AK listeler ve Bizim Binali!

Siyasetçiyi ikiye ayırırım. Bir şey olmak için siyaset yapanlar ve bir şey yapmak için siyaset yapanlar! 
AK Partili Binali Yıldırım’ı ve CHP’li Aziz Kocaoğlu’nu ikinci şıkta görürüm.
Yakalarına taktıkları rozetleri, partileri farklı olabilir.
İdeolojileri, dünya görüşleri vs.
Ama benim nazarımda her iki ismi de değerli kılan ortaya koydukları eserleri ve o eserleri bırakmak için harcadıkları enerjidir. O yüzdendir ki Binali Yıldırım’ın Konak Tüneli’nin temelini atarken yüzüne yansıyan ‘Bir iş bitirmiş/başarmış adam’ gülüşüyle Aziz Başkan’ın Fuar İzmir’in kurdelesini keserken yüzüne yansıyan gülüş ortaktır. Bir şey yapmış olmanın haklı gururudur aslında yüzlerine yansıyan…
*
O yüzdendir ki AK Parti’nin listelerini görünce üzüldüm.
Siyaseti izleyen, yazan/yorumlamaya çalışan bir gazeteci olarak daha önce defalarca yanıtını aradığım soru ‘ahdi vefa’ duygusunun siyasetteki karşılığıydı.
Siyasette vefa var mıydı?
Yoksa Vefa İstanbul’da bir semt adından başka bir şey değil miydi?
Her hangi bir AK Partili’yi durdurun!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlayın Kınık İlçe Başkanı’na kadar…
Hatta mahalle temsilcisinden sade üyesine/seçmenine kadar…
Kim olursa! AK Parti 13 yıllık iktidarında ne yaptı? Neyi başardı? Diye bir tartışma başlatın.
Verecekleri 10 örnek varsa…
8’inde hatta 9’unda Binali Yıldırım’ın imzası vardır.
Yaklaşık 20 bin kilometre duble yol!
Onlarca yeni havalimanı…
Hızlı trenler…
Yüzlerce kilometrelik tüneller…
Marmaray, 3. Köprü, 3. Havalimanı…
Limanlar, marinalar…
İstanbul-İzmir otoyolu…
Kim ne derse desin! Türkiye’nin ulaşım altyapısı Yıldırım’ın bakanlığı döneminde çağ atlamıştır.
Deseler ki bana AK Parti iktidarının en başarılı bakanı kimdir?
Listenin başına hiç düşünmeden Yıldırım’ı yazarım. Gerekçelerimi de sıralarım tabi ki…
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz çünkü...
Ve en başarısız bakanı kimdir deseler?
İlk sıraya Tarım Bakanı Mehdi Eker’i mi yoksa Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu mu yazayım diye birkaç dakika düşünürüm. Her ikisinin de sorumlu oldukları alanların çöktüğünü örneklerle uzun uzun anlatırım. Bizde Sezar’ın hakkı Sezar’a verilir çünkü…
İyi insan olabilir Davutoğlu… İyi akademisyen, iyi milliyetçi, iyi Osmanlıcı…
Ama ne yazık ki kötü bir Dışişleri bakanıdır. Sıfır sorundan sıfır komşuya, değerli yalnızlıktan, stratejik çaresizliğe kadar onlarca somut karşılığı var bu tezimin…
*
Hal böyleyken Yıldırım’ın referans olduğu isimlerin üzerinin çizilmesinin bırakınız ahde vefayla siyasal vicdanla ve de adaletle de açıklanması mümkün değildir.
Kastım danışmanı/yakını Ömer Sertbaş’ın liste dibine atılması değildir. Yahut TCDD Genel Müdürü Karaman THY Başkanı Topçu gibi tanınmış simalar bile değildir kastım.
Başvuru formunun referans kısmına ‘Binali Yıldırım’ yazanların adeta toplu siyasi kıyıma tabi tutulmasından söz ediyorum. 
Ve de Yıldırım’la sorunlu olanların, Yıldırım’ın yan baktıklarının özellikle listelere alınmasından bahsediyorum. Onlarca örnek verebilirim meraklısına! İzmir listelerinde bile var.
Bu denli bir siyasi aforozu hak etmek için Binali Yıldırım ne yapmış olabilir ki?
Erdoğan’ın ardından ‘başbakanlığa talip olmak’ tek başına yeter mi bu olanları açıklamaya…
Diyelim ki yeter! Sayın Davutoğlu Erdoğan’dan sonra en güçlü 2. adam olmanın yolunu, olası rakiplerinin ekiplerini çizerek yürüyor diyelim.
Ya Erdoğan’ın sessizliğine ne demeli? Adeta olan biteni kabulüne…
En çalışkan hatta en sadık arkadaşının, 40 yıllık yoldaşının gözleri önünde oyun dışı bırakılmasını, adeta taca atılmasına karşı neden bu denli sessiz kaldı dersiniz?
Damadını, danışmanını, türkücüsünü, yazarını/çizerini listelere yazdırmayı başaran Erdoğan, Yıldırım’ın referans olduğu isimler için neden kılını bile kıpırdatmadı dersiniz?
Ben söyleyeyim.
Muhtemelen Yıldırım’ın itiraz etmeyeceğini bildiğinden… İzmir gibi baştan kayıp bir kente büyükşehir adayı olarak gönderilirken nasıl itiraz etmediyse listelerdeki operasyona da aynı gerekçeyle itiraz etmeyeceğini bildiğinden sanırım…
Bizim Binali mantığı bu... Başka bir şey değil…
Peki, bu olanlar onu üzmüş müdür?
Sonuçta bizim gibi etten kemikten birinden söz ediyoruz.
Bu olanlar bizi bile bir parça üzdüyse onu hayli hayli kırmıştır.
*
Kültür-Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay aradı listeler açıklandıktan sonra. 2011’de Yıldırım’la birlikte kentte ciddi bir başarı yakalamışlardı. Tüm partilerin listelerini değerlendirdik.
Ve konuşmanın sonunda espriyi patlattı.
-Görüyorum ki AK Parti listelerinde Binali Yıldırım’dan fazla etkim olmuş.
-Nasıl yani?
-Baksana! Ayrıldıktan sonra beni en sert şekilde eleştiren, yolda görüp kafasını çeviren kim varsa dışarıda kalmış. Başta Aydın Şengül olmak üzere… 
Bende saklı birkaç isim daha saydı. Ya listelerin sonuna düşmüşlerdi ya da tamamen dışında kalmışlardı. Oradan bakınca haklıydı. Bir şekilde Günay’a yamuk yapan, yan bakan herkes cezalandırılmış gibiydi.
AK Parti listelerine gelince;
2011’deki listeyle kıyaslayınca durum gerçekten vahim…
2011’de her iki bölgenin Günay ve Yıldırım gibi güçlü birer lokomotifi vardı.
Ve de listenin devamı İzmir teşkilatını her açıdan motive etmeye yetiyordu.
Seçilecek sırada 4 il başkanı vardı.
Şimdi iki önemli sorunu var AK Parti listesinin…
Birincisi rakibi çok güçlü!… 2011’de ‘il başkanı Tacettin Bayır’ın bile eleştirdiği’ beş benzemezli bir İzmir listesiyle sahaya çıkmıştı CHP… Bu kez lideri Kılıçdaroğlu’nun da içinde olduğu ideolojik açıdan kenti yangın yerine çevirecek bir listeyle sahaya iniyor. Romanı’ndan ekonomistine, Ergenekon mağduru isimlerden Rumeli göçmenlerine kadar hemen herkes temsil ediliyor.
AK Parti’nin listesi CHP’ye kıyasla sönük görünüyor.
Görünen o ki AK Parti Genel Merkezi, elini 24 saat önce açan CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu ciddiye almamış. Almış olsa ‘Dersimli Kemal’e Tunceli Üniversitesi Rektörü’yle karşılık vermeye kalkmazdı.
Yahut hakkında ‘Ülkücü bir gencin katili olmak da dahil’ onlarca garip iddia olan, geçmişinde ‘Milli Görüş Terör Örgütü kadar tehlikelidir’ açıklamasıyla dikkat çeken, Türk düşmanı Yeşiller Partisi vekili, Alman vatandaşı Ozan Ceyhun gibi tartışmalı bir ismi İzmir’e kaydırmazdı.
Almış olsa Savcı Sayan gibi ancak ve ancak CHP’ye ters motivasyon aşılayacak biriyle çıkmazlardı seçmenin karşısına… Yahut Savcı Sayan’la Ertuğrul Günay’ı karıştırmazlardı.
Eğer AK Parti Genel Merkezi, Kılıçdaroğlu’nun İzmir adaylığını ciddiye almış olsa, 2007’de tek başına 30 bine yakın oy alan Dr. Mehmet Bayındır’ı ve de kentin siyasi/ticari hayatında hatırı sayılır bir yeri olan Necip Nasır’ı ithal adayların arkasına yazmaz en azından bir üst sıraya taşırdı.
Eğer AK Parti ‘Kılıçdaroğlulu CHP’yi İzmir’de ciddiye almış olsa daha bir yıl önce kaybettiği bir ilçenin faturasını kestiği, rakip partiye çalışmakla suçladığı bir isme listesinde yer vermezdi.
Eğer AK Parti ‘Kılıçdaroğlulu CHP’yi ciddiye almış olsa Cemil Şeboy gibi kentte karşılığı olan, yeni ve yerli isimlerin sayısını çoğaltırdı. Yahut Kerem Ali Sürekli gibi teşkilat emekçisinin…
Bu haliyle 8 vekilin üzerine zor çıkacak bir liste görüntüsü veriyor.
Tek tek çok değerli isimler olabilirler. Lakin 2011’deki gibi takım olmakta zorlanacak gibi görünüyor AK Parti İzmir’de…
Orman ve Su Bakanı Eroğlu ile İstanbul Borsası Başkanı İbrahim Turan’a çok iş düşüyor. Çünkü onlar lokomotif konumunda… Birileri için ‘Dönüşü muhteşem olan’ Prof. Nükhet Hotar’a da hayli iş düşüyor.  

DEVAM EDECEK...