MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sokakların dili olsa…
Tayfun MARO
YAZARLAR
13 Mart 2024 Çarşamba

Sokakların dili olsa…

Günü kendi bildiği gibi kurtarmak zorunda kalan halkın gündemi gerek iktidarın gerek ana muhalefetin gündemiyle artık pek buluşmuyor. Kendi içine kapanan toplum, siyasetçiden ve siyasetten günbegün uzaklaşıyor.

İktidar grubu, İslam normlarına dayalı yeni siyasa oluşturmanın yollarını zorluyor.

Erdoğan umudunu, Filistin-İsrail savaşına, Gazze’ye bağladı. Gazze sorununda, uluslararası düzeyde Türkiye’nin ağırlığı olmamakla birlikte, içeride kullanışlı.

Hayatı cehenneme çeviren ekonomik krizi kim çıkardıysa artık, Erdoğan bu belayla mücadele etmeye gelmiş gibi…

Ana muhalefet ise, kamusal yaşam normlarıyla oynanmasından, laiklik ilkesinin zayıflatılmasından rahatsız gibi... “Cumhuriyet, Atatürk” demekten öteye geçmeyen muhalefetle durumu idare ediyor. Erdoğan’ın ağzının içine bakan CHP yönetimi, o malzemeyle siyaset yapıyor.

Sokaktaki insanın umudu giderek tükeniyor, siyasete olan güveni yok oluyor.

Gün içinde, kime oy verdiği hiç fark etmiyor, herkes ya öfkeyle söyleniyor ya dalga geçiyor. Ne AKP’nin iktidarından ne CHP’nin muhalefetinden geleceğe dair bir beklenti kalmış.

Sokaktaki insanın genel kanısına göre; siyaset yapmak için söylenen her şey yalan, bir avuç amigoya, fanatiğe bakıp siyaseti ciddiye almak çok saçma.

Gerçeğin bilgisi şöyle tezahür ediyor; Her gelen gün, bir önceki günü aratıyor. Demokrasi, eşitlik, adalet, din, iman, inanç, özgürlük, milli değerler, muasır medeniyet ve benzeri kavram ve olgular artık kimseye bir şey ifade etmiyor.

Bir avuç muktedirin ve ardılı küçük grupların çöktüğü servetlerin bekası için söylenen her şeyin acı tebessümle karşılandığını ve sessizliğin giderek büyüdüğünü göremeyen siyasetçi, gaflet içinde.

Vatandaş, sokakta artık siyaseti değil, başının çaresine nasıl bakacağını konuşuyor. Eleştirinin yerini ise küfür aldı. İnsanı rahatlatıyor.

Devletle yurttaşlık bağı zayıfladı. Güvenle yaslandığı devletin yerini alan netameli ilişkilerden kendini sakınmak, yurttaşın öncelikli meselesi oldu. Yasalar ve kurallar sadece onları tanıyanlar için var. Çeteni kurup kendi kuralını koyamıyorsan, ayak altında dolaşmak akla ziyan. En doğrusu, evden fazla çıkmamak. Sokaklar tekin değil.

Uzun sözün kısası, değerler sistemi çöküyor. Siyasetçi, bu çöküşün altında kendisinin de kalacağını görecek durumda değil. Vasatlık, sığlık hepsini kör etmiş.

Sokaklar, ağır bir bedel ödemenin eşiğine gelindiğini yüksek sesle dile getiriyor. Siyasiler ve ülkenin efendileri ise pencerede saç tarıyor…

Acı bilgi; Elli yıldır küreselleşiyoruz. Tüketim mabetlerine kapatılan insanlık, tüketim ilahlarına kurban edildi. Şimdi de önüne koyulan faturayı ödemeye hazırlanıyor. Faturanın bedeli; yoksulluk, açlık, salgın, savaş ve ölüm.       

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz