MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ne kurum kaldı ne kural…
Metin ÖNEY
YAZARLAR
4 Aralık 2013 Çarşamba

Ne kurum kaldı ne kural…

Bilindiği gibi Demokrasi kurumlar ve kurallar rejimidir. Devlet de belli kurallara bağlı kurumlar hiyerarşisidir. Bütün bunlar Anayasalarla tayin ve tespit edilir. Kişiler ve kurumlar bu kurallara uymak zorundadır.
Bütün bunları niçin yazıyorum, çünkü Türkiye son onbir yıldır ne kurumu kaldı ve ne de kuralı.
Başına buyruk yönetilen bir Ülke haline döndü.
Bilinen üç bin yıllık bir maziye sahip (bazı densizlerin Türk yoktur zırvalarına rağmen) Türk Devletinin böylesine başıbozukluğa asla tahammülü yoktur.
Şimdi gelelim konumuza :
Milli Güvenlik Kurulu Anayasal bir kurumdur ve Anayasanın 118. maddesinde düzenlenmiştir. Benzer kurumlar pek çok demokratik ülkelerin anayasaların da mevcuttur.
 
Son günler de bu Kurulun bazı kararları ortalığa saçılmıştır.
 
  1. Milli Güvenlik Kurulunun görüşmeleri ve kararları gizlidir. Bu görüşme ve kararların yayınlanması suçtur. Buna rağmen bu güne kadar yetkili hiçbir merciden en küçük bir eylem görülmemiştir.
  2. Milli Güvenlik kurulunun görüşmeleri ve kararları nasıl oluyor da belli kişilere sızdırılıyor?Habire “bavulların” açılması neyin nesidir?Kim ve nasıl sızdırıyor? Bu konuda da en küçük bir araştırma veya soruşturma duymadık.
  3. Bir zamanlar “Kozmik oda” ortalığa saçılmıştı. Şimdi de Milli Güvenlik Kurulu kararları. Koca Türk Devleti iyi ce “çadırkente” dönüştü.
  4. Ortalığa saçılan Kurul kararı karşısın da şu sonuçlar kaçınılmazdır :
Yayınlanan Kurul kararları öncelikle 28 Şubat Davası diye adlandırılan davayı doğrudan etkiler. Çünkü zikredilen dava şimdi ortalıkta dolaşan kararın bir benzeri iddiasıyla açılmıştır ve pek çok kişi tutuklanmıştır. (İlerde ayrıntılı yazacağım ama şimdilik 28 Şubatla ilgili o zaman TBMM de görev yapmış biri olarak şunu ifade edeyim ki ortalıkta söylenenlerin çoğu uydurmadır. Herkes işine geldiği gibi yorum yapmaktadır).
 
Bitmiş bulunan “Balyoz davasını” dolaylı bir biçim de etkiler. Hatta muhakemenin yenilenmesi sebebi sayılabilir. Benzer davaları da dolaylı bir biçim de etkiler. Bunlar çok özet hukuki görüşlerimdir.
 
Bir de işin siyasi ve ahlaki boyutları vardır ki işte işin vahim olan bir tarafı da budur. Hani hep “dik” durmadan söz edilirdi? Hani Devlette hiç böyle şeyler olurmuydu? Hiç “irtica” diye bir tehlike olurmuydu? Hem de en “yakın” bilinenler için…Daha pek çok şey yazılabilir. Söylenebilir. Ardı arkası kesilmez. Ama esas mesele ne hale geldiğimizdir. Nasıl yönetildiğimizdir. Kimlerin eline kaldığımızdır…
 
Çok net olarak söylüyorum ve yazıyorum : Demokrasi demagojiye dönüştümü ortada ne rejim kalır ne Devlet.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz