MENÜ
İzmir 19°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sağlıklı beslenmede kırsalı görmek
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
2 Haziran 2016 Perşembe

Sağlıklı beslenmede kırsalı görmek

Sağlıklı beslenme konusu, özellikle eğitimli orta gelir düzeyindeki sosyal katmanlarımızda önemli bir duruma geldi.Bunlardan biri de pirinçten bulgura dönüş eğilimi.Pirinç kentlerde daha fazla tüketilir,bir zenginlik göstermesi gibi kabul edilir ve bulgur tüketimi yakın dönemlere değin  olumsuz anlamda kırsallık olarak yorumlanırdı.

Oysa, kırsalın geleneksel gıdalarından birisi olan bulgur, üretim teknolojisinin basitliği yanında ucuz, dayanıklı ve besleyici bir gıda.Bu nedenle  Avrupa  ve Amerika’da yaygın olarak tüketilmeye başlanmış bulunuyor.

Bulgurun pirince göre  birçok üstünlüğü var. Örneğin,B grubu vitaminleri bakımından pirinçten daha yüksek değere sahip. Birçok unlu gıdaya oranla  daha yüksek    bitkisel lif içeriyor. Bu özellikleri nedeniyle  gelişmiş toplumlarda yaygın olan ve adına medeniyet hastalıkları denilen birtakım rahatsızlıkların önlenmesinde de bulgur ilk akla gelen gıdalardan biri.  

Bu bağlamda Hocam Reşit Sönmez(*)’in “Ziraat Üstüne Söyleşiler” kitabından alıntıladığım Hocası Prof.Dr.Süreyya Tahsin Aygün’ün  bulgur üzerine   bir öyküsünü  aktarmak istiyorum. Öykü şöyle:

“Süreyya Tahsin Aygün Hoca(**),incelemelerde bulunmak üzere Ankara çevresinde bir köye  gider.Çalışma bitiminde bir ağanın evine konuk olur.Yemekte bulgur pilavı da ikram edilir.

Hoca,ağaya gülerek şaka ile ;
Ağam,eksik olma çok zahmet etmişsin.Bizi öyle ağırladın ki,mahcup olduk doğrusu.Ama söylemeden geçemiyeceğim.Güzel bir pirinç pilavı beklerken,bize yavan bulgur pilavı yedirdin.

Sofyada herkes,bu sözler üzerine ağanın ne diyeceğini merakla bekler.Ağa,çok önemli bir gerçeği açıklamanın verdiği gururla şöyle der:

- Kusura bakmayın beyler.Bulgur,sağlam yerin,yaylanın ürünüdür.Pirinç ise,bataklık,sıtmalı,sakat yerin ürünü.Sürekli pirinç pilavı yersek hep hasta oluruz.Halbuki bulgur pilavını  çok yersek bile zararını görmeyiz…

 Hoca,bu sözler üzerine düşünmeye başlar ve üniversiteye dönünce bir  deney yapar.Bir grup güvercini pirinç,bir grup güvercini ise bir haftalar  boyunca bulgur ile besler.Bir süre sonra,sürekli pirinçle beslenenlerde kimi hastalıkları gözlemler,buna karşılık bulgurla beslenenlerde ise hiç hastalık belirtisi yoktur.Daha sonra pirinçle beslenenlere bulgur vermeye başlar ve onların zamanla iyileşmekte olduğunu görür.”

Reşit Hoca,buradan çıkarılan ders hakkında şunları yazmış:

“Köylümüz yüzyılların kazandığı deneyimlerle bazen çok ilginç şeyler söyler,onlara değer vermesini bilmeliyiz.”

Hoca’ya katılmamak olası mı?

----------------------------------------------------------------------------------------------

(*)Prof.Dr.Reşit Sönmez,Cumhuriyetin yetiştirdiği hayvan bilimcisi bir akademisyendir. Ders kitapları yazdı,aynı zamanda kırsala giden  bilimcilerden biri oldu. Türk çiftçisinin ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalar yaptı ve  Tahirova,Acıpayam,Sönmez koyunu  gibi koyun tiplerinin oluşturulması,O’nun öncülüğünde  oldu.Şimdilerde 90 yaşını aştı,ancak aklı hala hizmet etmek aşkıyla dolu bir Atatürkçü. Prof.Sönmez, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bilim Ödülü’ne  de sahiptir.

(**)Prof.Dr.Süreyya Tahsin Aygün,İstiklal madalyasına sahip, veteriner kökenli bir bakteriyologdur. Aygün Hocanın,tarih sahnesinde adını ilk kez Trablus’ta Mustafa Kemal'in “Bu katırlar bugün ayağa kalkacak” demesi ve katırları iyileştirmesiyle   öğreniyoruz.Cumhuriyet'le birlikte Mustafa Kemal Atatürk Süreyya Tahsin Aygün'ü Şap Enstitüsü'nün başına getirmiştir.

Sözlüklere göre Aygün Hoca,dünyada ilk kuru şap toz aşısını bulacaktır. Ancak,bilim  dünyasında ününü,dünyada o dönemlerde bir salgın olan ve “sığır vebası” diye bilinen hastalığı tedavi etmesiyle  yapmıştır.Aygün Hoca, 1960 yılında adına Almanya'da kurulan “Aygün Institut” de de yaklaşık 2000 Alman mongol çocuğu kök hücreyle tedavi etmiştir. Hayvan fetüslerindeki çalışmalarıyla Almanca ve İtalyanca olarak yazdığı kök hücre kitaplarında “kök hücreyi” dünyaya ilk o duyurmuştur.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz