MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İngilizleri AB'den ben çıkarttım!
Cumhur BULUT
YAZARLAR
12 Ağustos 2016 Cuma

İngilizleri AB'den ben çıkarttım!

Evvelemirde; “Biz Egede Sonsöz’deniz, Egede Sonsöz de bizdendir!  İdari heyetinden, editör ekibine ve dahi tüm köşe yazarı ve muhabirlerine kadar yaptıkları her işin altına imzamı atarım! Uğranılan haksızlığı da kendim uğramış saydım… Böyle biline!

Geçen yıl bu zamanlardı, yani 7 Haziran Seçimlerinden hemen sonra…  Aldığım bir “Davet-i Şahane” ile Kuzey Atlantik’te gözden uzakta bulunan Turan Ülkesi Turks ve Caicos Adaları’na gitmiştim hatırlarsanız…

Yıllardır ihmal edildiği için de davetlerine icabet etmeyi bir bakıma milli bir görev ve ibadet saydım. Çok da iyi oldu. Bu ziyaret hanıma da bana da çok iyi geldi. Hem dinlendik, hem oradaki uzak akrabalarımızı ziyaret ettik.

Aramızdaki mesafeler dolayısıyla Türk Devlet Felsefesi’nden hayli uzak kalan Turan Ülkemiz Turks ve Caicos Adalaları Devletinde yaşanan idari aksaklıklar daha ilk günden dikkatimi çekti. Hemen işe koyuldum. Evvela Gençleri yetiştirmek, devletin ve milletin geleceğine sahip çıkmak ve iki cihanda bahtiyar olmaları için Ocak kurdum. Sonra Bacıyan-ı Caisos’u terakki ettirip, Ahi Teşkilatı ile birlikte üçünü birbirine bağladım.

Gündüz oturmadım gece uyumadım. Ahaliyle birlikte ölesiye çalıştım. Hanım da Çeşitli günler tertip ederek, “Acele Bacı, Kısır Günleri ve Cuma Okumaları” geleneklerini sosyal ve kültürel sahaya yerleştirmek için çok mücadele verdi. Bizim buralarda unutulsa da fıstıklı ve gülsuyu katkılı mevlit şerbetini orada yaygınlaştırdı.

Halkta büyük bir heyecan oluştu. Birçok vakıf kurduk ve imar çalışmalarını başlattık. Hanlar hamamlar, camiler, külliyeler ve çeşmeler derken,Turks ve Caicos Yörükleriyle bir araya gelip “Dünyaya Yörüme” projemiz ile ilgili hayli önemli kurultaylar ve kengeşler gerçekleştirdik…Geldiğimizi duyan cümle gavim gardaşımız da ikramlarda bulunuyor, evde kalmış kızları, nasipleri kapanmışve işsiz kalmış gençleri için hayır dua istiyorlardı…

Bütün bunların yanında tabii ki, Meluncanlarla, Kayıp Kıta Mu Nesilleriyle, Astekler ve Kızılderili Soydaşlarımızla “Kuzey Atlantik Türk Birliği Davamız”ın daha sağlam temeller üzerine oturması için birçok gizli toplantılar tertip ettik. Fakat bu konulara girmeyeceğim. Zira kendimi övmeyi pek sevmiyorum, ben dünyadan göçtükten sonra arşivler açılır, yeni nesiller de kahramanlıklarımı oradan okur düşüncesindeyim.  Her yaptığımızı anlatırsak ne kıymeti var değil mi?

Neyse daha birçok faaliyetlerden sonra hanımla birlikte vatanımıza dönmeye karar verdik. E yol uzun, hava değişimi bizi çarpar düşüncesiyle de önce Londra’ya uğrayalım, sonra vatanımıza avdet ederiz dedik. (Bak bu çağda sağlık çok önemli paşam, dikkat edeceksin…)

Serhat Turan Ülkesi Turks ve Caicos’lu kardeşlerimizin tezahüratları ve gözyaşları arasında deniz yoluyla önce Meksika’ya, Meksika’dan da kalkan ilk tayyare ile Londra’ya geldik…  Hedefim esas itibariyle James Bond denilen balon kahramanla eskiden kalma bir hesabı görmek ve bununla beraber Bond’un şahsında İngiliz gevuruyla hesaplaşarak veCihad-ı Kebir’in intikamını almaktı…

Öyle de oldu! Bizimhanım Londra konsolosumuzun eşiyle Londra’da alışveriş yaparken bende cavırınAB ile ilgili son durumlarını yerinde tetkıyk ve teşhis etmek istedim.  Zira AVRO çıktı çıkalı bu İngiliz gâvuru durumdan pek de memnun değildi…

Masum bir turist edasına bürünüp gezerken gördüğüm ilk esnaf olan Carpenter’in yanına vardım. (şimdi siz merak ettiniz tabii ki nedir bu diye…Karpıntır, Marangoz efendim, marangoz…) Gizliden onu konuşturup umumi efkârın temayüllerini kavramak ve edindiğim bilgiyide tez elden Türkiye’de neşredilen 2023 Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Ragıp Vural Ağa’ya ulaştırdım… (Ragıp Vural gizemini de size başka gerçek hikâye yazımda anlatırım, biz de böyle bir delikanlıyız işte…)

Başladım Karpıntır ile sohbet etmeye… Anağan yaşı, babağan yaşı; al takke ver külah derken epey arkideş olduk karpıntırnan… Çay bile söyledi haspam. E baktı karşısında tam bir beyefendi, dinine diyanetine bağlı, şık, görgülü ve entelektüel bir adam, çözüldü tabii…Başladı Kamuran hakkında, AB hakkında bir de Kayınvalidesi Matildahakkında atıp tutmaya… Ha, Kamuran’ı soruyorsunuz; UK’nin Başbakanı David Cameron var ya, işte o! Biz Ona gendi aramızda kısaca Kamuran diyoruz…

Çok yangın David, çok yangın,  o anlatıyor ben dinliyorum, o anlatıyor ben diliyorum, dinliyorum ama gel de bana sor, içim de yanıyor tabii… Adam bıkmış, mahvolmuş! Kayın-anası Matilda’dan kurtulmak için her şeyi yaparım diyor!...Bize yardım et diyor. Sizin oralardan şöyle helal süt emmiş, işinde gücünde ve de sanatkâr(!) olan uygun birini bulalım da evlendirelim diye tutturuyor. Atam Alper Tunga’dan bu yana genetik kodlarımda sakladığım Türk Zekâsı işte tam da o sırada lemaat etti.   Onu hallederizDavitçiğim dedim, hele sen şu AB işinden bahset, nedir sizin bu işe bakışınız, anlat hele bi dedim. Matilda işini çözeceğimsen hiç merak etme dedim. Rahatlayıverdi tabii bizim Karpıntır usta, şöyle derin bir nefes aldı. Ahali olarak bıkmışlar bu AB politikalarından, istavroz çıkarıp azizlere dua ediyorlar valla… Yok Yunanistan batıyor, ona para, yok İtalya zor durumda buna para, Lüksemburg şöyle, Portugal böyle; Suriye’den, Afgan’dan ve Afrika’dan mülteciler; “Ben Yiyemedim Sen Ye!” isyan ediyor bütün halkımız, bütün kazandığımızı bunlara kaptırıyoruz diye veriyor gamatayı…

Derken nefesi kesildi garibimin, başladı bu sefer hüngür hüngür ağlayıp yalvarmaya, “Seni bize Allah gönderdi. Aman ağbibu işten den’olurkurtar bizi!Ocağına düştük, gel yurda dönmeden şu İngiliz Milletine de bir himmet eyle, yardım et…”

E, ne yapayım şimdi? Siz olsaydınız ne yapardınız?  Binlerce yıllık Türk Fıtratı ve kemalâtı orada da tezahür etti tabii yine, derhal mazlum İngiliz milleti için bir çare düşünmeye başladım. Tabii ki derdim mazlumlukları felan değil, ben bilmez miyim bu insan suretli yamyamların ne gaddar olduklarını!

Dur sen dedim Cumhur, ahanda Bond Efendiyle de böylece hesaplaşmanın imkânı da ayağına geldi. Yok, öle kalemden tabancaymış, yok uçan arabaymış; manken gibi kızlarmış haaa, şimdi işin bitti!

Elime fırsat geçti ya, yapıştırdım çözümü; “Davitçiğim, gel bakalım şöyle otur yamacıma hele… Ben sizi bu işten kurtaracak çareyi biliyorum… Bak biz dostuz, bizde yanlış olmaz hani, zaten sizin yolunuz yanlış aga! Sizin ne işiniz var Markelgillerle, bu Cermenler sizin kadim düşmanınız değil mi?Bunların tezgâhına düşülür mü? Bunlar bitirir sizi be oğlum! Zaten ben biliyorum, bu Fransızların da yüzde yetmiş beşi Cermen abicim, Cermen!… Alsana Alman yayılma politikası… Kopun ağbiciğim oradan, bir an evvel kopun çıkın! Bırakıp gidin, bakın işinize gücünüze…  Size ne mültecilerden, yunandan, portekizden; avrodan ve dolardan? Çatır çatır yiyin sterlinlerinizi, ah be abicim!…Bir referandum çatlatın hadi eyvallah… Yürüyün gidin, bakın işinize gücünüzeBensana seçim kazandıran taktikleri veririm, o kolay… SMS atarsınız, Esnaf Gezisi yaparsınız, Sevgililer gününde gül dağıtırsınız, Kadınlar Günü’nde çiçek miçek hikâyesi derken bir de Kilise önünde lokma döktürdünüz mü,hooop kazanırsınız referandumu…” dedim!

Kampanyanın ismini de oracıkta verdim “Bırakgit!”… Onlar “Brexit” diye telaffuz ettiler ya olsun, zararı yok, patladı gitti zaten…

Tam o sırada Hanım seslendi; “çabuk buraya gel,gidiyoruz, sıkıldım!”… “Bâşım üstüne Sultanım” diyerek, işi de tadında bırakarak ayrıldım oradan.(Davit’i işkillendirmemek için kılibik taklidi yaptığımı karilerim zaten bilir. İzahata gerek duymuyorum, yoksa ohooo!)

Neyse ilk uçakla ayrıldık tabii oradan… Tam bir yıl oldu. İşi de uzaktan kesiyor,  çaktırmadan takip ediyorum hani, bu İngiltere işi önemli!Tıkandılar mı arıyorlar zaten, ben de müdahale ediyorum tabii… Ama ne yalan söyleyeyim iyi çalıştılar Davitgiller, dediklerimi harfiyen uyguladılar, seçimi de gazandılar, Kamuran bile şokta… Netice itibariyle Birleşik Krallık denilen şer ülkesini kendi kıtasında yalnızlaştırdık… Halkının içine ikilik soktuk… Bond denilen şarşalok mümtezele de iyi bir ders verdik hani… Bu kadar mı sanıyorsunuz? Kayınvalide Matilda’nın bile derdine çare bulduk. Çorum Amelesinden büyük sanatkâr(!) ve cihangir bir şahbazımızla mutlu mesut yaşıyor şimdi…

E bu da bizim hem insanlığa hem de Büyük Türk Milletine hediyemiz olsun, daha n’yapacağız yahu?...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz