MENÜ
İzmir 19°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Her şey inanmakla başlar…
Oya DEMİR
YAZARLAR
21 Haziran 2012 Perşembe

Her şey inanmakla başlar…

 “Yüz çizgilerimde insanlık biriktirdim
Akıttım kötülükleri, toz bulutu saçlarım
Öğrendim, gözyaşımdan artık haz almayı
Öğrendim, kendi ışığımı kendim yakmayı”
                                                                       Ünal Ersözlü
…mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
hürriyet sözcüğünün resmini ama yalansızının
                                                                       Nazım Hikmet (Saman Sarısı)
LİYAKAT (Lider Yaratıcı Katılımcılar Derneği) tarafından Gazi Kadınlar Sokağı Bomonti Brasserie’nin hoş ortamında, başımızın üzerinde uzanan yemyeşil ağaçların altında, Kayra şarabı eşliğinde, sevgili Ünal Ersözlü’nün duygulu anlatımları ile bir biri ardına dökülen mısraları dinlerken evet diyordum… Evet! Abidin değilim… Nazım’ın Vera’ya duyduğu aşk gibi bir aşk da yaşamadım… Ama evet, burada mutluluğun resmini çizebilirim.  

LİYAKAT Derneğinin kuruluşunu biliyordum. Zaman zaman gerçekleştirdikleri etkinlikleri izliyordum. Birkaç arkadaşımın üye olduğu LİYAKAT Derneği ile ismine bayılmış olmama rağmen tanışma ve bir etkinliğine katılma şansım olmamıştı. Kültür ve Sanat Sohbetleri daveti geldiğinde şiir mi, şarap mı, peynir mi, yoksa sevgili Ünal Ersözlü’nün gülümseyen ve bana hep çok duygulu gelen yüzü mü daha çok etken oldu bilmiyorum. ama bu etkinlikte olmayı çok arzu ettim. Ne iyi yapmışım… Yoğunluk içinde unuttuğum bir şeyleri hatırladım. 

Sevgili LİYAKAT üyelerinin izni ile çok kullandığım ve onların web sitesinde gördüğüm cümleyi yazımın başlığı yaptım. Her şey inanmakla başlar… İnanmış ve bir dernek kurmuşlar, üretmek, topluma yararlı olmak istiyorlar… Etkinlikler düzenliyorlar, yoğun iş ya da özel hayatlarından gönüllü zamanlar ayırıyorlar ve en önemlisi çok güzel bir iletişim stratejisi uyguluyorlar. Tüzüklerini okudum, web sitelerini inceledim, gerçekleştirdikleri etkinlikler ile ilgili yorumlarda bulunmayacağım…

Beni ilgilendiren yaşadığım anların doyumsuz güzelliği, duyguları… Beni ilgilendiren uyguladıkları iletişim stratejisi… Beni ilgilendiren inanmış olmaları…

Hepsinden önemlisi “Kültür ve Sanat Sohbetleri”… Bir toplumun çıkış noktası eğitimdir. Bunu defalarca her yerde söyledim. Söylemeye de devam edeceğim. Evet, bir toplumun çıkışı eğitimdir. Her şeyden önemlisi de “kültürel eğitim”dir.

LİYAKAT bunu bir kez daha hatırlattı. Umut ediyorum bu iletişim stratejileri ile sohbetleri “sınır”lardan kurtarıp “herkese” yaşatmayı başarırlar…

İnanıyorum… Her şey inanmakla başlar… LİYAKAT inanıyor… Kim bilir, topluma ne değerler katacaklar…

İNANAN BİR KURUM “DİMES” 


Evdeki Lezzet Limonata, Annem!

Limonatayı çok severim… Öyle çok tatlı olmayacak… Limon, nane ve soğuk tadını alacaksın… Küçükken evde yapılırdı… Limonatanın; limonu sıkıp üzerine su eklemenin dışında bir şey olduğunu yıllar sonra anladım. Zaman içinde toz limonlar çıktı, içecek çeşitleri arttı. Her şeye rağmen yaz sıcakları başladığında, hafif bir kırgınlık hissettiğimde ev yapımı limonata ararım.

Yaz geldi, artık keyifle limonata içeriz diye düşünürken DİMES’in Limonata reklamı dikkatimi çekti. Seyrederken çok keyif aldım. Ne kadar doğal, ne kadar anlatmak istediğini anlatmış… Özellikle o “annem”. Gidip, aldım ve tattım... Evet! DİMES! Evdeki Lezzet Limonata. Ne kadar zaman geçerse geçsin, ne kadar ürün çıkarsa çıksın vaz geçemeyeceğimiz lezzetlerden birisi “ev limonatası”. DİMES yapmış.

Pazarlama stratejilerinde en bilinen gerçek; ne yaparsanız yapın, ürün; eğer yaptığınız reklamı, söylemlerinizi desteklemiyor ve doğrulamıyorsa her şeyi çöpe atabilirsiniz. Yaptığınız yatırımı, medya planlamalarını, pazarlama stratejilerini, uzun toplantıları, beyin fırtınalarını, çok uğraştığınız kurumsal kimliği, cancanlı kutuları, her şeyi ama her şeyi çöpe atabilirsiniz.,.

Bir ürünün marka olabilmesinin en temel noktası; bütün söylemlerinin “gerçek” olması ile başlar. Her adımın bir bütün olması ve kurumun aşağıdan yukarıya her kademesinin bunu desteklemesi ile devam eder. DİMES limonata reklamını seyrettiğimde bunu merak ettim ve ürünü tattım. Evet! DİMES yıllardır yaptığı gibi yine yapmıştı…

DİMES ürünleri ile yıllar önce tanıştım, kurum ile ise 2005 yıllarında. Kurucusu Mustafa Vasfi Diren’in ülkemiz ekonomisi için “tarım”ın ne kadar önemli olduğunu vurgulamasını ve buna yürekten inanmasını oğullarından dinlediğimde hayran kaldım. İzmir Kemalpaşa’daki tesislerini gezdim, İstanbul merkezlerini ziyaret ettim. Çeşitli organizasyonlarda yöneticileri ile bir arada olma fırsatı yakaladım. Zaman içinde gerçekleştirdikleri çalışmaları uzaktan izledim ve her defasında bir kez daha emin oldum: Bir ürünün marka olabilmesi ancak ve ancak bütün adımlarının gerçekleşmesi ile mümkün olabilir.

Benim DİMES markasında gördüğüm ise bütün bunları gerçekleştirmekten çok daha büyük ve anlamlı bir şey “inanmak”... Evet! Öyle bir inanç ki; 1958 yılında DİMES’in kurulması ile başlamış ve her geçen gün büyüyerek devam etmiş… Bir kişi inanmış, diğerleri devam etmiş... Ediyor…

Evet, her şey inanmakla başlar!

Merak edenler için… Yaklaşık 40 kişilik bir ekibin çalıştığı reklam filminin künyesi…
Reklamveren : Dimes
Reklam Ajansı : Happy People Project – Ata Film Stüdyoları
Prodüksiyon Şirketi : Dinamo
Yönetmen : Charles Richards
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz