İçim çocuk, ruhum çingene

Nisan mevsimlerden en sevdiğim benim. Bir kere isim hali kendi başına güzel. Sümercede Nisag (ilk açanlar) demek. Modern Yunancada ise ilkbahar anlamına gelen açmaktan geliyor.

İngilizceye Latince kökenli -Aprilis-den geçtiği rivayet ediliyor. Aperire açmak, ağaçların çiçek açmaya başladığı mevsimi ima ediyor.

Nisan ilkbaharın en belirgin ayı değil midir? Martın soğuğunun, kapıdan bi baktırıp kazma kürek yaktırmasının aksine mert bir aydır. Güneşi daha bir parlak yağmuru daha bir delikanlıdır. Yeryüzü çiçeklenir, böceklenir, cıvıldaşır bi kıpraşır işte yerinde durdurmaz insanı. Oksijen yerden yere çarpar, kalbin bir şey olacakmış gibi gümbür gümbür atar işte.

Bi başka başlar Nisan.

Şakalarla, güldürmeceyle başka hangi ay var bildiğiniz? Ayın ilk gününde içindeki enerji muziplik, muzırlıkla beslenir şakalarla coşarsın, eğlenirsin. Gülücükler yırtar gökyüzünü, küçüklerin haytalıkları büyüklerin içlerinde zor tuttukları kahkahaları sanki bir sihirli değnek değer yeryüzüne çiçeğine, karıncasına, ağacına, başağına ve insanın ruhuna; üfler serin ferahlatıcı bir nefes…

Ohh beee, dersin! Nisan geldi ohh bee…

4 Nisan Paskalyadır. Hristiyanlıktaki en eski ve en önemli bayramlardan biridir. Renkli, eğlenceli sepet sepet yumurtanın kol gezdiği aileleri birleştiren, çocukları gülümseten geleneksel dini ritüellerden biridir dünya üzerinde…

8 Nisan Roman Günüdür. Roman kültürünün kendilerine has en canlı renkleriyle kutlandığı, çalgılı çengili bir bayramdır. Çingeneler zamanıdır ruhun göçebe halidir.

15 Nisan Dünya Sanat Günüdür. Gizlenen hasıraltı bilinçaltı duygular dile gelir sanatın elinde. İçindeki o renkler ama bir tuvale sıçrar, ama bir heykele kıvrılır ama bir çalgıdan dünya âleme duyurulur.

19 Nisan Kitap Günü ve Kütüphane Haftasıdır. Başka diyarlar, başka hayatlara gitmenin en ucuz en eğlenceli en konforlu yolculuğudur kitaplar. Macera duygumuzu, canlılık ve renk arayışımızı tetikler. Kütüphaneler ise yılların, anıların, hayatların hapsedildiği en güzel mahpushanedir. Kaybolmak istersen, bulunamayacağın tek yerdir. Kendi rızanla kendi tutsaklığını ilan ettiğin sessiz dünyadır.

Dünyadaki tek Çocuk Bayramının kutlandığı “yirmi üçüncü gün” de Nisan ayındadır. Büyüklerin acımasız dünyasında en saf en güzel varlığın çocuk olduğunu; tertemiz bir dünya yaratabilmek ve öyle tutabilmek için geleceğin minicik kalpleri minicik ellerinin en güvenilir yer olduğunun bilincine varan tek liderdir Mustafa Kemal Atatürk.

Çocuk demek renk demek, sınırsız istek demek, durmak bilmez enerji demek, heyecan demek, tutkunun peşinde koşan demek…

Çocuk demek çeşitlilik demek, merak demek, saflık demek…

Çocuk demek inat demek, dediğim dedik demek, sevdiği her şeyin olması için mücadele eden demek.

Çocuk demek kahkaha demek, neşe demek, yenilik demek.

Çocuk demek gelecek demek, umut demek, süreklilik demek.

Çocuk demek yaratıcılık demek, sınırların dışında düşünmek demek, ufuksuz bakış açısı demek.

Çocuk demek 23 Nisan demek. Çocuk demek böğüre böğüre okunan şiir demek.

Dün içimdeki çocuğun bayramını kutladım.

Yarın ise fiziksel mevcudiyetimin dünyadaki ellinci yılını kutlayacağım.

Yine ev hapsinde…Pandeminin al aşağı edemediği Çingene ruhum ise artık isyanda.

Kulağının arkasına tutturmuş kırmızı gülü, fırfırlı pembe entarisi, kocaman halka küpeleri, bir kolunda rengârenk bilezikleri, diğerinde içi renkli çiçeklerle dolu sepeti, başında kavak yelleri müziğe eşlik ediyor

“dün içindeki çocukla yarın dışındaki kabukla” Nisanı -ilk açanları- kutluyor.

O zaman dans…

Müzik Önerisi : Kustino Oro –BOF “Le Temps Des Gitans”