijyen kontrolü yapıyor…
Gerekirse ceza yazıyor…
Ama…
Etiketlere karışamıyor…
Karışamadığın konuyla ilgili…
“N’apalım bizim şehrin ekmeği turizmden!” diyerek…
370 liralık bir tabak döneri “kutsamaya” kalmak…
Neyin nesi?
***
Daha açık anlatalım…
Belediye bir restoranı denetleyebilir…
Hakkıdır, ödevidir…
Denetlemede fiyat tarifesini de görmek ister…
Elindeki tarifede yer alan döner fiyatı ile…
Kasa fişindeki döner fiyatını karşılaştırma hakkına sahiptir…
Fark görürse…
Şaaak diye “Kabahatlar Kanunu” çerçevesinde…
Kaymakamlık adına ceza yazar…
Hepsi budur…
***
Bitiriyoruz…
Bir belediye başkanının…
Kentine gelen yabancı turistin cebinden…
Parasını son kuruşuna kadar almak gibi…
Bir mesuliyeti (sorumluluğu) olamaz…
Bence o Başkan’ın mesuliyeti…
Gelen turistin…
Önce mutluluğu ile doğru orantılıdır…
Her yerde tuvalet bulabiliyor mu?
Kent içinde kazılmış bir çukura düşme ihtimali var mı?
Plajlarına kanalizasyon kaçağı oluyor mu?
Turistik mekanların hali “bal dök yala” misali mi?
Esnaf ve ticari işletmeler…
Bodrum’a gelen turistin kalbini fethedebiliyor mu?
Hepsinden önemlisi…
Bodrum’a gelen yabancı misafirimiz…
Ülkesine dönerken kalbini Bodrum’a bırakabiliyor mu?
Gerisi laf…
Nokta…
Sonsöz: “Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül; hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle ne üzül… / Hz. Mevlana…”
Sayfa başına git