MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hayatı sır… Ölümü sır… Mezarı sır…
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
9 Ocak 2022 Pazar

Hayatı sır… Ölümü sır… Mezarı sır…

Bugün Pazar…

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü…

Bir kez daha…

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım…

Bunu yaparken de…

“Gazi ve Latife”nin yazarı Hıfzı Topuz’u…

“İki Aşk Arasında Atatürk” kitabının yazarı Salih Bozok’u…

“Teyzem Latife”yi kaleme alan M. Sadık Öke’yi ve…

“Fikriye” romanın yazarı Fatih Bayhan’ı…

Saygıyla analım…

***

Aşk hikayelerini severim…

Bu nedenle…

O’nunla ilgili her şeyi okudum; hatmettim…

Gelin görün ki…

Tarihin O’na yakıştırdığı tanımlamayla…

Atatürk’ün büyük aşkı…

Ya da…

“Köşk’ün Duvaksız Gelini” Fikriye’nin…

Hayatı müthiş gizemliydi…

Ölümü sırdı…

Mezarı ise kayıptı…

Fikriye, o büyük aşkı ne acıdır ki; canıyla ödemişti…

***

Fikriye Hanım…

Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın ikinci eşi…

Ragıp Bey’in kardeşi…

Memduh Hayrettin Bey ile Vasfiye Hanım’ın kızıydı…

Fransızca ve Yunanca biliyor; ud ve piyano çalıyordu…

Gözleri üzüm karası…

Olağanüstü güzel olmasa da çok hoş bir kızdı…

Gönülleri yakıp, geçen efsunlu bir yanı vardı…

Hastalıklara karşı zayıftı…

Narin yapısı yüzünden eğitimini yarıda bırakmıştı…

Çok genç yaşta bir Mısırlı ile evlenmişti…

Ancak…

Harem hayatına ayak uyduramamış…

Ailesinin yanına dönmüştü…

Mustafa Kemal’i…

Çocukluğundan beri tanıyor ve ona hep…

“Mustafa Ağabey…” diye sesleniyordu…

Kader…

Onları Ankara’da buluşturdu…

Gazi, Kurtuluş Savaşı'nın başlarında…

Çankaya’da bakımdan yoksun bir hayatın pençesindeydi…

Özel hizmetleri aksıyordu…

Selanik'teki dostlarından Mithat Bey…

Gazi’yi ziyarete geldiği bir gün…

Mustafa Kemal’in durumunu görünce…

O’na Fikriye Hanım’ı tavsiye etti…

Birkaç gün sonra…

Fikriye Hanım, Çankaya’ya yerleşmişti bile…

Çevresindekilere kendini sevdirdi, saydırdı…

Orta boylu,  kara gözlü, karakaşlı, aydınlık yüzlü genç kadındı…

***

Mutlu düzen 1923'e kadar böyle sürdü…

Ancak…

Fikriye Hanım tüberküloza (verem) yakalanmıştı…

Atatürk, O’nu tedavi için Almanya’ya gönderdi…

O sırada…

Mustafa Kemal, Latif Hanım’la evlenmeye hazırlanıyordu…

Fikriye, o izdivacı…

Tedavisinin sürdüğü hastanede…

Bir gazete haberinden öğrendi…

Çılgına dönmüştü…

Kimseye haber vermeden Türkiye'ye geldi ve…

Soluğu Çankaya Köşkü’nde aldı…

Ve, her şeyin bittiği an…

Latife Hanım…

“Ne işin var senin burada?” diyerek…

Atatürk’e haber vermeden Fikriye’yi köşkten kovdu…

Fikriye darmadağın olmuştu…

Gazi Mustafa Kemal’i için için seven o kadın…

Kendisini Köşk’e getiren faytona binerken…

Gözyaşlarını tutamıyordu…

Atlı araba Köşk’ün cümle kapısına gelmeden…

Bir silah sesi yankılandı…

Fikriye…

Gazi’nin hediye ettiği tabancayı…

Göğsüne dayayıp, tetiği çekmiş…

Narin vücudu kapıdan dışarı sarkmıştı…

Zavallı Fikriye…

Sol elini göğsüne bastırmış, parmakları arasından kan sızıyordu…

Sağ elinde tabanca vardı…

Nizamiyeden yetişen askerlerin yardımıyla faytondan indirirler…

***

Fikriye’yi…

Atatürk’ün emri ile Memleket Hastanesi’ne yetiştirdiler ama…

Dokuz gün komada kaldı…

Sonunda bu dünyaya veda etti…

Hıfzı Topuz üstadın…

“Gazi ve Fikriye” romanını okursanız…

Fikriye…

İntihara teşebbüs ettiği tarihten öldüğü tarihe kadar…

Hastanede tedavi altında kalmıştı…

Hepsinden ilginci…

Kurşun yarasıyla değil…

Kurşunun açtığı yaranın enfeksiyon kapması ve…

Tam iyileşmeyen verem hastalığının iyice azması nedeniyle hayata veda etmişti…

Ölüm tarihi, 31 Mayıs 1924 olarak kayıtlara geçmişti...

***

Peki, Fikriye’nin mezarı neredeydi?

Ata'nın yaveri Salih Bozok'un anılarına göre…

Mezar yeri Kuğulu Park'taydı…

Yazar Fatih Bayhan’a göre ise…

Talihsiz Fikriye…

Ankara'nın Ulus semtindeki eski mezarlıkta yatıyordu…

Can Dündar’a göre ise…

Ankara Etnografya Müzesi'ndeki

Atatürk'ün at üzerinde dev heykelinin yükseldiği yere defnedilmişti…

***

Bitiriyoruz…

Bu yaşananlar…

Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından çok trajik bir aşk öyküsüdür...

Fikriye…

Yıllarca “Çankaya’nın Duvaksız Gelini” olarak anıldı…

Herkes bi’şiler söyledi…

Anılar saçıldı; romanlar yazıldı…

Ancak…

Fikriye’nin sırlarıyla bu dünyaya veda ettiği gerçeğini…

Hiçbir şey değiştiremedi…

Geriye…

Mezarı bile olmayan bir büyük aşk kadının…

Bilinmeyenleri kaldı…

Fikriye için açık ve net…

En çarpıcı tarihi söylem ise…

(İsimleri saklasa da…)

Ulu Önder Atatürk’ten geldi:

“Beni iki kadın çok sevdi, biri yalnız ben olduğum için (o Fikriye’dir), öteki de mevkiim için… (o da Latife Hanım’dır).”

Hamiş: Bazı tarih yazarları Atatürk’ün Fikriye Hanım’dan bir oğlu olduğunu yazarlar... Araştırmacı - yazar Mehmet Sadık Öke, “Teyzem Latife” isimli kitabında Atatürk'ün manevi oğlu Abdürrahim Tuncak'ın Fikriye Hanım ile Atatürk’ün öz oğlu olduğu iddia eder... Atatürk’e benzediği öne sürülen Abdürrahim Tuncak ise, 1990 yılında 99 yaşında hiç konuşmadan sırları ile birlikte vefat etti…”

Sonsöz: “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… Düşmem dersin, düşersin; şaşmam dersin, şaşarsın; öldüm der durur, yine de yaşarsın… / Hz. Mevlana…”
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz