Türkiye son yılların en gerilimli seçimini geride bırakmaya çalışırken yaşanan ibretlik tablolar tarihe not düşünülüyor. Enerji Bakanı’nın herkesin aklına şaibe düşüren elektrik kesintilerini ‘trafoya kedi düştü’ diye açıklaması mesela. Taner Yıldız ülkenin ‘unutulmaz bakanları’ arasında yerini almayı dün itibariyle başardı. Muhtemeldir ki her seçimde kendisine atıfta bulunulacak, kulakları çınlatılacaktır.
Ankara’da Mansur Yavaş’ın ‘solu-sağı’ birleştiren çabası her türlü takrire şayan… YSK önünde nöbet tutan, oylarına sahip çıkma refleksi gösteren vatandaşlara ‘TOMA’ müdahalesi ise asla kabul edilemez. Şiddetle kınanmalıdır. O nedenle 'milli iradeye' sahip çıkan en küçük bir taşkınlık bile yapmadan YSK önünde bekleyen halkı tazyikli suyla taciz eden Ankara polisini şiddetle, esefle kınıyorum. Bir oyun bile peşine düşen ve ülkenin sağcısını/solcusunu arkasına takan Mansur Yavaş’ı ise kutluyorum. Ve diyorum ki, Mansur Yavaş bu süreçte başkanlığı kaybederse eğer Cumhurbaşkanı adayı olmalıdır.
Kılıçdaroğlu’na Bozkurt selamı verdiren, MHP’lilere YSK önünde TOMA’ların önünde nöbet tutturan, sakin, kucaklayıcı üslubuyla herkesin takdirini kazanan Yavaş, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu modeldir. İzmir’e dönersek…
Selçuk ve Bayındır’a kilitlenen itirazlardan sonuç çıkacağı kanaatinde değilim... ‘Topuklu Efe’ namıyla matuf Aydın’ın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu bile sınır ötesi bir müdahaleye zorlayan Selçuk’ta defalarca yeniden sayılan oylarda AK Parti adayı Zeynel Bakıcı 15 oyla önde görünüyor. Öyle ki Bakıcı, 2009'da 300 oyla kaybettiği seçimin rövanşını Vefa Ülgür'den almış görünüyor. CHP'nin 'mahkumlara, askerle oy kullandırdılar' iddiasının da akıllarda soru işareti bırakmayacak şekilde yanıt bulması gerekiyor.
Ama daha dikkat çekici olan bir şey var.
Bu ilçede belediye meclis üyeliği oylamasında rakibi AKP’ye 4 puan fark yapan CHP, belediye başkanlığı yarışında neden geriye düşüyor ya da başa baş noktaya geliyor?
Yani Belediye Meclisi oylamasında yüzde 38,3 alan CHP yüzde 34,6 alan en yakın takipçisi AK Parti’ye 4 puan fark atarken nasıl oluyorsa başkanlık oylamasında yüzde 36 ile rakibiyle eşitleniyor. Pek çok ilçede başkanların meclis üyelerinden fazla oy aldığı bilinirken Selçuk’ta bu olmamışsa bunu ancak adayın performansı, yıllara dayanan yıpranmışlığı, CHP'nin kendi içindeki sorunları, aday adaylarının, örgütün tavrıyla açıklamak mümkündür.
Peki, Selçuk’taki trafolara da kedi girmiş midir derseniz… Bunu bilme şansımız yok. Kedi bu! Ne yapacağı belli olmaz ki!
Bayındır’da ise adeta 2009’un provası var. O tarihte CHP’nin 11 oyla seçim kaybettiği, birkaç itirazın ardından sonuca razı olduğu, AK Parti’nin zafer kazandığı tek ilçede bu kez burun farkıyla sonuca giden parti CHP…
AK Parti’nin itirazından sonra CHP’nin oylarının biraz arttığı düşünülürse bunu da adayın performansıyla açıklamak gerektiği kanısındayım. Menderes’te 400 oyla geride kalan Torbalı’da yine burun farkı diyebileceğimiz farklarla seçimi kaybeden CHP, bu ilçelerde ‘İçindeki İrlandalıların’ kurbanı oldu.
Öncesinde ülkenin her açıdan gerildiği 30 Mart yarışının ardından biraz olsun normale dönmeyi beklerken giderek yer yer daha da geriliyoruz. Dilerim itirazlar ‘hukuk, adalet’ çerçevesinde yerini bulur. Sadece CHP’nin değil herkesin itirazından söz ediyorum.
Bir oyun peşine düşen her adayı, bireyi yürekten kutluyorum.
*
Biz söz verdiğimiz üzere İzmir’in sonuçlarını okumaya devam edelim. Önemli ölçüde resmileşen sonuçlarını… Şairin dediği üzere: 'Galiptir bu yolda mağlup' dizesinden hareketle Binali Yıldırım’ın ve de AK Parti’nin performansını değerlendirelim. Kimi ilçelerde aday kimilerinde meclis listelerinde vahim hatalar yapsalar da genel olarak kentin dokusuna uygun aday profilleriyle göz doldurdu iktidar partisi.
İyi analiz edildiğinde görülecektir ki AK Parti listelerindeki CHP kökenlilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmektedir. Aday belirleme takvimine günler kala partisinden istifa eden Balçova Adayı Hasan Özcan’ı kast etmiyorum sadece… Karaburun adayından Konak adayına Selçuk adayından Menderes adayına hatta Buca adayına kadar pek çok ismin sosyal demokrat yelpazede karşılığı vardır.
Kalanları da merkez sağla özdeşleştirdiğimizde Necip Kalkan, İlhan Kaya, Mustafa Cenger, Hamit Nişancı gibi… AK Parti’nin İzmir’i ürkütmeyen, korkutmayan, iş yapma becerisine sahip, tabanı olan, alanda sevilen simalarla yola çıkarak müthiş bir sinerji yarattığını söyleyebiliriz. Büyükşehir adayı Binali Yıldırım’ın da 12 yıllık icraat süreci boyunca netameli meselelerden uzak duran hizmet/proje ekseninde algılanan bir isim olduğu göz önüne alınırsa yaratılan ekibin sinerjisi daha net okunabilir.
Baştan söyleyeyim…
AK Parti’den İzmir’de böylesine bir performans beklemiyordum. Yüzde 36 Binali Yıldırım açısından kat’i bir zaferdir. Her ne kadar ‘Yüzde 40 hedefliyorduk, başaramadık’ dese de 6 ilçede zafer kazanan AK Parti’nin kaptanı Binali Yıldırım, en az 8 ilçede burun buruna bir mücadele sergileyen takımını iyi yönetti.
Efendim devletin gücü, paranın gücü vs…
Bu eleştirilere katılmakla birlikte CHP’nin İzmir’deki hezimetini sadece bu çerçeveden alırsak yanlış yaparız. Sezar’ın hakkı Sezar’a verilecekse Yıldırım ve kadrosu bir tebriki ziyadesiyle hak etmişlerdir. Necip Kalkan’ın İzmir’in en büyük ilçesi Karabağlar’da yüzde 39 oyla seçimi burun farkıyla kaybetmesi… Mutlak oylar üzerinden 2008’e göre 30 bin oy artışı sağlaması… Yine Bayraklı’da İsmail Sarı’nın yüzde 38’e yaklaşan performansı… Cemil Şeboy’un bunca olumsuzluğa rağmen yüzde 37’leri aşması…
İlknur Denizli’nin Konak gibi CHP’nin kalesi diye tanımlanan, Ahmet Sarışın’ın bile AK Parti rozetiyle yüzde 25’i aşamadığı bir seçim bölgesinde yüzde 32 oy alması…
Bornova’da yüzde 35’e yaklaşan İlhan Kaya, Ödemiş’te ‘bana göre icraatlar açısından CHP’nin en başarılı belediye başkanlarından biri olan’ Bekir Keskin’e havlu attıran Mahmut Badem, Başbakan’ın ‘İzmir’deki Erzurum’ dediği Kemalpaşa’da bayrağı yeniden devralan Arif Uğurlu…
Bunları neden mi sayıyorum?
Efendim İzmir CHP’nin kalesi diyenler bu rakamları iyi okumalı. Yüzdelik dilimleri anlamadık hala okuma sıkıntısı çekiyoruz diyenlere bir rakam daha verelim. Büyükşehir Adayı Binali Yıldırım yüzde 36 oyun karşılığında tam 950 bin oy almış İzmir’den…
Yanlış okumadınız 950 bin 842 oy…
İzmir’e 2,5 yıl önce gelen adaylık sürecinde ‘bacanak operasyonu’ yiyip ‘devlet ihalelerinden havuz kurmakla suçlanan’ Yıldırım’ın İzmir’den aldığı oy bu...
Daha da ötesi 2011’e göre ülke genelinde yüzde 49’dan 43’e düşen AK Parti 4 milyona yakın oy kaybı yaşarken İzmir’de oyunu arttıran bir AK Parti var. 920 binden 950 bine çıkaran…
—Gezi Parkı diyeceksiniz. En yüksek tepkinin yaşandığı kent İzmir diyeceksiniz.
—Açılım süreci diyeceksiniz. Akil adamlara en fazla tepkinin gösterildiği kent İzmir diyeceksiniz.
—Yeni Türkiye diyeceksiniz. Kızlı erkekli tartışmadan TC krizine, Andımızın kaldırılmasından Atatürk siluetinin devlet nişanından silinmesine, milli bayramlar yönetmeliğinin değiştirilmesine, Ergenekon’a, Balyoz’a kadar en fazla tepkiyi gösteren kent İzmir diyeceksiniz.
—17 Aralık süreci diyeceksiniz. Ayakkabı kutusundan, bacanak soruşturmasına kadar en çok tepkiyi gösteren kent İzmir diyeceksiniz.
—Paralel devlet diyeceksiniz. Fethullah Gülen cemaatinin çıkış noktası, başkenti dediğiniz bir kentten söz edeceksiniz. Sokaklarda AK Parti adaylarına açık tepki gösteren ‘Biz haşhaşiyiz kardeşim. Gelmeyin buraya’ diyenlerin en yoğun olduğu kentten söz edeceksiniz.
-Twitter, Youtube’yi kapattık diyeceksiniz. Bu iki platformu en çok kullanan, en muhalif kentten söz edeceksiniz.
Ve de tüm bunların ışığında yüzde 36’yı 950 bin oyu açıklayacaksınız.
İzmir’in tüm trafolarına kedi girse bu sonucu açıklamaya yetmez bana göre. Başından beni iddia ediyorum şimdilerde hem AK Partililer hem MHP’liler hem de CHP’liler de aynı tezi savunmaya başladı.
Eğer AK Parti 16 Mart’ta Gündoğdu Meydanı’na devasa bir yığma yapmamış olsaydı, İzmir çukurunu korkutmamış olsaydı, Bayraklı’da, Karabağlar’da ve de Buca’da seçimi alması işten bile değildi. İzmir çukuru diye tanımladığımız ‘eski metropol’ sınırında kalan 11 ilçede AK Parti’nin rekor kalabalığı ‘endişeli seçmeni’ kilitlemiş ve CHP’nin ekmeğine yağ sürmüştür. Her nasılsa bu kitle kırsal seçmeni yoğun olan dış ilçelerde korkudan çok AK Parti adaylarına ve teşkilatına ekstra motivasyon kaynağı olmuştur. Dış ilçelerdeki MHP adaylarının gücü de dikkate alındığında ortaya ilginç bir İzmir tablosu çıkmıştır.
İyi de sonuç ne sonuç diyorsunuz muhtemelen…
Bu sonuç Binali Yıldırım’ın siyasette önünü, yolunu açar. Tüm olumsuz hava koşullarına rağmen uçağı düşürmeden piste indirmeyi başaran Yıldırım, 'İzmir'de bile kabul görmeyi başaran' AK Partililer listesinin başına oturmuştur.
Artık Cumhurbaşkanlığı koltuğuna adaylığına kesin gözüyle bakılan Erdoğan’ın yerini doldurmaya en yakın isimlerden biri Yıldırım’dır. Dahası Yıldırım bu koltuğa memleketi Manisa’yı MHP'ye kaptıran Arınç’tan da son süreçte ana muhalefet liderinden fazla muhalefet yapan Abdullah Gül’den de daha yakındır.
1 milyona yakın oy demişken…
Kılıçdaroğlu’nun ‘havuz medyası’ iddiası üzerine yaptığı ‘Milyonali’ söylemi geldi aklıma.
Rakamlara bakarak ironik biçimde Kılıçdaroğlu’nun neredeyse haklı çıktığını düşünebilirsiniz.
50 bin oy daha gelse Binali gerçekten de Milyon Ali oluyormuş İzmir’de…
Ne dersiniz, haksız mıyım?
Sayfa başına git