MENÜ
İzmir 20°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Devlet kendisine yönelen bu tehdidin hesabını sorar
Tayfun MARO
YAZARLAR
11 Mart 2014 Salı

Devlet kendisine yönelen bu tehdidin hesabını sorar

17 Aralık sürecinde iki şey birbirine karıştırıldı: Karanlık akçeli ilişkiler suç teşkil eder fakat bu ilişkileri ortaya seren cemaat de suç işlemiştir. Öyle ki, her iki taraf da doğru söylüyor ve kimse masum değil.
Bu süreçte, Başbakan ve çevresinin yolsuzluk belgesi olabilecek konuşma kayıtlarının ortaya çıkmasının yanı sıra, bu dinlemeler yapılırken devletin güvenlik zafiyetine uğratılması gibi bir başka vahim sonuç daha ortaya çıkmıştır.
Taraflardan Cemaati savunanlar, Erdoğan’ın yolsuzluklarını ortaya çıkardıkları için onlara alkış tuttular. Erdoğan’ı savunanlar ise, dinlemeyi, devlete karşı işlenmiş suç olarak tanımladılar. Bu durumda, bütün taraflar bedel ödeyecek.
 
Burada dikkat çeken bir başka durum ise, Cemaate atfedilen istihbarat faaliyetlerinin gerçekte o cemaatin imkân ve yeteneklerini aşıyor olmasıdır.
Bu durumda, cemaatin üstünde bir aklın, bir iradenin varlığı akla geliyor.
Yoksa kendisini de yok edecek böylesine tehlikeli bir oyuna Cemaat kendi iradesi ile girmiş olamaz.
Cemaat çevrelerinin bu olan biteni bir ahlak ve vicdan hesaplaşması olarak göstermesi ise pek inandırıcı değil. İnsanın sorası geliyor; Şimdi mi?
Ahlaklı ve vicdanlı olmak, siyasal çıkarların ve beklentilerin takvimine bağlı değildir.
 
Sonuç itibarıyla, bütün toplumu umutsuzluğa düşüren din grupları arası iktidar mücadelesi Cumhuriyet tarihine bir ibret belgesi olarak geçecektir.
Bu belgede; “Başbakan ile Cemaat arasında patlayan paylaşım kavgasının, Cemaatin Erdoğan’ı, Devletin de Cemaati yok etmesiyle sonlandığı” yazacaktır.
 
Hangi nedene ve amaca dayandırılırsa dayandırılsın, devletin organları zafiyete uğratıldığı için devletin güvenliği açısında bir tehdit ortaya çıkmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti bunu yapanlardan hesap sormak zorundadır; aksi halde, kimsenin ciddiye almadığı bir çadır devletine döner.
AB kapısındaki Türkiye’nin ancak muz cumhuriyetlerinde, çadır devletlerinde olağan karşılanan türden yolsuzluklarla çalkalanması, Batı tarafından, “AB sürecinde kabul edilemez” olarak değerlendirilmiştir.
 
Türkiye Cumhuriyeti devletinin yargıya taşımak zorunda olduğu iki dava vardır; Her iki taraftan da hesap sorulmadıkça, ülke rahat bir nefes alamaz.
 
*Berkin 16 kg kalan bedeniyle alıp başını bu dünyadan giderken hepimizi altından kalkamayacağımız bir vicdan sorunu ile karşı karşıya bıraktı. Ama hepimizi… Kimse temiz değil. Sorumluları ve katili bulup cezalandırmak bu meselenin sadece küsuratıdır.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz