Kadayıfın altı

Zamana bırakılmış işler günü gelmeden “aciliyet” gerekçesiyle erkene alınabiliyor.

Düşünmek lazım, acil diye erkene alınanlardan hangisi acil?!

Kaçmak bile acil kodu ile yapılıyorsa..

Bazen “tükendim, benden bu kadar” demek yerine, “elzemdi” ya da “ülkenin zaruretleri bu tür kararları erkene almayı gerektirebilir…” türü açıklamalarla gerekçelendirilir.

Oysa gerçekler çok başkadır ve iddia edildiği gibi de değildir.

***

Bir zamandan beri muhalefet “erken seçim” istiyor.

Seçimi erkene almak kimin yararına?

Diyelim ki seçmen muhalefete oy vermeye hazır. Bu fırsatı değerlendirip erken seçim kararı desteklenebilir mi?

Siyasette çıkarların yönünü belirlemek her zaman kolay olmaz.

Peki, dar gelirli seçmenin ne düşündüğünün bir önemi var mı?

Yoksullaştırılmış seçmene acımak insani bir durumdur. Ben de garip gurebayaacırım.

Durum uzaktan görüldüğü gibi değilse…

Seçmenin saman alevi türü tepkileri temelsiz olabilir. İktidar tarafından kışkırtılmış da olabilir...

Korkak, ödlek ya da şaşkın seçmen erken seçim istiyorsa…

Yandım Allah! Noktasına gelmişse…

İmdaat, diyenlerin feryadı arş-ı âlâya çıkmışsa…

Tez canlı insanların şikayetleri hızla yön değiştirebilir. İktidar adayı bir siyasal oluşum, parti veya koalisyon fark etmezkadayıfın altı kızarmadan erken seçime gitmek doğru mudur?

Öyle ki iktidar erken seçim istese bile muhalefet “Hayır, gidemezsin… Vaatlerini yerine getirmeden bir tarafa kaçamazsın… Seçmen size 5 yıllık yetki verdi, nereye kaçıyorsunuz…” gibiitirazlarla engellemeye çalışmalıdır.

Bu durumda kaçan iktidarın sığınağı şu olacaktır:

“Biz kaçmıyoruz, halka müracaat ediyoruz!” olacaktır.

Şu an Türkiye’de erken seçim istemek, pişmekte olan yemeğin lezzetine “soğuk su katmak” demektir.

Tekrar ediyorum, erken seçim mi, sakın ha!

“Kadayıfın altını” kontrol etmeden erken seçim istemek iktidarın alabileceği ağır hezimeti hafifletmek olur.

Net söylüyorum,20 yıllık muhalefete yazık olur.

İktidar erken seçimi telaffuz eder gibi olduğunda da muhalefet “Hayır!” demelidir.

***

Bu kaçmaktır…

Beş yıllık süreyi kullanmamaktır…

Her şeyi berbat ettikten sonra kaçmak da ne demek!...

“Garibanın Yandım Allah” demesinin ne önemi olabilir ki.

Önemli olan zenginlerin ne düşündüğü.

Özellikle hükümetin zenginleri.