MENÜ
İzmir 22°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Canımız acıdığında nehir kıyısına gideriz
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
7 Temmuz 2024 Pazar

Canımız acıdığında nehir kıyısına gideriz

Su; katı, sıvı ya da gaz şeklinde yeryüzündeki tüm ekosistemlerde dolaşan, hayat veren, hayatın yeniden filizlenmesini, devamlılığını sağlayan en önemli fiziki varlıktır. Suyun karalardan denizlere ve denizlerden karalara uzanan bitimsiz döngüsüyle canlı türlerinin devamlılığını sağlayan doğum ve ölüm döngüsü arasında bir benzerlik var.

Nehirler birçok nedenden dolayı önem taşır. Bunlardan biri karadan okyanusa büyük miktarlarda su taşımaktır. Deniz suyu sürekli buharlaşır. Ortaya çıkan su buharı, bulutları oluşturur. Bulutlar nemi kara üzerine taşır ve yağış olarak bırakır. Karalara yağış olarak dönen tatlı su, nehirleri ve daha küçük akarsuları besler. Suyun karalar, okyanus ve hava arasındaki bu hareketine su döngüsü denir. Su döngüsü, Dünyanın neredeyse tüm canlılar için gerekli olan tatlı su kaynağını sürekli yeniler. Suyun yeryüzündeki ekosistemler boyunca izlediği yollar ve oluşturduğu etkiler son derece karmaşıktır ve tam olarak anlaşılamamıştır.

***

Değerli dostum Bülent Şık yeni kitabı Nehirler ve Çocuklar- Büyük Menderes Havzasındaki Yavaş Şiddetin Görünümleri isimli yeni kitabını göndermiş.

Heyecanla okudum. Bir saha çalışması olarak Bayetav’daki toplantıda dinlediklerim geçti aklımdan.

***

Kitabın yazarını ve kurumsal destekçilerini tanıyalım:

Dr. Bülent Şık, Gıda Mühendisi. Akademisyen. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren çeşitli laboratuvarlarda çalıştı. 2009 Yılında öğretim üyesi olarak Akdeniz Üniversitesi’ne geçti. Üniversitede Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi’nin kurulumu ve faaliyete geçmesi çalışmalarını yürüttü. Gıdalarda ve sularda çeşitli toksik kimyasal maddelerin kalıntılarının belirlenmesi, gıda güvenliği ve çocuk beslenmesi üzerine çalışmalar yaptı. Halen BAYETAV Vakfı genel sekreterliği görevini yürütüyor ve aynı zamanda BAYETAV Okulları gıda danışmanı. Mutfaktaki Kimyacı, Bizi Yeryüzüne Bağlayan Hikâyeler ve Çocuklar ve Gıda Güvenliği isimli üç kitabı bulunuyor.

Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV), toplumsal, siyasal, ekonomik alanlarda ve bizi çevreleyen ekosistemde süregiden sorunlar, farklılıklar ile yoksunluklardan kaynaklanan eşitsizlik, adaletsizlik, ayrımcılıkları dert edinen, bunların yol açtığı ayrışmalar, kutuplaşmalar üzerine bizi düşünmeye ve çözüm üretmeye davet eden bir vakıf. İnsanlar ve çevre ile barış içinde birlikte yaşamayı mümkün kılacak eşitlikçi, paylaşımcı, demokratik değerlerin diğerkâm bir etik çerçevesinde yaygınlaştığı bir toplum tahayyül ediyor. “Birlikte yaşama” imkanlarını yaratıp, çoğaltacak transdisipliner bir yaklaşım çerçevesinde eğitim ve araştırma kurumları kurulabileceği, bilgi, sanat ve politika üretilebileceği anlayışıyla hareket ediyor. İçinde yaşadığımız kente, ülkeye, dünyaya dair benzer tahayyülü ve hedefleri paylaşanlarla, işbirliği içinde adımlar atıyor.

Mekânda Adalet Derneği (MAD), 2016’dan beri kentsel ve kırsal mekânlarda daha adil, demokratik, ekolojik ve katılımcı süreçlerin/pratiklerin geliştirilmesi için disiplinler-ötesi çalışmalar yürütüyor. Dernek; hak temelli, yenilikçi, nitelikli ve kamusal bilgi üretmek ve paylaşmak amacıyla kuruldu. Çalışmalarının merkezinde yer alan kent hakkı ve çevre adaletinin; engelliler, çocuklar, yaşlılar, göçmenler, kadınlar ve yerel aktörler/örgütler gibi kırılgan grupların mekân üretim süreçlerine aktif katılımı ile sağlanacağına inanan MAD, araştırma, eğitim ve savunuculuk faaliyetlerinin yanı sıra katılımcı tasarım ve eğitim pratiklerine yoğunlaşıyor.

MAD, yaşam alanlarıyla ilgili kararları dayanışma içinde, katılımın önündeki engelleri kaldırarak almanın en temel demokratik haklarımızdan olduğunu; mekânsal kararların kamusal süreçler ile belirlenmesi gerektiğini; kentsel ve kırsal mekânın bir bütün olarak görülmesi, yapılı çevre ile doğal çevre arasında bir denge kurulması gerektiğini; farklı yaşam tercihlerinin, kimlik ve kültürlerin ayrımcılığa uğramaması için politikalar geliştirmeyi; kırsal alanda ve kentte yaşayanların kendilerini maksimum kapasitede gerçekleştirmeleri önündeki engellerin kaldırılmasını benimsiyor ve savunuyor.

***

Bu rapor, Mekânda Adalet Derneği (MAD) ve Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV) iş birliğiyle gerçekleştirilen ve 8 gün süren Büyük Menderes Havza Çalışması’nın gözlem ve izlenimlerinden oluşuyor.

Bülent Şık dostum; şöyle demiş : Yaptığımız çalışma, havzadaki madencilik ve enerji odaklı faaliyetlerin çevresel ve toplumsal etkilerini, bu projelerden olumsuz etkilenen kesimleri 11 ve yerel çevre mücadelelerini kamu refahını dikkate alan bir perspektiften görünür kılmayı amaçlıyor.

Çalışmada havza sınırları içinde en büyük alana sahip olan Aydın, Denizli ve Uşak illerindeki kömür ve altın madenciliğiyle jeotermal enerji yatırımları odağında yöre sakinlerinin yaşadıklarını kayda geçirmeye; yıkımın, mülksüzleştirmenin, kirletmenin ve sadece insanların değil diğer canlıların da yaşam alanlarını daraltmanın, susuz ve nefessiz bırakmanın yol açtığı ve  açacağı meselelere dikkat çekmeyi amaçladık.

Rebecca Solnit, “Her çatışma, kısmen anlattığımız hikâye ya da kimin anlattığı ve kimin duyulduğu üzerine bir savaştır,” der.

Bu saha çalışmasının asli amacı yaşanan yıkımdan doğrudan etkilenen, hayatları bir anda altüst olan insanların seslerini duyulur ve günbegün daha çok kayıplara karışan çeşitli canlıları görünür kılmaktı. Çalışmanın çevre adaleti, doğal hayatın korunması, gıda güvencesi ve güvenliğiyle halk sağlığı çalışmalarına özellikle de çocuk sağlığını korumaya yönelik çalışmalara katkı sunacağını umuyorum.

Uşak’ın Eşme ilçesindeki Ulubey Kanyonu civarında bulunan altın madeninin yol açtığı sorunları inceleyerek başlayan çalışmamız, Denizli’deki açık linyit madenine ve oradan da Aydın geneline bir salgın gibi yayılan jeotermal enerji yatırımlarının sebep olduğu sorunlara uzanıp Büyük Menderes Nehri’nin denize döküldüğü yer olan Söke’de son buluyor.

***

Umarım bu kitabı okuyanlar, dinleyenler olur… Umarım vicdan sahibi insanlar çıkar… Çünkü “vicdan”, bireyin kendisiyle ve çevresiyle barışık bir yaşam sürmesini, toplumsal düzenin ve adaletin korunmasını, empati ve dayanışmanın artmasını sağlar.

Çünkü Büyük Menderes elden gidiyor.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz