MENÜ
İzmir 22°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Zehirli kurşundan nasıl kurtuldu?
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
24 Mayıs 2024 Cuma

Zehirli kurşundan nasıl kurtuldu?

Siyasi suikast girişimleri...

Dünya tarihinin en ilginç sayfalarını oluşturur...

Çoğu kez...

Zaman Tüneli’nin ucunda...

“Işığı görüyorum!” diyenler bile...

Gün gelir...

Ya Brütüs’ün elinden sırtına giren bıçağın ucunda biter Sezar’ın hayatı...

Ya da...

Hiç beklemediğin...

Hatta...

Hayal bile etmediğin bir şekilde...

Tiyatro locasında...

Ensesinden kurşunlanan ABD Başkanı Lincoln gibi...

Her şey...

Sessizce başlar ve biter!

Ve...

Çoğu kez suikastçi yakalanamaz!

***

Türkiye Cumhuriyeti’nin...

En faza...

Siyaset’i sarsan “Suikast Girişimleri”ni yaşayan...

“Bülent Ecevit”...

Adıyla tarihe kayıtlara düşmüştür...

Bilenler, bilir...

Bilmeyenler şimdi bu köşede öğrenecek ve...

İster istemez şaşıracak...

***

Hiç kullanmadı ama...

CHP’nin efsane başbakanının tam adı...

“Mustafa Bülent Ecevit” idi...

Cumhuriyet’in ilanından “iki yıl sonra” dünyaya “merhaba” demişti...

Siyaset’çi olarak tarihte yerini almıştı ama...

Bu dünyaya veda edene kadar...

Onurla taşıdığı...

Ne “politikacı” kimliğinden...

Ne de...

Gazeteci... Şair... Yazar... Çevirmen...

Gibi ruhuna işlemiş yeteneklerinden vazgeçmedi...

Hepsine dört elle sarıldı...

Türkiye Cumhuriyeti'nin...

Eski Çalışma Bakanı... Devlet Bakanı... Başbakan Yardımcısı...

Sıfatlarıyla görev yaptı...

Hepsinden yüz akıyla çıktı...

Bitmedi...

1974... 1977... 1978... 1999(Ocak / Mayıs arası)... 1999 (Mayıs / 2002 Ekim) gibi...

Takvim aralıklarında...

Beş kez Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı görevini üstlendi...

Ruhunu teslim ettiğinde...

Başbakandı...

***

Namı diğer Karaoğlan, yaşadığı ilk saldırıyı...

Eylül 1973'te...

Siyasi rakibi Süleyman Demirel'in memleketi Isparta'da yaşadı...

Yaklaşan genel seçim için...

“Güller Şehri”ne gitmişti...

200 kişinin saldırısına uğradı...

CHP’nin bayrağı parçalandı...

Bir kişi bıçakla yaralandı...

Ecevit; o sırada Türkiye’ye şöyle seslendi:

“Arkadaşlar, bu arkadaşımızın kanı Süleyman Demirel’in de yaşatmak için uğraştığı demokrasi için dökülmüştür... Bana atılan taşı da Demirel'e armağan edeceğim...”

***

Bu kez 23 Haziran 1975’te...

Bolu Gerede’de...

Ecevit kürsüye çıktığı andan itibaren...

CHP’lilere taşlı / sopalı saldırı başladı...

Minareden ateş açıldı...

Ecevit, hükümet konağına sığındı...

Çok sayıda yaralı hastanelere taşındı...

***

1975, Ecevit’e hiç iyi gelmedi...

Takvimler 4 Eylül’ü gösterirken...

Ecevit’in konvoyuna...

Elazığ’da taş, sopa ve silahlarla saldırdılar...

50 kişi yaralandı; Ecevit’i zor uzaklaştırdılar...

***

Temmuz 1976...

Bu kez adres ABD’nin New York’taki “Waldorf Astoria” Oteli...

Suikastçı otelin lobisindeki Ecevit'e silahı doğrulttuğunda...

Koruma müdürü Mümtaz Karaduman...

Saldırganın üzerine atlayıp, etkisiz hale getirdi...

***

Niksar, 26 Nisan 1977...

Siyasi arbedelerde üç ayda 133 kişi öldürülmüştü...

Niksar'a giden Ecevit çiftinin bulunduğu seçim otobüsü...

Silahlı saldırıya uğradı; 10 kişi yaralandı...

***

27 Nisan 1977; yeri Gümüşhane Şiran ilçesi...

CHP konvoyuna 300 kişi saldırdı...

Sekiz kişi ağır yaralanırken...

Bülent Ecevit, polislere şöyle seslendi:

“Bir avuç eşkıyanın kurşun sıkmasını önleyemezseniz cezasını çekersiniz. Ben buradayım, öldürürlerse beni de öldürsünler...”

***

Ve...

Bülent Ecevit’in ölümden döndüğü anlar...

Yer; İzmir Çiğli Havaalanı...

Günlerden 29 Mayıs 1977...

Yani...

Bugün itibarıyla...

“47 yıl 5 gün önce...”

***

Ecevit çifti...

İzmir mitingi için heyecanlılar...

Çiğli Havalimanı’nda seçim otobüsüne binmek üzereler...

Bir silah sesi yankılanıyor...

Korumalar, Bülent Ecevit’in üstüne kapanıyorlar...

Kurşun...

Ecevit’ten sekiyor, arkasındaki...

İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan’a saplanıyor...

Suikast silahının...

Daha önce bilinmeyen zehirli mermi attığı tespit ediliyor...

Ateş edenin ise...

Çiğli Karakolu’nda görevli bir polis memuru olduğu ortaya çıkıyor...

O silahtan Türkiye’de sadece üç adet var...

Onlar da...

Özel Harp Dairesi’nde korunuyor...

Amerikan yapımı silah; markası “Tangas”...

En önemli özelliği ise...

Zehirli kurşun atması...

***

O suikast dakikalarının içinde olan...

Rahşan Ecevit’in de söyledikleri önemli:

“Ahmet İsvan beni arabaya çekmek üzere elini uzatmıştı...

O anda bir kurşun geldi, onun bacağına saplandı...

Eğer birkaç saniye sonra ateş edilse...

Mehmet beni arabaya çekmiş olacak ve o kurşun...

Benim sırtıma saplanacaktı...

Ancak kurşun beni aşıp onun bacağına saplandı..."

Çok önemli bir ayrıntı daha:

“Bülent Ecevit de otobüsün kapısında...

Rahşan Hanım’la yan yana duruyordu ve hedefteydi...

Eğer o anda...

Rahşan Hanım, İsvan'ın elini tutup basamağa çıksa...

Ya da Ecevit kendi başına otobüse binmek için hamle yapsa...

İlk basamakta vurulacaktı...”

O günlerin en sıcak yorumlarından biri de...

Gazeteci Mehmet Çetingüleç’ten gelmişti:

“O dönemde Ecevit, efsaneydi...

Üç yıl önce Kıbrıs Barış Harekatını gerçekleştirmişti...

Karaoğlan adı dağlara, taşlara yazılıyordu...

Ne var ki...

Türkiye’de büyük bir rüzgarı arkasına alıp...

Yeniden iktidara gelmeye hazırlanan eski Başbakan Ecevit'e...

Üstelik havaalanı içinde kim ateş edebilirdi?

***

Bitiriyoruz...

Ecevit’e kim ateş etti?

Yoksa bu eylemde...

Kontrgerilla'nın parmağı olabilir miydi?

Çözülemedi...

Soruların cevapları hep havada kaldı...

Ecevit bu olayın aydınlatılmasını hep istedi...

Ne var ki...

Siyasi gücü...

Bu suikast olayını aydınlatmak için yeterli olamadı...

CHP lideri Ecevit...

O tarihten sonra üç kez başbakanlık yaptı...

Buna rağmen...

Neredeyse yarım asırdır...

Ne saldırının gerçek nedeni...

Ne de o tetiği çektirenler bulunabildi...

Nokta...

Hamiş: Bülent Ecevit, İzmir Çiğli’deki suikast girişiminden sonra girdiği genel seçimde yüzde 41.4'le CHP'nin tarihinde aldığı en yüksek oy oranına erişti... Gelgelelim 213 milletvekiliyle hükümeti kuramıyordu... Dışarıdan destek almak zorunda kaldı... “Pamuk ipliğine bağlı” o hükümetle ayakta durmak bile zorken, suikastı aydınlatamadı...

Sonsöz: “Emniyetten ısrarla kullanılan mermiyi istiyorlar doktorlar da vermiyor. Çünkü deyim yerindeyse esrarengiz bir mermiydi... Balistik uzmanları da mermideki kimyasal bileşimin bilinmediğini öne sürdü... Uzmanlar, o güne kadar böyle bir mermi görmediklerini söylüyordu... / Bülent Ecevit – O günlerin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı...”
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz