MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İran kadar demokratik olmak istemiyoruz!
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
14 Kasım 2016 Pazartesi

İran kadar demokratik olmak istemiyoruz!

Amerika’da, uzun yıllardan beri tanışık olduğum İran’lı bir ailenin evine yemeğe gitmiştik. Koyu bir molla olan ve senelerdir her hafta sonu İranlı bir gruba Kuran dersleri veren bayan arkadaşım İran’la ilgili bir olay anlatmaya başladı.

’Adı geçen olaya göre annesi Amerika’lı, babası ise İranlı olan ve Amerika’da doğan genç delikanlı birden babasının memleketine ilgi duyar. Bir süre Tahran’da kaldıktan sonra babasının ülkesini çok sever ve ayrılmak istemez. Üniversiteye Tahran’da gitmeye karar verir. Genç delikanlı tam Farsçayı da öğrenmiş ve İran’a iyice alışmışken, üniversitenin üçüncü yılında okuldan atılır. Atılma gerekçesi inanılmaz derecede gülünç ve aptalcadır. İran gizli servis elemanları bu genci Amerikan hükümeti ve CIA’ye ajanlık yapmakla ve İran İslam Cumhuriyeti’ni devirmeye çalışmakla suçlamaktadırlar. Ellerinde tek bir delil olmamasına raağmen! Tek geçerli sebepleri ise bu gencin annesinin Amerika’lı olması ile Amerika’da doğup büyümüş olmasıdır! İran’lı istihbarat elemanlarına göre CIA’ye ajanlık etmek için bu sebep başlı başına yeterlidir. Başka bir delile ihtiyaçları yoktur. Bu tür bir argüman karşısında kendisini nasıl savunacağını bilemeyen genç delikanlı, suçlamalar karşısında direnmek istese de hapis ve işkence tehtidiyle karşılaştığından yapacak bir şeyi kalmaz. En sonunda tası tarağı toplayıp, hüzünle hem İranlı kız arkadaşına hem de çok sevdiği memleketine elvada demek zorunda kalarak İran’ı bir daha dönmemek üzere terk eder. Artık İran’a dönüşü yoktur zira İran polisi İran pasaportuna da el koymuştur.’’

Bana bu hikayeyi anlatan İranlı molla bayan arkadaşım bu duruma isyan ediyor, böyle bir saçmalığın olabileceğini kabullenmek istemiyordu. Oysa daha önceki sohbetlerimizde İran rejimine dair yaptığım eleştirilerime dahi katlanamayıp bana surat asmıştı... Şimdi ise ‘‘Bir yabancı bile olsa İran’ı sevemez mi, İran’ı sevdiği için orada kalmak iseteyemez mi, İran’ı sevmek ve İran’da kalmak için illa başka önemli bir sebep mi lazım ya da bu sevginin altında başka bir şey var kuşkusuna mı kapılmak lazım, neden her farklılık ya da farklı olan kültür ve düşünce sahipleri İran rejimine karşı bir tehdit olarak algılanıyor’ diye soruyordu...

Doğrusu arkadaşıma ne söyleyeceğimi bilemedim. İçimden ‘’Takdiri ilah bu olsa gerek diye düşündüm. Bir zamanlar; İran’daki rejimin nasıl demokratik olmadığını ve asla olamayacağını, dine dayalı bir yönetim anlayışında, mollaların kendi gibi düşünmeyen her rengi ve düşünceyi yok edeceğini, rejim ve rejimin yöneticileri aleyhinde hiç bir farklı sese asla tahammül edemeyeceğini, üstelik bir gün sıranın kendi gibi rejimi destekleyenlere dahi geleceğini çünkü otokratik rejimlerde asla bir dengenin ve tutarlılığın söz konusu olmadığını, sadece güne ve şartlara göre değişen keyfi bir yönetimin geçerli olduğunu, İslam dininin ise bu keyfi yönetimin zulüm aracı olarak kullanlıdığını dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım. O zaman şiddetle bana karşı çıkan arkadaşım şimdi ise üniversite çağındaki kızı için benim yaptığım eleştiriye benzer sebeplerden ötürü kaygılanıyor. Zira biliyor ki kızını alıp İran’a dönse ve üniversiteye orada gönderse; İran istihbarat elemanları, muhtemelen O’na da CIA için casusluk yapan bir ajan gözüyle bakacaklar. Yıllarca izleyecek, telefon konuşmalarını dinleyecek, emaillerini ve diğer yazışmalarını okuyacak, kısacası O’na asla huzur vermeyecekler...’’

Keşke bunun tersi söz konusu olsaydı! Ancak dini esaslara göre yönetilen ülkelerde anlattığım olaydaki gibi bu tür örnekler sıradandır. Bu nedene kişi hak ve özgürlüklerini güvence altına alabilecek en iyi rejim laik rejimdir!

Ben yıllar önce ne kadar dil döktüysem de arkadaşımı bu konuda ikna edememiştim. Galiba insanın başına gelmeyince anlamıyormuş! Dini esaslara göre yönetilen ve laikliğin yerle bir edildiği hiç bir ülkede demokrasi ve evrensel insan haklarından söz edilemez. Dilerim er geç, herkes bu gerçeği anlar ve kabul eder...
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz