MENÜ
İzmir 16°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Mizah…
Teodora HACUDİ
YAZARLAR
15 Ocak 2015 Perşembe

Mizah…

90’ların başı,
çalıştığım firmanın bayi toplantısı var,
Van bayisinin oğlu trafik kazası geçirmiş
adamın acilen Van’a gitmesi lazım.
Ama malum o yıllarda uçak seferleri şimdiki gibi değil,
tam olarak hatırlayamıyorum ama ya İzmir Ankara
ya da Ankara Van uçuşunda yer yok.
Tüm ofis işi gücü bıraktık önümüze geleni arıyoruz,
adamın mutlaka uçması gerek…

Neyse, biz o kargaşa içinde koşuştururken
adam geldi benim masamın önüne oturdu.
Belli bir şey soracak ama bir türlü lafa giremiyor,
adamı fazla zorlamayayım dedim ben muhabbete başladım,
başlamaz olaydım…

İlk sorusu benim nereli olduğumdu,
“İzmirliyim” cevabı ise bir türlü yeterli olmadı,
ısrarla bizimkilerin nereden geldiklerini sorup duruyor,
Bizans’tan öncesini bilemediğimi söyleyince sustu,
daha doğrusu ben öyle sanmışım.
Bu sefer de ismime takmıştı,
Hristiyan olduğumu, o yüzden ismimin Teodora olduğunu söylediğimde ise,
uzunca bir süre Türkiye’de sadece Müslümanların yaşamadığını açıklamak zorunda kaldım.

İkna olmamış olsa bile en azından anlamış gibi yapıp
son hamlesine geçti.
-Teodora’nın Türkçesi nedir?
-Tanrı’nın hediyesi.
-Hayır, anlamını sormadım, Türkçe karşılığı nedir?
-İsimler tercüme edilmez, nasıl ki Ahmet her dilde Ahmet ise benim ismim de öyle.
Adam Vanlı olmasına rağmen bildiğiniz Arnavut damarı tuttu,
illa ki benim ismimim Türkçesi öğrenecek.
Dayanamadım, “Hüdaverdi” deyiverdim…

Ofisteki arkadaşlar tahmin edeceğiniz gibi koptu,
hatta biri resmen içtiği çayı püskürttü.
Bu kadar zannediyorsunuz değil mi,
lâkin konu burada da sonlanmadı,
“ama Hüdaverdi erkek ismi” diyerek finali yaptı,
“o zaman Hüdaverdiye olsun” dediğimde ise
yan ofisteki arkadaşlardan biri yere düşmüştü bile…

* * * * * * * *

2007 veya 2008,
geçmiş gün tam olarak hatırlamıyorum,
ofiste gergin bir gün geçirmiştik,
arkadaşlardan biri Kordon’a gidip birer tek atmayı teklif etti.
Gayrı ihtiyari;
“a olmaz, bugün Kandil, içki içemeyiz” dediğimde ise
arkadaşlar uzun bir süre bana “muhafazakâr gavur” diye takılmışlardı.

* * * * * * * *

Bizim cemaatte bir bayan vardı,
kadıncağız Hakkın rahmetine kavuştu,
cenazesine gittim, geride kalan eşi,
“eşim öldü, beni de unutursunuz artık” dediğinde içim parçalandı.
Yaşlılara, çocuklara karşı garip bir duyarlılığım var.
Amcamı her gün olmasa bile sıkça arıyorum,
arada sırada da buluşuyoruz,
85 – 90 yaşlarında,
neme lazım kaybolur maybolur diye de hep Sevinç’te randevulaşıyoruz.
Bir gün elinde gazete kağıdından bir paketle geldi,
“senin için yaptım” diyerek paketi bana uzattı.
Açıp baktım tütsülenmiş dil.
Asıl bombayı ise akabinde patlatarak,
amcam bana evlenme teklif etti,
Bayraklı’daki evi, Çeşme’deki yazlığı da üzerime yapacakmış.
Nazik teklifi için teşekkür edip, düşünmek için biraz zaman istedim.
Yanından ayrılır ayrılmaz da kızlarını arayıp durumu bildirdim,
ne ben ne de kızları uzun zaman kendimize gelemedik…

* * * * * * * *
  

Geçtiğimiz temmuz İnanç Turizmi çalışmalı kapsamında
Selçuk Belediyesi olarak Fatima Portekiz’e gittik.
Program kapsamında Pazar ayinine katılacağız,
resmi heyet olduğumuzdan protokolde ağırlanıyoruz.
Malum, ayine gidiyoruz, edepli giyinmek lazım,
uzun, yakası kapalı siyah bir elbise giydim.
On binlerce insan meydanda toplanmış,
bizi protokol kapısından aldılar,
yanıma bir rahibe yaklaştı ve kıyafetimin uygun olmadığını söyledi,
elbisem kolsuzmuş, örtünmeden giremezmişim.
Bende asfalyalar attı, ama Başkanı bırakıp gidemem,
yanımda şal da yok,
bana yardımcı olup olamayacaklarını sordum.
İnkaların motifleriyle bezenmiş bir battaniye verdiler,
bildiğiniz yün battaniye,
söylene söylene battaniyeye sarındım.
Çemkirmek fıtratımda var,
bizim Başkana dönüp;
“Ak Partinin yapamadığını Katolikler yapıp,
beni tesettüre soktu” dedim.
Başkan Ak Partili, dünya tatlısı biri,
güldü hem de çok güldü bu dediğime…

* * * * *

Mizah;
TDK’ya göre tanımı gülmece,
Vikipedi ise “hayatın güldürücü yönünü ortaya çıkaran sanat türü”
olarak tanımlamış mizahı.

Gündelik yaşamın içinde
bu kadar eğlenceli olaylar yaşanırken,
bunu algılayabilmek ve gülebilmek
gerçekten de sanat oldu.

Ben biraz daha ileriye gidip,
sanattan da öte,
özel bir yetenek olduğunu söylemek zorundayım.
Mutsuz,
nemrut,
kızgın,
ayrımcı,
hoşgörüsüz
bir dünya yaratma yönünde emin adımlarla ilerlediğimiz bu günlerde,
farklı bir bakış açısıyla yaşamın eğlenceli yönlerini görebilen,
bunu
resim,
karikatür,
konuşma veya
yazı yoluyla bizlere aktarabilen
özel insanları sevelim,
sahip çıkalım derim…

Bir de gözlerimizi dört açıp mizah yapalım,
bunu yaparken de önce kendimize gülelim, gülebilelim…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 nazan kanıer
 15 Ocak 2015 Perşembe 19:52
kasvetli günlerin aydınlığı arkadaşım
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz