MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Doğal Hayat Zannı
Filiz SEZER
YAZARLAR
19 Mart 2021 Cuma

Doğal Hayat Zannı

“Doğal davran...”Her duyduğumda beni anlamsız bir paniğe sürükleyen bir cümle olmuştur; elimde bir şey varsa döktürür, yürüyorsam tökezletir, ciddi durmam gerekiyorsa güldürür. Oscar Wilde’ın ünlü sözünü anımsatıyor bu durum bana, “doğal olmak, sürdürülmesi çok zor bir yapmacıklıktır”.

Doğal yaşamak da günümüz şartlarında doğal davranmak kadar zor ve hatta adeta bir lüks. Gökyüzüne yükselen binalar arasında güneşin batışını seyredebildiğimizde kendimizi şanslı saydığımız bir yaşam biçiminde, en azından çocuklarımızı doğal yiyeceklerle besleyebilmek için servet ödemek zorunda kalıyoruz. Gerçi artık market ve pazarlardaki etiketler doğallık iddiasında olmayan besinler için de bir servet ödemek zorunda olduğumuzu gösteriyor ama bu tamamen başka bir yazı konusu.

Geçen günlerde haber siteleri arasında dolanırken denk geldiğim bir video-haber vardı.Yaptığı park projesi ile önemli bir ödül almış Taylandlı genç bir peyzaj mimarı,iklim değişikliğine karşı “kentimizi güçlü kılma yollarından biri olarak” genelde âtıl durumda olan çatıları yeşillendirmeyi öneriyordu. Bu bana son belediye seçimleri öncesinde, İstanbul’daki toplam yeşil alan hesabındayol kenarlarındaki çimenliklerin de dahil edildiğini hatırlattı.

Çözümler bu minvalde ilerleyecekse balkonlarla pencere önlerindeki saksılarımla azılı bir iklim değişikliği savaşçısı olduğum kesindir. Üstelik evdeki 2 haylaz kedi ile vahşi doğanın sınırında olduğum da düşünülebilir. Abarttığımı düşünenler için referans noktamı köpek kıyafetleri tasarlayan ünlü modacılardan aldığımı söylemeliyim. ABD’ deki kimi evcil hayvan sahiplerinin bu tasarım kıyafetlerle köpeklerine kendi kişiliklerini yansıtmaya çalıştıklarını ve sadece bu yıl bu amaçla yaklaşık 24 Milyar dolar harcayacaklarını da eklersem bana hak vereceğinizi tahmin ediyorum.

Kültürü insan yaratımı olan ve doğanın dışında kalan şeylerin tümü diyerek çok basitçe tanımlamak mümkün.  Ürettiği kültürün adeta esiri olan insan, kendini her şeyden önce toplumsal hayatın bir ferdi olarak görürken doğal hayatın bir parçası olamıyor.Ancak binlerce yıllık evrim sürecini düşündüğümüzde bu durumun yine de oldukça yeni olduğunu söylememiz gerekiyor. Doğanın bir hammadde olarak görülmesi ve vahşice katledilmesi sömürgecilikle başlar ve bu duruma yönelik güçlü eleştiriler ilk olarak Marksist ideolojide veya Henry David Thoreau gibi natüralistler tarafından dile getirilir.

Yine de değişen üretim ve tüketim alışkanlıkları ile doğa ve kültürün bu kadar keskin çizgilerle ayrılması ve küresel düzeyde ekolojik krizin ortaya çıkışı 20.Yüzyılın ikinci yarısına denk gelir. Yeşil bir politika söylemi ve eko sosyalizm gibi yeni ekonomi modelleri üzerine yapılan felsefi ve siyasi tartışmalar da geçmişten bu yana kesintisiz olarak süregeliyor.

“İnsanın doğa üzerindeki tahakkümü, aslında doğayı bir araç olarak kullanan insanın diğer insanlar üzerinde tahakkümüdür.”CliveLewis (1942)

Zira yaşanan bu çevre sorunları temelde bir sistem sorunudur ve sadece fosil yakıt azaltılması veya karbondioksit salınımını kontrol etmekle çözülemez. Doğal kaynakların (kapitalist sistemde hammadde) tükenmesi veya pahalılaşması mevcut sistemi de tehlikeye atıyor. Aslında durumun vahametini sırf düzenin ayrılmaz bir parçası olan aktörlerin açıklamalarına bakarak anlamak da mümkün. Zira biz sıradan ölümlüleri kasıp kavuran COVID-19’u göreceli olarak daha az ciddi bir sorun şeklinde tanımlayan, uzay çalışmalarına çok para harcıyor diye ElonMusk’ıaçıkça eleştiren Bill Gates’in bir anda ellerinde kızıl-yeşil bayraklarla ekososyalizm savunucusu oluverdiğini düşünmek bir parça zor.

Sistemin tıkanma noktasına geldiği zamanları büyük değişiklikler için bir fırsat olarak da görmek de mümkün. İnsanın doğanın bir parçası mı yoksa hâkimi mi olacağına karar vermesi gerekiyor.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz