Sistemin neresindensiniz?

Sistemin adamları, sistemin kadınları, yaşlısıyla genciyle siyasal alanı tutuyorsa, sistemin sürgit yaşaması içindir. Bu insanların sağcı veya solcu olması sonucu değiştirmez. Sistem içinde olan biten her şey sistemin bekası içindir.

Sosyal, siyasal, ekonomik örgütlenmesiyle sistem, iktidar mücadelelerinin biricik alanıdır. İdeoloji, bir yanılsama olarak, iktidar kavgalarını sistem içinde tuttuğu sürece makbuldür.

Mesela, Avrupa, komünizmi sisteme sığdıramayınca, örokomünizmi icat etti. Sovyetler Birliği tam da halkın devleti aşamasına gelmişti, glasnost, perestroyka derken komünizmden vaz geçti. Kapitalizmin metropolünde yerini alan Çin mevzuuna hiç girmiyorum.

Toplumsallaşan insan siyaset yapmakla malul...

Sokaktaki insan yönetilmek için muktedirlere teslim oldu bir kere; siyasi partilerin sağdan soldan bindirmelerine çaresiz maruz kalacak. O da çareyi, yurttaş veya vatandaş olarak, siyasal alana yazılmakta buluyor.

Fransız İhtilali’ne kadar halklar bu oyuna pek girmiyordu. Muktedirler tuttuğunu yönetiyor veya yönetemiyordu.

Fakat açlık delirtince Bastille zindanlarını basan halkın başlattığı isyan, sistemi az kalsın çökertiyordu. Buradan çıkardığı dersle muktedirler halkları da demokrasi ve seçimler yoluyla oyuna soktu.

Her kişi, sistemin “mülkiyet, iktidar, piyasa” üçgeninde rolünü üstlenmiş bulunuyor. Cebinde kredi kartı, yeri yurdu ve devletin verdiği kimlik kartı olan her kişi, yaptıkları ve yapmadıklarıyla sistemi yeniden üretiyor.

Sivil ve askeri bürokrasi, devlet memurları, işçiler, kaybedilecekler hanesi boş olanlar, emeğini satarak geçinenler, büyük servetleri kontrol eden ticaret ve sanayi burjuvazisi, toprağı işleyerek geçinen köylüler, öğrenciler, işsizler, emekliler, yeraltı dünyasında para kazananlar, efendiler ve gönüllü köleler… Hepimiz, cümbür cemaat sistemi her gün yeniden inşa ediyoruz.

Uzun sözün kısası, sistemin karşısında olduğunu söylerken sistemi yeniden üreten akıl çökmedikçe, insanlığın tükenişi durmayacak.

Bayramları kutlayacağız, günleri anacağız, on binlerce yıldır efendilerin zulmü altında yazılan şanlı tarihe sıkı sıkı sarılacağız. Sonra da haykıracağız; Kahrolsun…

Sistemin neresindensiniz? Ramazan Bayramı mı, Şeker Bayramı mı diyenlerdensiniz? Bakın bu çok mühim…