MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Büyük zaferi en iyi kim anlatır?
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
30 Ağustos 2020 Pazar

Büyük zaferi en iyi kim anlatır?

Bir ulusu, işgal ve yokluktan kurtarıp…

Bağımsızlığına ulaştıran…

Kurtuluş öyküsünün adı “30 Ağustos”tur…

Zafer Bayramı’nın…

Bugün 98’inci yıldönümü…

Her ne kadar coşkusu gölgelense de…

Güzel memleketime kutlu olsun…

***

Ha’di, hazır bugün içimiz kıpır kıpır; Zaman Tüneli’ne girelim ve…

Neredeyse bir asır öncesine dönelim...

***

Türk Ordusu, büyük zaferin kazanıldığı…

1922 yılın ilk yarısını hazırlıklarla geçirdi…

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa…

Taarruz için kesin kararını Haziran’da verdi…

Öyle bir ortamda…

Gazi, düşmanın aklını karıştırmak için…

28 Temmuz’da…

Futbol maçı izlemek(!) bahanesiyle…

Ordu komutanları Akşehir’e çağrıldı; tek tek görüşlerini aldı…
13 Ağustos’tan itibaren tüm kolordu ve tümenler…

Cepheye sevk edildi…

Birlikler, gündüz gizlenip, gece yol alıyordu…

Harekatı gizlemek için…

21 Ağustos’ta Çankaya Köşkü'nde…

Bir çay daveti verileceği ajans ve gazetelere bildirildi…

Oysa…

O haber düşmanı yanıltmak içindi; üstelik işe de yaradı!

***

25 ağustos 1922…

Artık her şey hazırdı…

Bir ulusu zafere taşıyacak büyük taarruz…

26 Ağustos sabaha karşı 04.30'da…

Cehennemi andıran top ateşiyle başladı…

Büyük şair Nazım Hikmet

“Milli Kurtuluş Destanı” şiirinin bir bölümünde…

O dakikaları…

Bakın nasıl sihirli bir dokunuşla kelimelere dökmüş:

***

Kocatepe yanık ve ihtiyar bir bayırdır,
ne ağaç, ne kuş sesi,
ne toprak kokusu vardır. Gündüz güneşin,
gece yıldızların altında kayalardır.
Ve şimdi gece olduğu için ve dünya karanlıkta daha bizim,
daha yakın, daha küçük kaldığı için ve bu vakitlerde topraktan
ve yürekten evimize, aşkımıza ve kendimize dair sesler geldiği için
kayalıklarda şayak kalpaklı nöbetçi
okşayarak gülümseyen bıyığını seyrediyordu Kocatepe'den
dünyanın en yıldızlı karanlığını.
Düşman üç saatlik yerdedir ve Hıdırlık tepesi olmasa
Afyonkarahisar şehrinin ışıkları gözükecek.
Kuzeydoğuda Güzelim dağları ve dağlarda tek tek ateşler yanıyor.
Ovada Akarçay bir pırıltı halinde ve şayak kalpaklı nöbetçinin hayalinde
şimdi yalnız suların yaptığı bir yolculuk var:
Akarçay belki bir akar su, belki bir ırmak, belki küçücük bir nehirdir
Akarçay Dereboğazı'ında değirmenleri çevirip ve kılçıksız yılan balıklarıyla Yedişehitler kayasının gölgesine girip çıkar.
Ve kocaman çiçekten eflatun kırmızı beyaz ve sapları bir,
bir buçuk adam boyundaki haşhaşların arasından akar.
Ve Afyon önünde Altıgözler köprüsünün altından
gündoğuya dönerek ve Konya tren hattına rastlayıp
yolda Büyükçobanlar köyünü solda ve Kızılkilise'yi sağda bırakıp, gider.
Düşündü birdenbire kayalardaki adam kaynakları ve
yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri.
Kim bilir onlar ne kadar büyük, ne kadar uzundular
Bir çoğunun adını bilmiyordu, yalnız, Yunan'dan önce
ve Seferberlik'ten evvel Selimşahlar çiftliğinde ırgatlık ederken
Manisa'da geçerdi Gediz'in sularını başı dönerek.
Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu
Paşalar, “Üç”, dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı…

***

Gazi'nin…

Dumlupınar’da bizzat idare ettiği savaşta…

Düşman ordusu dört bir yandan sarıldı, ana kuvvetleri yok edildi…

Mustafa Kemal, o günü, ulusuna şöyle anlattı:

“Sırtların gerisindeki bütün vadiler, bütün dereler, korunan ve örtülü yerler, bırakılmış toplar, otomobiller, sonsuz araç ve gereç ile bu yıkıntılar arasında yığınlar oluşturan ölülerle, toplanıp karargahımıza yollanan esir kafileleri ile gerçekten bir mahşer yerini andırıyordu…”

***

Eşi olmayan zaferi…

1 Eylül 1922 sabahı ulusuna duyuran Başkomutan…

Kaçan düşmanın takibi için ordulara da tarihi emrini verdi:

“İlk hedefiniz Akdeniz'dir; ileri…”

Gerisini zaten…

Başta İzmirler, 83 milyon ezbere bilir…

Nokta…

Sonsöz: “Zafer, (Zafer benimdir) diyebilenindir… Başarı ise, (Başaracağım) diye başlayarak, sonunda (Başardım) diyebilenindir… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 "MUSTAFA KEMAL'i Düşünüyorum"
 30 Ağustos 2020 Pazar 19:41
Büyük zaferi en iyi elbette Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları ile onların önderliğindeki "kadın erkek/genç yaşlı/asker sivil" olarak bir bütün halinde mücadele eden bu ULUS anlatır. Ne var ki, ulusal onur yoksunu birtakım zavallılar, ne kadar anlatılsa da bu ZAFER'in kutsallığını anlayamazlar. 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN. Saygılarımızla...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz