MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sesler duyuyorum!
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
7 Aralık 2018 Cuma

Sesler duyuyorum!

Allah mülkünde kibirlenenleri sevmez!

Kim olursa olsun! Hangi makamı işgal ederse etsin, kibri hoş görmez!

En büyük Allah’tır, kibirlenmek/büyüklük taslamak da onun hakkıdır! Dolayısıyla unutulmaya mahkûm kulların ona ait bir sıfatı kullanmalarını Allah cezasız bırakmaz.

Biz bunu böyle bildik, böyle de inandık!

Bunu unutur da mütevazı insanları kibrin çizmeleri altında ezmeye başlarsak, bu insanlar da bir süre sonra nefs-i müdafaa niyetine kibirle karşı koymaya başlarlar ki, Allah korusun!
 

Bir gün bir şekilde biz mi aklederiz, yoksa Allah’ın bir tokadını mı yeriz…  

Bir de bakarız ki, çevremizde yağdan ve kibirden aşılması neredeyse imkansız barikatlar oluşmuş!

Bizi uyandıran kibir barikatları olamaz!

Çünkü barikatlar bizden alınan cesaretlerle inşa edilmiştir.   

 

Uykusuz bir gecede; meraktan mı?...

Ahu vah ların arş-u alaya yükselmesinden mi?...

Yoksa gördüğümüz ürpertici bir rüyanın etkisinden mi artık, orası ayrı bir konu!

Yıllar önce sabahlara kadar dualarını aldığımız sessiz çoğunluğun evlerinden semaya yükselen “Kimsesizlerin kimsesi sensin Allahım…” nidaları, yakarışları…

Dualara karışan bedduaları, yanık sesleri, her yerden duyulur olduğunu fark ederiz!

 

Bu makama ermiş kişilere, bir an bile olsa çığlıkları durup sesleri dinlemek nasip olur mu bilinmez!

İnsan olduğumuzun hala farkındaysak ilk akla gelen şu olur:

Ben bir şey yapmadım!

Bu insanların yakarışları… bedduaları kime ki?!

Seslere…

Nidalara…

Dualara…

Beddualara…

İniltilere… tekrar kulak kabarttığımızda şikayet edilen kişinin “bizden başkası olmadığını” anlarız! 

 

Her konuda aklına başvurduğumuz uluları huzura çağırır, bir de onların bu seslere kulak vermesini isteriz.

Ululardan aldığımız yanıtlar rahatlatıcı niteliktedir:

-Bu sesler nankörlerden geliyor, efendimiz!

-Beleşe fazla alıştılar, yenisini istiyorlar sanki!

-Çalışacaklarına şikayet ediyorlar!

-Efendim adamlarımız günün her saatinde kalabalıkların arasında. Halkın ne düşündüğünü an be an bildiriyorlar. Bi sorun yok gibi!

-Haşmetmeap hazretleri! En kısa zamanda bu insanların kimlerin tahrikine kapıldığını ayrıntıları ile sizlere rapor edeceğiz inşallah!   

-Ulular ulusu efendimiz! Emriniz olursa birkaç evin mutfağını kontrol ettirelim. Belki aç-açıkta kalan vardır! Belki de sizin müşfik yüreğinizi keşfedenler sizden himmet beklemektedirler.

Ulular…

Ulular…

Bu ne kadar ulu edinmişim, çoğunun yüzünü ilk kez görüyorum.

 

O kadar ulu kişiye başvurdum, meğer inlemelerin sebebi ben değilmişim, öyle diyorlar!

Şimdi ben rahatlamayayım da “babasının oğlu” mu rahatlasın! 

Ama kulağımda çınlayan sesler, bir türlü gitmiyor! Ruhumun derinliklerine kadar inmiş!

Çaktırmıyorum ama tüylerim diken diken!

Birden aklıma hanım geliyor! Ulu sürüsünün hepsini huzurdan çıkarıyorum!

Kovdum mu, bağırdım mı tam hatırlamıyorum! Hanım geldiğinde yanımda kimse yoktu!

Dışarıya kulak vermesini istedim. Surların ve barikatların ötesinden semaya yükselen seslere, iniltilere, şikayetlere… Ne bileyim, belki de “Allah razı olsun”lara! Ne duyuyorsan söyle, nedir bu insanların şikayetleri!

Hanım öyle bir dikkat kesildi ki, ilk kez görüyorum. Bana bile bu kadar kulak vermeyen hanım, dışarıdan gelen seslere nasıl da dikkat kesildi!

Duyduklarını anlatınca çok şaşırdım!

Aslında çok rahatladım!

Son zamanlarda hanım, hiç bu kadar rahatlatıcı konuşmamıştı!

Sevgili efendim! Gün ışımış, insanlar şimdi maişet derdinde! Ben al sat seslerinden, demircilerin örs üzerinde çıkardıkları çekiç, balyoz seslerinden, bir de sokak aralarında yürütülen hayvanların nal seslerinden başkasını duymuyorum!

Merakınız bu sesler ise bir sorun yok!

Efendim çok merak ettim, siz neler duyuyorsunuz ki, kendi duyduğunuza değil de benim duyduklarıma inanmak istiyorsunuz?...  

 

Hanımı da dinledikten sonra kızsam mı rahatlasam mı bilemiyorum.

İkileme düştüm!

Demek ki, ulu adamlarımın anlattıkları da doğruymuş!

Şüphelerim yersiz!

Ortada endişe edilecek bir durum yok, demektir!

İşini ciddiye alan biri olarak bir de doktoruma sorayım dedim. Çağırdım, hemen geliverdi. Sanki gelmedi de kapıyı dinliyormuş da hemen içeri düşüverdi! 

Bu adamı doktor diye tanıttılar. Doktor mudur baytar mıdır onu da hala anlayamadım! Verdiği ilaçlar beni mutlu etmezse hemen sille tokat kovarım!

Dışarıdaki sesleri bir de doktoruma dinlettim!

Dinledi, sonra dönüp “Haşmetmeap hazretleri, izniniz olursa kulağınızı muayene edebilir miyim” dedi.

Önce ne duyduğunu söyle, kulağım burada! Muayene mi edersin, derman mı atarsın orası kolay!

Söyle sen, ne duydun!

Efendim normal maişet seslerinden başkasını duyamadım! Bir de kocasından dayak yiyen bir kadının sesini duyabildim!

Hakikaten doğru söylüyorum, bu doktorun her sözü beni çok rahatlatır. İlaç vermese de beni rahatlatmayı biliyor. Bu da bir ilim! Rahatlatma ilmi!

Kadının sesi aklıma takıldı! Adamlarımdan birini gönderdim “Kavga eden karı-kocayı bulun getirin” dedim.

Sonra da doktoruma kulağımı muayene etmesine izin verdim.

Doktorum bir süre sonra döndü “Haşmetmeap hazretleri, bazı sesler duymuş olabilirsiniz ama bu sesler anlattığınız gibi olmaya bilir. Çünkü…

(Devamı var)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz