MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Depremin efsaneleri ve kocaman yürekleri!
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
17 Şubat 2023 Cuma

Depremin efsaneleri ve kocaman yürekleri!

Günlerce elim kolum kıpırdayamadı. Bir tür felç olma durumu yaşadım. Bir uçtan diğer uca bir duygu karmaşasının içinde, düşüncelerimi toparlayamadım. Depremin ilk gününden itibaren yazmak istedim. Ancak dağarcığımdaki kelimeler, yaşanan büyük felaket karşısında yetersiz kaldı. Halihazırda bu satırları yazarken, nereden başlayacağımı bilemiyorum. Neyi nereden başlayarak anlatmalı, karar veremiyorum.

Mesela, Club Hous’ta (sosyal medya platformu) açılan sobet odalarında, depremin ilk saatlerinden itibaren organize olup, yardım toplama çalışması yapanları mı! Sohbet odalarında moderatörlük yapan arkadaşların, günlerce odalarını kapatmadan ve devir daim şeklinde, günde bir kaç saatlik uykularla,yardım koordinasyonunu ve iletişimi aksatmama çabalarını mı? Özellikle bu odalar içerisinde, takma adı Efsane Terlik olan, Efsane adındaki moderatör hanımın, depremin daha üçüncü gününde afet bölgesine 3 tır yardım gönderme başarısından, yurt içi ve yurt dışı nakdi ve ayni yardım toplanmasına öncülük etmek konusunda gösterdiği,insanüstü özverili emeğini mi?

Ya da bulunduğum ülke Amerika’da, depremin duyulduğu ilk andan itibaren, biz Türkiye kökenli tanışlarıyla, bu büyük acımızı paylaşmak için telefon açan, mesaj gönderen, üzüntülerini bildiren Amerikalı komşularımızı ve arkadaşlarımızı mı! Bizleri hiç tanımadığı halde,Türkiye’deki deprem felaketinden zarar görenlere yardım toplama çalışmalarına katkıda bulunmak için koşturan, Amerikalı gönüldaşları mı!Amerika’da yaşayan gurbetçilerimizin, yardım toplama çalışmalarını, nasıl tek yürek örgütlemedeki övülesi gayretlerini mi!

Hangi birini iyice anlatmaya çalışsam da, en çok kimden bahsetsem de, yine de az ve yetersiz anlatmış olacağım.Çünkü biliyorum ki bu acıya çare olmak için yardım eli uzatanların, vicdanlarındaki güzelliği tarif etmek mümkün değil! O yüzden, tüm bu duygu yüklü ve yürek yakan atmosferin beni kasıp kavurduğu sarsıntı içerisinde, depremden en çok etkilenen yerler arasında, Hatay’ın Antakya ilçesi hakkında yazılan ve içimi ezip geçen birşiiri paylaşarak, yazımı sonlandırmak istiyorum.

Bu şiiri yazan, Amerika’da yaşayan bir Antakya’lı arkadaşım. Son 4 yıldır ailesi ile birlikte Amerika’da yaşıyor. Bu süre içerisinde Türkiye’ye hiç gidemedi. Eşi kanser tedavisi görüyordu. Bu yıl, eşinin kanser ile ilgili son tahlilleri temiz çıktığı ve iyileşmeye başladığı için, yazı ailesi ile birlikte Antakya’da geçirme planları yapıyordu. “Bu tatil hepimize iyi gelecek, vatan hasreti gidereceğiz” diyordu. Depremde eşinin kuzenleri, enkaz altınd hayatlarını kaybettiler. Kendi ailesi olan iki engelli ablası, Alzaymır hastası annesi, iki ağabeyi ve yeğenleri, depremden sağ kurtuldular.Ancak, ablaları ve annesinin, diğer rahatsızlıkları nedeniyle deilaçlarını temin etmeden yaşamaları çok zor. Şimdilik çadırda yaşıyorlar. Daha ilk kez dün banyo yapabilmişler. Arkadaşımın ağabeyi, banyo yapabildikleri için, telefonda sevinçten ağlıyormuş...

Arkadaşım dün bana dedi ki, “Neşe, biz, Antakya’nınbir tek Asi nehrini, adından da anlaşılacağı gibi,hırçın ve asi bilirdik. Asi nehrinden başka, tabiatın bize sert ve acımasız davranan hiç bir halini görmedik.” Sonra sözcükler boğazında düğümlendi, bir süre suskun kaldı... Bana yazıp gönderdiği şiirini, telefonda okumaya çalıştı... Oysa ben,o okumaya başladığı anda, bir solukta, ondan önce şiirini okuyup bitirmiştim! “Dur” dedim ve ağlamaya başladım. Gerisini anlatmaya gerek yok sanırım... Gerisini şiir söylesin... Bir de siz okuyun istedim...

Büyüdüğüm şehir,

çocukluğum, gençliğim...

Antakyam!

Ahhh ahh! Ne oldu sana böyle?

Kim seni bu kadar öfkelendirdi?

Kime kızdın bu kadar?

 

Senin Asi nehrini bilirdim,

Öfkelenen, taşan ve tersten akan,

ama ben seni böyle bilmezdim,

tıpkı bir sonbaharda ağacın yapraklarını

döktüğü gibi binalarımızı yıkacağını,

sevdiklerimizi ya toprağına alıp

ya da senden uzaklaştıracağını...

 

Oysa sabırsızlıkla bekliyordum

yaz mevsimini,

seni görmeye gelecektim ailemle,

dostlarımla, arkadaşlarımla vakit geçirecektim,

senin o eşşsiz yemeklerinden yiyecektim.

Tepsi kebabı, kağıt kebabı, içli köfteni

ve en çok peynirli künefeni özlemiştim.

Sonra tarihi, nostalji kokan,

dar sokaklarında dolaşacaktım,

oradaki kafelerde sevdiklerimle

vakit geçirecektim,

Samandağı, Deniz, Çevlik, İskenderun,

Arsuz’a gidecektim,

o uzun sahillerinde yüzecektim,

yürüyüş yapacak,

güneşin batışını seyredecektim...

Oysa şimdi, sen yine

asiliğini yaptın,

her yeri yakıp yıktın...

Elveda Antakyam!

 

Son söz: Efsane hanım ve onunla birlikte, gece gündüz, depremzedelerin yaralarına merhem olmaya çalışan Club House’taki“Haber Bizden Yorum Sizden” adlı sohbet odasındaki arkadaşları ve ülkemin tüm yardımsever gönüllüleri; hepiniz yaşadığımız bu korkunç afette, yüreklerinizin büyüklüğü ve gösterdiğiniz dayanışma ruhunun yüceliği ile birer efsane yarattınız... Efsane hanım ve hepiniz, depremin “gerçek efsaneleri” sizlersiniz... Bir kez daha, emeğinize ve dayanışma bilincinize sağlık. Alkışlar size, kocaman! Kocaman insanlığınıza ve kocaman yüreklerinize...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz