MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Zoru yenmeyi severim
1 Ağustos 2019 Perşembe 00:00

Zoru yenmeyi severim

Hanzade Ünuz, Türkiye’ye mega yatlarıyla gelen dünyanın en ünlü ve en zengin isimlerini ağırlayan Begüm Doğulu ile konuştu…

Begüm Doğulu, İzmirli bir iş kadını.

Hırslı, yenilikçi, çılgın bir girişimci.

Olmazı olmayanlardan.

İmkansız kelimesi lügatında yok…

Kafası başka türlü çalışıyor.

Dur, durak bilmiyor.

Farklı olmayı seçmiş.

İş yapmak, çalışmak, para kazanmak için doğmuş gibi.

27 yaşında çaylak bir turizmci iken cebinde 2 bin dolar ile kurduğu Begüm Yachting.…

Şimdilerde 25. yılını kutlarken…

Dünyanın en iyi yat acenta şirketleri arasında kabul ediliyor.

Prensler, prensesler, multi milyarderler, dünyanın en ünlü sanatçıları Türkiye’ye geldiğinde…

Dudak uçuklatan ultra lüks mega yatlarıyla Türk sularında gezerlerken…

O isimleri kim karşılıyor, tüm programlarını düzenleyip kim ağırlıyor diye merak ediyorsanız?

Yanıtı kısa ve net…

Begüm Doğulu…

Ve şirketi Begüm Yachting.

Mega yatlarıyla ülkemize gelen Suudi Arabistan Kralı’na da hizmet veriyor, Bill Gates’e de.

Steven Spielberg, Tom Hanks gibi starları ağırladıklarını söylüyor ama…

Gizlilik sözleşmesi gereği dünyanın tepe noktasındaki diğer birçok ünlü müşterisini açıklayamıyor.

Biraz sıkıştırınca…

Özel jetiyle köpeğini ya da masörünü getirten, havyar taşıtan isimler olduğunu anlatmakla yetiniyor.

Dünyanın en zenginlerinin “İz Bırakmadan Gezenler”  olduğunu söylüyor.

1997 yılında ödünç bir tabure ve masa ile kurduğu Begüm Yatçılık bugün dünya devleriyle çalışıyor. 

Çoğunun fihristinde Begüm Doğulu'nun adı yazıyor.

Bu yıl Türkiye İhracatçılar Meclisi sıralamasında ilk 500 şirket arasında 175. oldu.

Begüm Doğulu aynı zamanda Bodrum’daki tersanesinde yat bakım onarımı yapıyor.

Şirince’de “Markiz Konakları” adlı bir butik otel  işletiyor.

Sivil toplum örgütlerinde, meslek odalarında önemli görevler sürdürüyor.

7 gün 24 saat çalışıyor ve iş düşünüyor.

Onu izlemek hem şaşırtıcı, hem de yorucu.

Hayat mottosu “Zoru yenmeyi severim” olan Begüm Doğulu...

“Bende pause düğmesi yok, hep play’deyim” diyerek...

Sıradışı başarı öyküsünü anlattı.
KENDİ GÖBEĞİMİ KESTİM

-Nasıl bir çocuktunuz?

Ben her zaman kendi göbeğini kesen biri oldum. Evin küçüğüydüm ama büyüğü gibiydim. 6 yaşımdayken Karşıyaka’da pazara alışverişe giderdim. Taşıyıcılara para vermemek için kendim taşırdım torbaları hırstan (gülüyor). Aynı zamanda lisede Türk sanat müziği korosu, tiyatro kolu, bando, basketbol ve atletizm takımlarındaydım. Her türlü sosyal faaliyette vardım ama derse gelince sıfır. Türk Koleji’nden zar zor mezun oldum. Kendimi aşmak ve bir şeyler yapıp paylaşayım türünde bir hırsım vardı. Hep proje bazlı bir insandım, hep bir projem vardı ve ona ulaşırdım.

-Nasıl projeler?

Çok onurlu ve gururlu bir çocuktum, kimseden hiçbir şey istemezdim. Çok samimi söylüyorum, yaz tatillerinde şu kadar para kazanacağım diye bütçe yapardım. Kendime oyuncak alacaksam, parasını kazanıp alırdım. İlk paramı 7 yaşında eski gazete ve boş şişe satarak kazandım. Eskiden depozitolu şişeler vardı, onları toplayıp satardım. Kapı kapı gezer okunmuş gazeteleri toplardım. İnşaatlara gider çivi toplayıp hurdacıya satardım.

-Küçük bir kız çocuğu olarak…

Evet, eskiciye eşya satar anneme hediye alırdım. Çok da romantik bir çocuktum. Derler ya, “Yavuz at yemini kendi artırır” diye… Önüne verilmez. Ben hayatta bir şeyi hak etmeyi öğrendim, kötü de olmadı.

-Ailenizin maddi durumu kötü müydü?

Hayır, varlıklı denebilecek bir aileydik. Babam Türkiye’nin ilk turizmcilerinden Net Holding’in kurucularındandır. Uzun yıllar Ege Net’in başkanlığını yaptı, örneğin Netsel Marina babamın projesidir. Selçuk Tren Müzesi’ni de kurmuştur. Alsancak As Burger’in ilk sahipleriyiz.

-Evde ise böyle bir kız çocuğu vardı…

Aynen, çok da zayıf bir çocuktum okula giderken rüzgardan uçuyordum. Annem çantama fazladan eşya koyardı ağırlık yapsın diye. Ama sevgi dolu bir çocuktum. Sokaktaki yaralı köpekleri tedavi ederdim.

-Babanızla ilişkiniz nasıldı?

Babam çok yoğun olduğu için çekinirdik, geri dururduk. Biraz sertti, çok haşır neşir olmazdık. Daha çok annemle vakit geçirirdim, sevgi ve şefkatle büyüttü beni.


KADERİME RAZI OLMADIM

-Ticaret hayatına biraz erken atılmışsınız sanki?

Kırıldım kaderime razı olayım, vazgeçeyim diye bir şey yok bende. Mesela abime bisiklet alınmıştı bana derdi ki, “İzin veriyorum bisikleti elinde gezdirebilirsin”. Ben de bisikleti elimde gezdirirdim, sonra para kazandım, gittim bisiklet aldım kendime. Ailem şaşırdı inanamadı, nereden buldum diye parayı. Bisikletçi anlattı, geldi parayı verip aldı diye. Böyle böyle kendi ihtiyaçlarımı görmeyi öğrendim.

-Üstüne üstlük Güzel Sanatlar Tiyatro Bölümü’nde okumuşsunuz, ne alaka?

Yetenek sınavını ilk ona girerek kazandım. O dönem tabii ailem istemedi, sanatçı bohem olur diye düşünülüyordu. Şahika Tekand, Hülya-Özdemir Nutku hocalarımdı. Tiyatro eğitimimden sonra ailemin isteği de olsun diye iki sene İngiltere’ye gittim, turizm eğitimi aldım.

BEN BAKMAM, GÖRÜRÜM

-İş hayatına ne zaman atıldınız, Begüm Yatçılık’ın kuruluşu nasıl oldu?

1990 yılında İngiltere dönüşü Kuşadası’nda bir yat firmasında operasyon elemanı olarak işe başladım. Yatçılıkla orada tanıştım, ilk işim telefonlara bakmaktı. Bana küçücük bir santral odası verdiler ama ben o santral odasıyla yetinmedim. Yurtdışından yabancı bir misafir geldiğinde pis görmesin diye tuvaleti de temizledim. Bakırları ovdum, camları temizledim. Ben temizlik elemanı değildim fakat her şeyi görüyordum. Geceleri ofiste kalıp teleks kullanmayı öğrendim.

Benim için önemli olan bir alana sahip olmaktır, çünkü ben bakmam görürüm. 7 yıl sonra kendi iş yerimi açmak için patronumun elini sıkarak ayrılıken artık o büronun müdürüydüm. 1997'de küçücük bir ofis açtım, 2 bin dolar param vardı. Ne akla hizmetse önce klima taktırdım, mobilyaya param kalmadı. Bir telefon, faks ve kahveciden ödünç aldığım masa tabure ile başladım işe. Derken 40 metrelik yabancı bir yelkenli yat bağladım, ilk yatımdı.


BEGÜM HER YERDE…

-Ne demek yat bağlamak?

Ben yat acentasıyım, yatların Türkiye’ye giriş işlemlerini, servislerini yapıyorum. Kumanyalarını, mazotlarını, transferleri, turları hazırlıyorum. Her limanda bu yatın hizmetlerini vermeye başladım, beni çok sevdiler. İlk işimi yaptığım yatın yabancı kaptanı beni herkese önerdi. Küçük bir firma ama dürüstçe her işinizi yapar diye bütün kaptanlara geçmiş ismimi. Bana da, “Karayipler’de Antigo Yat Fuarı var, oraya git” dedi. Cepte bin dolarla Karayipler’e gidip, fuar yetmedi plajda bile gezip broşür dağıttım. Bugün ise dünya yatçılık duayenleri artık ahbabım oldu. Her fuarda karşılaşırız, o gün bana nasıl güldüklerini anlatırlar. Çok sıkıntılı günler geçirdim ama hiç bezmedim.

-Adınızı taşıyan Begüm Yatçılık bugün nereye ulaştı?

Begüm Yatçılık 1997 yılında kuruldu. Artık çok bilinen ve aranan bir firmayız. Bütün ünlülerin fihristinde bizim adımızı görebilirsiniz. Begüm her yerde yani… (gülüyor). Türkiye’de İstanbul, Kuşadası, Didim, Bodrum ve Göcek'te ve Antalya'da altı ofisimiz var. Yurtdışından gelen mega yatlara hizmet veriyoruz, yılda 100 mega yat ağırlıyoruz Türkiye’de.

İZ BIRAKMADAN GEZENLER

-Hangi ünlülerin fihristinde yazıyor adınız, kimler var müşterileriniz arasında?

Suudi Arabistan Kralı’nın yatının Türkiye’deki acentası biziz. Her sene muhakkak gelir, bütün operasyonları biz yaparız. Kuveytli çok zengin iş adamları gelir. Bill Gates, Valentino geldi. Amerikalı ünlü Talk Show’cu Oprah Winfrey ve ekibini ağırladık, modacı Diana Von Fürstenberg, Naomi Campbell, Steven Spielberg ve Tom Hanks geldiler. U2’nun solisti Bono bizimleydi, Şirince’deki otelimiz Markiz Konakları’nda kaldı.

Yedikleri yemekten, aldıkları mazota, turlarına, teknik servise kadar her şeyi biz planlıyoruz. George Bush'un erkek kardeşi Neil Bush yatıyla geldiğinde bütün hizmetlerini ben verdim, beni direkt arıyordu. M&M çikolatalarının sahibi Mr. Mars, Karl Lagerfeld, Hary Potter'ın yazarı Rowling geldi. Prensler, çok üst düzey Rus politikacılar geliyor. Gizlilik sözleşmesi gereği birçok müşterimizin de adını söyleyemiyoruz, Türk sularından ayrıldıktan sonra da söyleyemiyoruz. Çünkü onlar iz bırakmadan gezmek istiyorlar.

-Nasıl, dünyaca ünlü bu isimler zor insanlar mı?

İnanamayacağınız kadar mütevazı insanlar. Lokal kültürü tanımak istiyorlar. Asla küstah değiller, asla nobran değiller. Emeğe son derece saygılı insanlar.

-İlginç olaylar da yaşanıyordur mutlaka…

Çok şey yaşanıyor. Bir keresinde bir dolar milyarderi manken sevgilisi Naomi Campel ile kavga edince özel jetini Moskova’ya yollayıp köpeğini getirtip gönlünü aldı. Karl Lagerfeld sorbe istemişti, İzmir'de bir yerde bulmuştum firigolu araçla getirmiştik. Masörlerini getiriyoruz bazen özel jetle,10 kilo havyar isteyen oldu İtalya'dan getirttik. Çok özel şarap isteyen oluyor, onu da buluyoruz. Trüf mantarı isteniyor buluyoruz. Biz de yok yok...

-Şirince’deki  Markiz Konakları dediniz…

Evet, Şirince’de 8 odalı butik otel Markiz Konakları’nı açmak için beş yıl bürokratların olmazlarıyla uğraştım. En sonunda sayın Cumhurbaşkanımız’a o gün Başbakan’dı, bir e-mail yazıp projemi anlattım. “Yatırım yapın diyorsunuz, ülkenin bürokrasisi izin vermiyor” dedim. Haftasına dönemin İzmir Valisi beni aradı. Sıkıntımı sordu, kendisine ifade ettim. Dosyalarımı çıkardım, İl Özel İdare beni tekrar davet etti ve projemiz neticelendi. Markiz Konakları açıldıktan sonra Times Travel Dergisi’nin 12 Mayıs 2012 tarihli sayısında, Türkiye’nin en iyi butik oteli olarak tanımlandı. Şimdilerde Bodrum’da deniz kenarında bir yaz oteli açmak için yer bakıyorum.


MOBİL TERSANE KURDUM

-Bir de tersaneniz var Bodrum’da…

Ben farklı bir konsept yarattım. Bodrum İçmeler'de denize sıfır 5 dönüm bir tersanemiz var ama öyle bir sistem oluşturdum ki artık mobilim, Türkiye'nin her yerinde iş yapabiliyorum. Dünyada nam salmış, çok komplike teknelere çok detaylı işler yaptım. Diğer tersanelerin imalata ağırlık verdiği yıllarda ben bakım onarım işine girdim. Kimse bakım onarım isteyenin yüzüne bakmıyordu o yıllarda. Aslında bu bölgede Bodrum guleti imalatı yapılıyordu ama dünyada artık orta sınıf gulet imalatı yapılmıyor. Avrupa'da da orta sınıf krizde olduğu için talep durdu, üretim de durdu. Şimdi o nedenle tersanelerde daha çok kışlama işlemleri yapılıyor. Bizim tersane yabancı bayraklı çok lüks teknelerin bakım onarımını yapmak için elverişli değil, o nedenle İstanbul Tuzla'da yer kiralayarak müşteri aldım. Kendi ekibimle başka tersanelerde iş yapmaya başladım. Didim D-Marin'de çok iş yapıyorum örneğin.

-Neden sizi seçiyorlar?

Bu dönemde herkes öncelikle fiyata bakıyor, Avrupa'daki kalite ile aynı bakım hizmeti daha uygun fiyata yapılıyorsa tekne oraya gidiyor. Gün geliyor ben müşterinin tekneyi Türkiye'ye getirmesi için mazotunu da ödüyorum. Benim çalıştığım projeler minimum 2 - 3 milyon Euro’luk işler. Bir teknenin Türkiye'ye gelmesi bakım fiyatını yüzde 30 daha uygun yapıyor, Türkiye'de bu işi yapan benim gibi ciddi firmalar var. Problemsiz yapılan her iş bir reklamdır, yat bakım onarım sektörü için potansiyel artıdır. Onarımını yaptığım en büyük tekne 90 metreydi, bütün iç mobilyalarından tuvaletlerine, dış güvertesine kadar tüm dekorasyonunu yaptım. Sıfırladım verdim.-Sizin farkınız nedir ki bu kadar büyük işler size geliyor?

Her işin en iyisiyle çalışırım. Doğru insanları seçerim, daha çok para kazanmak için işinin ehli olmayanla çalışmam. İşimi aşkla yapıyorum, yorulmak bilmiyorum. Ben paraya bağımlı değilim, ilginçtir paraya bağımlı olmadığın zaman para gelip seni buluyor. "Ben bunu yaparım" diye kendi kendimle yarışıyorum. Benim mücadelem kendimle...

Müşterimi bile karşı taraftayken kendi takımımdan yaparım. Kalben birlikte çalışmaya başlarız, keskin çizgileri yuvarlayarak dostane bir diyaloğa geçeriz. Amerikalı, Rus, Azeri, Arap müşterimiz, Avrupalı müşterimiz var. En rahat çalışılan müşteriler Amerikalı ve Rus müşterilerdir, alım güçleri yüksek olduğu için karşı tarafın işi bilen proje mühendisi olur ve biz de doğru kişiyle muhatap oluruz. Mesela Araplar bize her şeyi pahalı satmaya çalışıyorlar diye düşünüp her şeye karışırlar.

-Lüks bir mega yat denince neyi hayal edelim örneğin?

Lüks denince örneğin içinde asansör olan yatlar var, saunalar, hamamlar, son sistem sinema salonu olan yatlar var. Adam güvertedeki jakuzisine giriyor, büyük perdede maç izliyor örneğin. Spor salonları, masaj salonları, helikopter alanı olan yatlar var. İşte biz bu yüzen sarayları elden geçiriyoruz. Teknenin arka tarafını beach club gibi tasarladığımız bile oluyor.

VİTALİ HAKKO AZMİ

-Önde gelen özelliğiniz dersem?

Çözüm odaklıyımdır, hiçbir zaman demoralize olmam. Başarının sırrı ne diye sorarsanız, azim ve kendine güven derim. "Ben bunu yaptım" demek benim için çok önemli. Çok azimliyimdir, hatırlıyorum rahmetli Vitali Hakko'da da böyle bir çalışma azmi vardı. 30 yıl önce ünlü modacı Valentino yatıyla Türkiye'ye gelmişti ve bizim acentamız hizmet veriyordu. Kuşadası Marina'daydım karşıdan minyon bir adam geldi, "Benim bu tekneye girmem, Valentino ile görüşmem lazım. Ben Vitali Hakko" dedi. İki gün sabırla bekledi Vitali Bey bizim acentada. Valentino'nun masörüyle görüştüm, Vakko'nun kataloglarını incelemesini sağladım. Ve neticede Vitali Bey Valentino ile görüşerek iş anlaşması yaptı. Vitali Bey kendi imzaladığı yüzde 50 indirim kartı vermişti bana.

-Kurtlar sofrasında kolay değil bu başarılar…

Ben hayatta Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmam. Yaptığım işlerde, alnımın teriyle helal para kazanıyorum. Bazıları enerjilerini beni yıkmak için sarf ederken, ben enerjimi daha iyiye gitmek için harcadım. Bir baktılar oradan yıkıyorlar, öteki taraftan daha iyi çıkıyorum. Ne sıkıntılar geçirdik ama sonunda vazgeçtiler.

-Minyon yapılı bir hanım ağa var karşımda sanki…

Belki beden küçük evet ama şu anda dünyanın en büyük savaşları beyinle veriliyor.  Beden küçük ama beyin büyük. Diplomasiyle, çözüm yaratarak aştım sorunları. Beni arkamdan vuranların karşısına oturup konuştum ve mahcup ettim. En büyük silahım karşımdakini mahcup etmektir. Hayattaki en büyük gücüm söyleyeceğim lafı insanların yüzüne söylemektir. Bugün 5 milyon litre mazot işi yapıyorum, tek telefonumla filan yata 700 bin dolarlık yakıt aktarımı yapılacak dediğimde kredi açılır, senetsiz iş yapılır. Bu da güvene dayalı bir durumdur.


HAVADA, KARADA, DENİZDE…

-Denizde ve karada varsınız. Havaya da el atılacak mı?

Çok özel misafirler fazla indi bindi sevmezler, karayolunu 15 dakikadan fazla kullanmak istemezler. O nedenle hizmet filoma deniz uçağı da katmayı düşünüyorum. Vietnam'a gittiğimde test ettim, çok pratik bir uygulama. Kaliteli ürün para kazandırır. Acenta bilgi satar, nereye gidilir, ne yenir filan. Bu teknoloji çağında bilgi herkesin cebinde, sen farklılık yaratmalısın. O zaman herkes Begüm Yachting olur, neden Begüm Yatçılık? İstikrar, güven var ama kreativite de olmak zorunda. Sen zengin müşteriye hitap ediyorsan kreatif olmak zorundasın. Deniz uçağı yata yanaşacak, konukları günübirlik İstanbul'a götüreceksin turunu yapıp akşam yatında yatacak. Bodrum'da yatından deniz uçağıyla al, Efes'e götür. Steril bir şekilde gezmek istiyorlar, bu konuda çalışmam sürüyor deniz uçağı da alacağım.

İZMİR’E MEGA YAT GELMİYOR

-Türkiye’de marina sektörü hızla ilerliyor…

Türkiye’de İzmirli olmak bir markadır, her branşta muhakkak çok başarılı bir İzmirli vardır. Ben de bir İzmirli olarak Türkiye’yi yatçılıkta temsil etmekten gurur duyuyorum. Ama aynı zamanda bir İzmirli olarak çok üzülüyorum, çünkü İzmir merkezde bir yat limanımız yok. Ben İzmir’e mega yat getirmek istediğimde yolcu limanına yanaşsın deniyor oysa yatçılık kruvaziyer turizmi gibi değil. Yat alım gücü yüksek insanların tercih ettiği, daha butik bir turizm tarzı, seyahatleri çok özel organize ediliyor.

Biz bu insanları maalesef İzmir’e getiremiyoruz. Bizim marinalardaki fiyat skalası da Avrupa'ya göre çok yüksek. 40 metre bir tekne Türkiye'de geceliği 1.000 Euro'ya bağlarken, Avrupa'da 200 - 250 Euro'ya bağlıyor. O zaman da yat geliyor ama marinaya bağlamıyor, demirde kalıyor. Ben hayal ediyorum konuklarımız için Efes Celsus Kütüphanesi'nde, Bodrum Kalesi'nde organizasyon düzenliyorum. İzmir’e teknik açıdan uygun, mega yatların gelebileceği marinalar yapıldığında çok şey değişecek. Adnan Menderes Havalimanı’na gelen yolcu, 15 dakikada körfezde yatında olacak. Birçok zengin tekne sahibi kışın teknesini İzmir’e çekecek.
KÜBA’DA ATATÜRK FARKI

-Yurtdışında da ofisleriniz var…

2015 yılından sonra Türkiye'de turizmin duraklamaya girmesiyle birlikte işlerde yüzde 60'lık düşüş yaşadık. Ne yapabilirim, onlar gelmezse ben giderim diye düşündüm. Öyle noktalar bulayım ki, kimsenin olmadığı ölü noktalar olsun dedim. Aklıma ilk Küba geldi, mega yatlar kış aylarında Karayipler'de çalışırlar, şimdi Meksika ve Küba moda oldu çünkü. Ben de atladım Küba'ya gittim, sistemi öğrendim. Mallorca'da İspanyol bir arkadaşımla şirket kurduk, Barcelona'da ve Havana’da şube açtık.

Havana'da Kübalı komünist bürokratlara işi anlatmakta epey zorluk çektim, her şeye olmaz dediler önce. Havana Liman Müdürü uzun tartışmalar sonunda Türk olduğumu anlayınca Atatürk sevgisi olan bir komünist olduğu için bütün mühürleri çat çat bastı, izinleri verdi... Atatürk yine devreye girdi yani (gülüyor). Dolayısıyla ben şu anda hala Küba’nın ilk ve tek resmi yat acentasıyım. Bu izinle Küba'nın tüm marinalarında hizmet verebiliyoruz. Arnavutluk Sarande'de Begüm Yatçılık kurduk, Malta'da da bir şirket kurdum. Siz gelmezseniz biz geliriz dedik, turizmdeki zor yılları dışa açılarak atlattık.

İLK 500'DE 175. OLDU

-2019 yılı bol ödül getirmiş size…

Devlet tarafından onore edilmek çok hoşuma gidiyor. İstihdam sağlıyoruz, ciddi döviz girdisi sağlıyoruz. Ben 2019 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi'nde 175. olup sayın Cumhurbaşkanımızdan ödül alınca çok mutlu oldum. Doğulu Turizm'in ilk 500 şirket içinde 175. olması bir İzmirli kadın için büyük gururdur. Hele de benim gibi ticarete çocukluğunda çivi satarak başlamış biri için... (kahkahalar). Yat İhracatçıları Derneği'nde de Türkiye'nin 9. yat ihracatçısı ödülü aldık bu sene.

Yine 2019 yılında uluslararası otoritelerin Begüm Yachting’i dünyanın en iyi 10 yat acentası arasında göstermesi nedeniyle Türkiye Lider Marka Ödülleri’nde “Yılın Yat Markası” seçildik. Aynı zamanda İstanbul’da İzmir'i temsilen Deniz Ticaret Odası meclis üyesi olarak görev yapıyorum. Kıyı Acentaları Komitesi'nde Başkan yardımcılığı görevim var, Yat Turizm Derneği Başkanı olarak çalışıyorum.

-Zor değil mi bu kadar işi birden yapmak?

Zoru yenmeyi severim, o yüzden zor işler de beni bulur. Karayip'te yüzerken gördüğüm bir yatı bana bağlamak için İtalya'dan Fransa'ya kadar teknenin peşinde gidip kaptanını ikna ettiğim vakidir... Benim kafam böyle çalışıyor, çok zor bir konu kafamı meşgul ederken gece yattığımda sabah tak çözmüş olarak uyanırım. Görev insanıyım, bana görev verin yapayım, sonra bir yenisini verin. Duramıyorum, hep yeni bir şeyler yaratmak istiyorum. Ben de pause düğmesi yok, hep play’deyim.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Neriman Çavdar
 12 Nisan 2022 Salı 19:04
Yürekten kutlarım böyle başarılı azimli mütevazi bir kadını. Sevgimle Begüm Dogulu????????
 özgün aygül
 8 Eylül 2019 Pazar 15:40
helal olsun ablacım , yapılacak o kadar iş var ki ama ne hikmetse para gücü olanlar trene bakar gibi nerde kolay para varsa oralardalar yok e ticaret yok bilmem ne üretsene kardeşim tesis kursana elini taşa soksana ateşe girsene pazara dalsana rakiple boğuşsana ah ah o imkanlar olacaktı ki bende dağıtırdım ortalığı deliyimdir ben de gözü kara deliyim
 keklik kurt
 23 Ağustos 2019 Cuma 08:24
çok taktir ettim çok gurur duydum yolu açık olsun başka gençlere örnek olur inşallah
 hakan
 1 Ağustos 2019 Perşembe 16:43
Sonuna kadar zevkle okudum.tebrik ederim.Masallah
 Marilyn
 1 Ağustos 2019 Perşembe 15:13
Hakikaten çok ilgi çekici bir hayat öyküsü... Yazının başlarında tipik bir Türk filmi hikayesi çıkacak sandım karşıma... Fakir kız hırs yapıp zengin olur :) Ama Begüm Hanım o kadar farklı bir kişilik ki varlık içinde hep farklı olmak hak etmek adına kendinle savaş vermiş... Baba parası yiyerek hayatını işe yaramaz bir asalak gibi geçiren tüm varlıklı gençlere örnek olsun. İzmirli bir kadın olarak Begüm Hanım ile gurur duydum. Bizi onun hikayesi ile tanıştıran Hanzade Ünuz'a da ayrıca teşekkür ederim. Zevk alarak okudum.
 Ayşe uĞuR
 1 Ağustos 2019 Perşembe 10:50
Yazar kızımız hanzade hanım böyle çalşkan başarılı kişileri bize tanıştırdığın için teşekkür ederiz zoru başarmak kulağa geldiği gibi kolay olmadığı bir gerçek Başarılarının daim olması dileklerimle
Diğer Röportajlar
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz