MENÜ
İzmir 20°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Taş yerinde ağır mıdır?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
30 Mart 2024 Cumartesi

Taş yerinde ağır mıdır?

Nedense; yarın gerçekleşecek olan seçimlerle ilgili kalem oynatmak gelmedi içimden…  

Bugünlerin karmaşasının yorgunluğu ile geçmiş günlere duyulan özlem midir bilinmez… 

Eski ramazanların mis kokulu ekmek dolması ile kurkubinya tatlısının o doyumsuz lezzeti düşüveriyor aklıma…

Ve… Beni, çocukluğumun İzmir’ine götüren o unutulmaz tadı damağımda hissediyorum…


Dolmalık ekmek almak için, oturduğum muhitin çarşısında alıyorum soluğu…

Gittikçe artan bir hızla… “Falan filan” unlu mamuller vs… gibi isimlerle kara fırınların yerini alan…


Her mahallede konuşlanmış apartman altı fırınlardan birine girerek…

Kendimden emin bir halde… “Dolmalık ekmek istiyorum” diyorum …

Tezgahtaki kişi yüzüme bön bön bakarak “Ne dedin abla?” diyor…

Çantamdan para çıkarmaya çalışarak, “Ekmek dolması yani francala” diyorum…

“Ekmeğin dolması mı olurmuş hele” diyor aksanı değişik bir delikanlı bana… 

Yanındaki satış elemanı arkadaşları ile hep birlikte gülüşüyorlar… 

Çıkıyorum dükkandan… Arkamdan sesleniyorlar… “Pide vereyim, halka tatlısı vereyim abla…”

Kulağıma şamar gibi çarpan bu seslerle...

Kuşaklar boyunca yaşadığımız bu şehirde azınlık kalarak ve farkında olmaksızın gelenek/ göreneklerimizden gittikçe uzaklaştığımızı hissederek… 

İzmir’in değişen demografik yapısı ile bir kez daha, bir kez daha yüzleşiyorum

Ve… Yarınlarımızdan bihaber, elimizden kayıp giden hiç bitmeyecek sandığımız o mesut dünlerimize dönüyorum.


***

Böyle bir ramazan gününün öğle vaktinde okula gitmek için hazırlanıyorum

Babaannem… Tarayıp ördüğü saçlarıma bir taraftan kurdelalarımı bağlarken... 

Bir taraftan da… Başını mutfağa doğru çevirerek  “Francalaların içini çok doldurmayın, tıkız olur” diyerek mutfağa sesleniyordu…

Mutfaktaki; tencere, kapak, kepçe, kaşık orkestrasından gelen ritmik seslere bakılırsa belli ki iftar hazırlıkları erkenden başlamıştı… 

Anlaşıldığına göre bu akşam… İftar sofrasında ekmek dolması “francala” vardı ve tabii ki yanında da portal kabuklu üzüm hoşafı. 

Ben nedense pek sevmezdim üzüm hoşafını… Ama, çıtır çıtır kurkubinya’ya bayılırdım. 

Babaannemin torunlarına en tatlı sesleniş şekliydi… “Kurkubinya’m”

Bu seslenişi her duyduğumuzda…

“Ne olur bize kurkubinya yapsana anneanne / babaanne” çığlıkları ile etrafını çevirip boynuna sarılıvermeyi ne çok severdim…

***

Hatıralar diyerek… Di’li geçmiş zaman kipi ile biteviye mırıldanıyorum.

Ve… Her iftar saatinde tüm kaybettiklerimizi özlemle anarak, mahsunca gülümsüyorum.

Geçmiş güzel günleri; Ziya Osman Saba’nın bu güzel dizeleri ile anıyorum.

Bir oda, içinde bir saat sesi

Hayatın sırtımdan giden pençesi

Ve beni maziye götüren bir el 

Eski günlerimiz,  sessiz ve güzel.

İşte konsol, ayna, köşe minderin,

Seccaden, tespihin, namaz başörtün.

Bahçemiz sulanmış, ıslak her çiçek. 

Kapı çalınacak, babam gelecek…

 

***

Bu haleti ruhiye içinde…

Bir vakitler; Ramazan ayı boyunca, İzmir’in tüm  fırınlarının çıkardığı ekmek dolmasını 

Adet olduğu üzere bu yılda mutlaka bulup yapmalıyım diyorum…

Ve… Çocukluk günlerimin bu lezzetine ulaşmak meramı ile sorup soruşturuyorum,

İzmir’in şirin ilçesi Urla fırınlarında buluyorum dolmalık ekmeğimi… 
Kucağımda ihtimamla taşıdığım bu mis kokulu ekmeğin, çeşitli isimlerini hatırlıyorum birbiri ardı sıra… 

Kimi komşularımızın “fodula” ya da “francala” dediği, ekmek dolmasının kokusu geliyor burnuma… 

Üzerinden bir  kapak açılarak içi oyulan ve tereyağında kızartılan ekmeğin içine…

Ufalanmış ekmek içi, kavrulmuş kıyma, dövülmüş ceviz, maydanoz, karabiber ve tuz muhtevası ile hazırlanan o mis kokulu harcın doldurulduğu…

Ve iftar saati yaklaşırken et suyu buharında ısıtılarak dilimler halinde servis edilen… 

Ve mutlaka iftar/sahur sofralarında komposto ya da hoşaf eşliğinde afiyetle yenilen… 

Ve… Osmanlı zamanından beri Ege mutfağında itibarlı bir yer edinmiş olan bu vazgeçilmez Ege lezzeti… 

İzmir’de her köşebaşını tutmuş, Anadolu illerinin yöresel yemek kültürünün baskın etkileri ile…

Bu kadim şehrin gastronomi hafızasından her yıl biraz daha uzaklaşıyordu.

***
Ve kurkubinya… 
Rulo halinde sıkı sıkı sarılıp kesilerek kızgın yağda kızartılan baklava yufkasının şurupla buluşması ile oluşan o muhteşem tatlı…
Kapağı kapalı bakır tencerelerde şurup içinde en az üç gün bekleyerek bir lezzet şölenine dönüşen… 
Bugün unutulan ve artık hiçbir pastanede / tatlıcıda karşımıza çıkmayan kurkubinya tatlısı da…

Çok sevilen İzmir şerbetleri ve gerdan tatlısı gibi unutularak zamanın derinliklerinde kaybolup gidiyordu. 


***

Son yıllarda büyük bir kültür erozyonuna uğramış bu güzel şehrin belleğinden silinen…

Ve  bu günlere gelemeyen pek çok kültürel değerimiz için hayıflanırken...   

Saatler sonra açıklanacak olan seçim sonuçlarının İzmir'in geleceğine nasıl bir istikamet çizeceğini düşünüyorum… 

Yazıma konu ettiğim… Unutulmaya yüz tutmuş bu eski İzmir lezzetlerini…

Kaybolan kent kültürüne atıfta bulunduğum birer metafor olarak değerlendirilmesini diliyorum.

Velhasılı kelam…

Taş yerinde ağırdır sözünün bilinci içinde…

Kent belleğinde, yerinden oynamış olan tüm taşları yerine oturtmaya çalışacak…

Ve… Bu kadim kentin kültür hafızasına her alanda değer verecek bir yerel yönetim anlayışı ile… 

Ülkenin batıya açılan kapısı olan bu liman şehrinin; bundan böyle hak ettiği değere kavuşmasını temenni ediyorum. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Güler Köstem
 1 Nisan 2024 Pazartesi 20:32
Değerlerimizden uzaklaşmış olmak aslında anılardan kopmak oluyor. Bunları hatırlatan güzel yazınıza teşekkürler.
 Erol Çağlar
 31 Mart 2024 Pazar 09:26
Kaleminize sağlık İhsan hanım, inşallah ülkemiz için şehrimiz için doğru kararların verildiği bir gün olur. Unutulan o kadar çok şeyimiz varki, hangi birini sayayım, Adalet, insanların birbirine sevgisi saygısı, komşuluk, yaşlıya saygı küçüklere sevgi daha neler. Umarım bu seçim dilediğimiz ve istediğimiz şeylerin başlangıcı olur, kalın sağlıcakla.
 Mürvet Sungur
 30 Mart 2024 Cumartesi 19:33
İhsan hanımcım temenninize katılıyorum …Birbirinden güzel yazılarınız için teşekkür ediyorum
 Berrin Yağcı
 30 Mart 2024 Cumartesi 15:36
Yine zevkle okudum yazınızı. Okurken, geçmişte bizim de evimizde tatlı telaş içinde yapılan, lezzetlerini özlediğim yemekler aklıma geldi. Bu seçim gündeminden bir nebze bizleri uzaklaştırmış oldunuz. Ben de dileklerinize katılıyorum umarım İzmirimizin kıymetini bilen yönetimin seçilmesini dilerim
 İpek özçelik
 30 Mart 2024 Cumartesi 12:27
Arkadaşım hala Aydında çok satılır ramazanın olmazsa olmazıdır ekmek dolması çok teşekkür ederiz sevgiler
 Zehra Özbek
 30 Mart 2024 Cumartesi 12:09
Yine okumaya doyamadığımız harika bir yazı kutluyorum
 Neval Şekerdil
 30 Mart 2024 Cumartesi 11:00
İhsan hanım çok güzel yazmışsınız ellerinize sağlık bütün çocukluğum şerit halinde gözümün önünden geçti aynı şeyleri yaşamış olmanın tadına vardım. Keşke o günlerimiz geri gelebilse. Yarın inşallah tekrar özgür bir İzmir olarak kalırız.
 Betül Yıldırım
 30 Mart 2024 Cumartesi 10:05
İhsan hanım yine şahane bir köşe yazısı.Tadı damağımda kalan tatlardan bahsetmişsiniz.Sizin yazılarınızı okurken bir roman sayfalarını çeviriyor hissine katılıyorum. Bizim Karantinadaki evimizde de kayası kompostosu ile ekmek dolması yapılırdı.Kardeşlerim ile en büyük parçayı alma ya yarışırdık. Yazdığınız gibi yarın yapılacak seçimlerde kent belleğine önem verecek kişinin seçilmesini dilerim.Saygılarımla
 İpek Ergür
 30 Mart 2024 Cumartesi 09:39
Harika bir anlatım olmuş. Rahmetli annemin en son yaptığı gerdan tatlısı gözümün önüne geldi dakika dakika… Tabii ki her şey değişiyor ve değişecek ama değerlerimizin unutulup gitmesine göz yumamayız. İlerleme devam etsin nir köşede öz değerlerimiz her ne olursa olsun ulaşılabilir halde gözümüzün önünde olsun. Böyle bir anlayışın baskın olduğu bir yerel yönetimle devam edelim ??????
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz