MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Necip Fazıl İslamcılığı
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
21 Temmuz 2015 Salı

Necip Fazıl İslamcılığı

İslamcılar; yazıları, vaazları, maddi ve manevi varlıklarıyla Cumhuriyeti kuran iradenin yanında yer aldı. Yılgın halkın ve askerin maneviyatını yükseltici her türlü propagandayı elden geldiğince yaptılar. Abdülhamit düşmanlığı ve İttihatçı - Mason dostluğu İslamcılarda derin bir pişmanlık duygusu yaratmıştı. Milli Mücadeleye verdikleri koşulsuz destekte bu pişmanlığın payı büyüktü.

Mustafa Kemal Paşa, hayallerindeki lider değildi ama Enver, Talat ve Cemal paşalardan çok daha iyi olduğunu biliyorlardı.

İzmir İktisat Kongresi günlerinde değişen strateji, İslamcıları hızla geri plana itti. Yeni stratejide, İslamcıların modern kavramlar ve araçlarla Cumhuriyet’i savunmasına yer yoktu. “Yeni icraatlar, İslam’a uygun da olsa İslam’ın gereği olarak değil; halka aklın, ilmin ve medeniyetin icabı olarak takdim edilecekti”.

Bunun bir benzeri Avrupa’da daha önce yaşanmıştı:

Burjuvazi, zekâsına güvendiği gençleri “Bu konuları tekrar ama İsa’sız düşünerek yeniden yaz!” diyerek destekleyerek kısa sürede Avrupa’da, her konuyu yepyeni yöntem ve görüşlerle açıklayan düşünürler, filozoflar ve entelektüeller yetiştirmişti.

Benzer bir zihin durulması bizde de olsun diye 1924’te başlatılan süreç, 1945’e gelindiğinde İslamcılık adına ortaya vahim bir tablo çıkardı:

İslamcıların 1865’te başlattıkları laiklik, demokrasi, cumhuriyet, parlamenter sistem, anayasal düzen, kadın hakları, liberalizim, sivil toplum, hukukun üstünlüğü, eşitlik, bireysel özgürlük, adalet... gibi çağdaş kavramların yaklaşık 60 yıllık İslam’la açıklanabilir pozitif ilişkisi, Cumhuriyetin ilk 20 yılında unutulur noktaya gelmişti.

Cumhuriyetin ilk 20 yılında çağdaş kavramlar konusundaki ısrarlarını ve temsilcilerini yitiren İslamcılık gibi -anti parantez ifade edelim- Türkçülük, Batıcılık ve Sosyalistlik de benzeri bir ters yüz oluşu yaşamıştı. İdeolojiler tanınmaz haldeydi. Çünkü Osmanlı’nın fikri zenginliği içinde gelişmiş bu akımlar, geride hatırı sayılır bir literatür ve gündem de bırakmışlardı. Batıyı yakından izleyen ciddi insanlar gitmiş, onların yerini bohem, hayalperest, analitik bir cümlesi dahi olmayan, sığ, ama bir o kadar gürültücü ve mugalâtacı Necip Fazıl, Nihal Atsız, Nazım Hikmet ve Cevat Rıfat Atılhan… gibi kişiler almıştı.

Yeni dönemin kahramanları, doğal mıydı yoksa devlet destekli miydi sorusuna benim vereceğim yanıt çok nettir: Fikir tarihimizin hiçbir dönemi bu kadar sığ, sahte, goygoycu ve devletçi değildi.

Bu kahramanları günümüze kadar ilham kaynağı yapan neden de kavga, küfür, hakaret ve çatışmacı mugalataların gençlik arasında “ilim ve tefekkür”den daha değerli görülmesidir. 

1942 sonbaharından sonra Türkiye’de başlayan yeni dönem, demokrasiye geçişle toplumun bütün kesimlerine büyük fırsatlar sundu. Ne yazık ki, İslamcılık tarihinin en avantajlı fırsatını Necip Fazıl’ın başını çektiği Büyük Doğu ile her şeyi berbat etti.

Necip Fazıl
’ın İslamî bir eğitimi yoktu ve İslamî hayata ilişkin alışkanlıklar da edinmemişti. Öğrenmeye karar verdiği felsefeyi başlamadan bırakmıştı. Kısa süren bankacılığı, onun ciddi işlere ne kadar yatkın olduğunu gösteriyordu.  Kulaktan dolma İslam ve yakın tarih bilgisini hayalinde yarattığı bir mefkûreye kavga ve polemik malzemesi yaptı. En iyi yaptığı iş, bunalım şiirleri yazmaktı. Onu asıl popüler yapan ise polemik dolu yazıları ve kırbaç gibi kullandığı mefkuresiydi.

Namık Kemal
’den Necip Fazıl’a kadar İslamcıların hepsi muhalifti. Ama böyle bir cahil ilk kez Müslümanlar önüne düşüyordu.

Necip Fazıl devletçi miydi?!

Elbette devletçiydi! Kumar paraları bile devlettendi!

Mason muydu?! Değildi; ama Mason arkadaşlarıyla sabahlara kadar kumar oynardı!

Gizli servislere üye miydi?!

Cevat Rıfat
en iyi arkadaşlarından biriydi. Müslümanları beş para etmez gündemlerle bugünlere kadar zehirleyecek kadar gizli servislerin çıkarlarına uygun davrandı! Bir nevi, fareli köyün kavalcısıydı!

Necip Fazıl hain miydi?!

Asla! Ama İslam konusunda tedavi edilemez boyutlarda cahildi!

Özetlersek;

İslamcılığın olmazsa olmazı olan “laiklik, demokrasi, cumhuriyet, parlamenter sistem, anayasal düzen, kadın hakları, liberalizim, sivil toplum, hukukun üstünlüğü, eşitlik, bireysel özgürlük, adalet... gibi çağdaş kavramlar gitmiş, onun yerini Büyük Doğu sayesinde Necip Fazıl’ın cehalet eseri polemikleri ve Cevat Rıfat Atılhan’ın Yahudi, Mason ve İsrail düşmanlığı almıştı. 
 
Not: Sevgili okuyucu, öyle vahşetler yaşanıyor ki, inanın insanda lanetleme gücü bile bırakmıyor: Suruç’ta ve dünyanın her karış toprağında yaşanan her türlü terörü lanetliyorum!
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 İsmail
 31 Ekim 2015 Cumartesi 14:36
Harun Özdemir'e cesur yazıları ve müthiş tesbitleri için teşekkür etmek lazım. Kendisinden "Türkiye'deki islamcıların hangisinin ciddi/disiplinli bir islami eğitimi" vardı konulu bir makale okuma hakkımız olduğunu hatırlatmak istiyorum. Şunu da gözardı etmemek gerekir. O dönemde boşluğu dolduracak başka kimse de yoktu. Mevlana ile ilgili anlatılan anekdotu hatırlayalım. Konya'da kendisine hocası Şems'i gördüğünü söyleyen birine kaptanını çıkarıp verir. Yanındakiler, "efendim bu adam yalancının tekidir" derler. Mevlana'nın cevabı: "Biliyorum ben kaptanı onun yalanına verdim, gerçek olsaydı canımı verirdim.) O gün pusulasız gemi gibi dolaşan islamcı müslümanların (biat etmeseler de) yanında görünecekleri başka kim vardı ki. O gün ilmi, edebi, ahlakı ve zekasıyla peşinden gideceğimiz biri/birileri olsaydı güneş çıkınca yıldızların kaybolduğu gibi kaybolup giderlerdi. Onlar islamcılar için yol işaretleri oldular. Peki bugün islamcıların takip edeceği kim var...
 Bilgin
 7 Eylül 2015 Pazartesi 23:03
2015 yılında okuduğum en önemli yazı. Yazının devamında Büyük Doğucu lardan da bahsedilmesi gerekir. Örneğin artık kimler büyük doğucu
 Sam Adian
 23 Temmuz 2015 Perşembe 20:59
Dear Sir Siz Necip Fazıl gibi "yüce" bir şahsiyete nasıl bu vahim nitelemelerde bulunursunuz? Sizi hain, zındık ve hatta din düşmanı ilan ediverirler mazallah....
 Derin Millet
 23 Temmuz 2015 Perşembe 12:43
Harun ÖZDEMİR'in "İslamcılık Ne Değildir, Tek Parti Döneminde İslamcılık ve Necip Fazıl İslamcılığı" hakkında yazdığı yazılar, Yaz rehavetinden midir yoksa ülkede meydana gelen hadiselerin gölgesinde kaldığından mıdır bilemediğim sebeplerden fazla gündeme gelmedi. Bu üç yazıda ele alınanlara katılırsınız ya da katılmazsınız; ancak zamanı gelmiştir. Bu açılardan Türkiye'de olup biteni ele almak zorunluluktur. Egede Son Söz bu üç yazı üzerinden Ulusal bir tartışma başlatmalıdır. Ülkenin hayrına olur. Harun ÖZDEMİR'in yazıları kimilerince "meydan okuma" olarak görülebilir. Yürek yutarak, bir kutu cesaret hapı alarak yazmış da denebilir. Ne olursa olsun; ülkemizde bu düzeyde tartışma yapabilen insanların halen var oluşu umut vericidir. Yazıda kimseye itham yok. ihbar yok. Tesbitler var kanaatimce.... Ancak bu Masonluk konusu enteresan!
 SEÇKİN KURT
 21 Temmuz 2015 Salı 18:29
Necip Fazıl böyle bir eleştiri ömrünce almamıştır:-))
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz