MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ahbap-çavuş kapitalizmi!
Ender ALDANMAZ
YAZARLAR
15 Şubat 2023 Çarşamba

Ahbap-çavuş kapitalizmi!

Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en ağır yıkımını ve sınavını veriyor.

Yıkımın büyüklüğü, gün geçtikçe ağırlığını daha fazla arttırıyor.

“Mucize” kelimesi ile gözlerimiz ışıldıyor. Bir yandan da makus talihimizi düşünüyoruz.

Göçük altında kalmak olağan… Mucize ise sapasağlam binalarda yaşamak…

Hepimiz enkaz altındayız aslında… Sadece doğanın zamanını bekliyoruz.

*

Depremin siyasal alana yansıması ve yelpaze içerisindeki partilerin yaşanan felaket karşısında konum alışı önünü göremeyen ülke için ifade ettiği tek şey; Kırılma!

Kılıçdaroğlu rest çekti. Erdoğan’a meydan okudu, ‘kendisi ile görüşmüyorum’ dedi.

Akşener, “şimdi susma zamanı” dedi. Eleştirilerini sıralasa da devlet referanslı söyleminden vazgeçmedi.

Bahçeli ilk etapta “siyaset değil birlik zamanı” dedi. Son konuşmasında ise muhalefet ile Haluk Levent’in AHBAP’ını hedef aldı.

Erdoğan ise ne ilk etapta ne de ilerleyen süreçte siyasilere birlik olma çağrısı yapmadı. Kılıçdaroğlu’nun söylemlerini ima ederek “defter tutulduğunu” da eklemeyi unutmadı.

*

Bellek tazelersek...

2019 Yerel Seçimi’nin ardından Cumhur İttifakı’nın yenilgisi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan bir mutabakat hükümetine işaret etmişti. “Türkiye İttifakı” için tüm siyasi partilere çağrı yapmıştı. İttifak daha konuşulmadan Bahçeli tarafından “başka ittifaka ihtiyaç yok” denilerek konu kapatılmıştı.

Bu konu konuşulurken ortada ne bir enkaz ne de başka bir doğal afet vardı.

Şu an ise bu enkazdan Türkiye İttifakı’nın çıkması ise oldukça güç görünüyor. İktidar ile muhalefet deprem konusunda dahi geçici olarak bile olsa bir araya gelemiyor. İktidar ile muhalefetin bu kadar keskinleştiği ve ülkenin kader seçimine 3 ay kala Türkiye’nin en büyük faciasının yaşandığı bir ortamda kimse önünü göremiyor. Yaşanan büyük facia ile ilgili kimin hesap vereceği, kimin olayı çekip çevireceği ise belirsiz…

Deprem konusu siyaset üstü değil, bir yönüyle siyasi bir konudur.

Kılıçdaroğlu’nun merkezi iktidarı elinin tersi ile iterek belediyeleri ile topluma dayalı bir çalışma yapması siyasidir.

Depremin en canhıraş anında birçok vatandaşın hayatta kalmasını sağlayan Twitter’da bant daraltılması uygulaması siyasidir.

Hazırlanan yardımların üzerine etiket yapıştırma yarışı siyasidir.

Hatta Akşener’in “susma vakti” demesi bile siyasidir.

Bambaşka bir tartışmanın eşiğindeyiz.

Özellikle Kılıçdaroğlu’nun çıkışı çok sert ve açık bir çıkış. Çokça sonuçlara yol açabilecek de bir çıkış... Bu yarıştan umarız ki ülke istifade eder.

*

Bir diğer konu da AHBAP’ın faaliyetlerine dönük olarak geliştirilen refleks…

Biz bir “güvenlik” devletiyiz. İç ve dış tehditlere gösterdiğimiz reaksiyon oldukça hızlı ve etkili. Ancak doğal afetlerde güvenlik konusundaki kadar hızlı ve etkili olmadığımızı son dönemde yaşadığımız deprem, sel, yangın felaketlerinin boyutunu düşündüğümüzde söyleyebiliriz.

Hatta yer yer sivil toplumun dahi gerisine düşecek bir sistemimiz var maalesef… Bunun yeniden elden geçirilmesi gerekiyor.

Şunu biliyoruz ki bu depremin ilk iki gününde kötü bir sınav verildi. Bu konuda Erdoğan dahi yaşanan aksaklıklara değindi. Yer yer sivil toplum daha ön plana çıktı.

Devlet Bahçeli’nin, Haluk Levent’in başını çektiği AHBAP’ı hedef alması ve Erdoğan’ın yardımların tek bir elden toplanması çağrılarını sürdürmesi pandemi döneminde belediyeler tarafından toplanan yardım paralarının el konulması sürecini insana hatırlatıyor.

Sinyaller bu yönde… Umarız böyle bir şey yaşanmaz. Bu konuda büyük emek veren, "siyaset üstü" davranmaya çalışan bir sanatçının ancak gönlünü kırarlar.

Ama gönlünün kırılması gereken ise başka kimseler var.

Depremin fazla kayıplara yol açmasının nedeni ise nepotizmden, ahbap-çavuş kapitalizminden kaynaklanıyor. Sürekli olarak kayırılan, bol keseden kredi dağıtılan, çürük çarık binaları vatandaşlara fahiş fiyatlarla satan ve kentleri betona boğan ahbap-çavuş kapitalizmi yıkımın, kaybın en büyük pay sahiplerinden biridir. Yoğunlaşmayı ahbap-çavuş kapitalizmi ve onun zihniyetine yöneltmek gerekiyor. Büyük bir özeleştiriye ihtiyaç olduğu görülüyor. Bölgeye konteyner, kazma, kürek, çadır, erzak toplayan AHBAP’a yoğunlaşıp hedef göstererek sadece kaybederiz.

*

Tüm bunlar olurken enkaz başında vatandaşlar yakınlarını bulmaya çalışıyor.

Mezarlıklara numara konuluyor. Hatta toplu mezarlar açılıyor.

Yıkımın içerisinde dayanışma halk arasında ve doğallığında ilmek ilmek örülüyor.

TKP’nin çorba dağıttığı masadan Ülkü Ocakları üyesi yiyecek alıyor.

Toplum ile siyaset arasında ise makas her geçen gün açılıyor.

İnsanlar gerçek dostlarını felaket anında tanıyor. Çünkü felaket anları en iyi okuldur.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ramiz Yılmaz
 15 Şubat 2023 Çarşamba 14:43
Ender bey bu deprem de bizleri birleştiremiyorsa söyleyin lütfen ne birleştirir. Daha ne olması gerekir birlik olmak, bir olabilmek için.
 TC misafir
 15 Şubat 2023 Çarşamba 13:36
Ender Bey asıl deprem ülke siyasetinde ve yine enkaz altında kalan halk ve halkın geleceğidir ne yazık ki. Tüm siyasi partiler kapatılıp çıkar ortaklığına bir son verilmeli, meclise halkın güvendiği ve aday gösterdiği insanlar gelmeli. Halk seçmek zorunda olduğu değil seçmek istediklerini yönetime getirmeli. Mevcut muhalefet de çok yetersiz ve bu düzeni değiştirebilecek ne isteğe ne de kabiliyete sahip.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz