MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Erdoğan’a ‘one minute’ çekmek!
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
23 Mart 2015 Pazartesi

Erdoğan’a ‘one minute’ çekmek!

Doğrusu hafta sonu bir maraza bekliyorduk.
Lakin ‘Nevruz nedeniyle Diyarbakır’da değilse İstanbul’da hatta İzmir Gündoğdu’da bir provokasyon olabilir’ diyorduk.
Yahut ‘Nevruzu fırsat bilip’ ‘yeniden doğuş, diriliş’ sloganıyla toplanan MHP Kurultayı’ndan bir şey çıkabilir diyorduk.
‘Ankara’da olası bir 21 Mart karşılaşması, deyim yerindeyse ‘ateşle-barut’ etkisi yapabilir’ diyorduk.
*
Hiçbiri olmadı.
Hatta Öcalan’ın mektubunda ‘silahların bırakılması, barış içinde yaşanılması’ gibi özlem duyduğumuz ‘normalleşme’ ifadeleri yer aldı.
MHP Kurultayı’ndan da beklenenin ötesinde bir gerginlik çıkmadı. Aksine ‘birlikte yaşamak, beraber yürümek’ gibi sloganlar dikkat çekti.
*
Ama hafta sonu beklemediğimiz bir maraza yaşandı güzel ülkemde...
Arınç ile Erdoğan kapıştı.
Dahası Arınç Refahlı-Faziletli yıllardan bu yana ‘beraber yürüdüğü’ AK Parti’nin kuruluş harcını birlikte koyduğu, zaman zaman ters düşse de hiçbir zaman saygıda kusur etmediği Erdoğan’a son bir ayda üçüncü kez karşı çıktı. Hem de kavgada bile söylenmeyecek ağırlıkta cümleler kurarak…

‘Cumhurbaşkanı Merkez Bankası’nı tehdit etmemeli. Uyarılarını tavsiye düzeyinde tutmalı’ diyerek bir süre önce dikkatleri üzerine çeken Arınç, bu kez Erdoğan’ı ‘Davutoğlu hükümeti karşısında bir tehlike’ olarak tanımladı.
Erdoğan’ın çözüm süreci için söylediği,
-İzleme heyetini doğru bulmuyorum.
-Dolmabahçe’de ortaya çıkan 10 maddelik mutabakattan haberim yok.
-Kürt sorunu diye bir şey yoktur.


Türünden çıkışlarla hem süreci sabote ettiğini hem de hükümeti kamuoyu önünde açıkça küçük düşürdüğünü söyledi. “Cumhurbaşkanımızı seviyoruz ama burada da bir hükümet var” diyerek bir anlamda ‘One Minute’ çeken Arınç, daha önce defalarca karşısında geri adım atmak zorunda kaldığı karizmatik liderine bu kez ‘hükümet sözcüsü’ sıfatıyla ayar veriyordu.
Arınç’ı ‘One minute’ noktasına neyin getirdiği belli. ‘Hissi duygularını birebirde hükümet üyeleriyle değil de kamuoyunda paylaşması’ değil yegane mesele…
Mesele derin bir özerklik hatta bir parça bağımsızlık kavgası gibi duruyor.
Erdoğan’ın topu tek başına ve bildiği gibi oynaması onu giderek takım içinde yalnızlığa itiyor. Hatta giderek istenmeyen adam noktasına doğru itiyor.

Peki, 2005’te Diyarbakır Mitingi’nde ‘Türkiye’deki Kürt sorunu da benim sorunumdur’ diyerek ezber bozan, meseleyi bu şekilde tanımlayan ilk devlet adamı olmanın uzun süre cakasını satan, ‘analar ağlamasın’ sloganıyla çözüm sürecinin ilk harcını da bu açıklamasıyla koyan Erdoğan’ı ‘Kürt sorunu yoktur’ noktasına getiren ve bu çelişkili açıklamaları yaptıran neydi?
Tabi ki HDP’nin yükselişi diyebilirsiniz. Ama en fazla yüzde 11-12 alacak HDP’nin yükselişi bir devlet adamını bu denli çelişkiye düşürebilir mi?
Dün başka bugün başka konuşturmaya yıllarca birlikte yürüdüğü, birlikte hükümet ettiği isimleri kamuoyu önünde küçük düşürmeye yeter mi?
Doğrusu artık iyice su yüzüne çıkan bu kavgadan ürkmeye başladım. Erdoğan’ın dün başka bugün başka konuşmasından da hükümet adamlarının ‘Reislerine’ açıkça başkaldıran çıkışlarından da…

Arınç’a göre Merkez Bankası’nı tehdit eden Erdoğan, ekonomik sallantının, doların önlenemez yükselişinin nedeni.
Arınç’a göre Erdoğan’ın Cuma günkü çıkışı olmasa Öcalan’ın Nevruz Mektubu’nda daha somut ifadeler olabilirdi.
Arınç’a göre Erdoğan, hükümet üyeleriyle doğrudan konuşmak yerine basına açıklama yaparak, hükümeti küçük düşürüyor. Yani uzun lafın kısası Arınç’a göre Erdoğan gelinen noktada hükümete karşı bir tehlikeye dönüşmüş durumda. Ki ‘hükümeti her türlü tehlikeye karşı korumaktan’ söz ediyor Arınç satır aralarında...
*
Ekonominin ‘kör-topal’ halinden, dövizin kontrol edilemezliğinden, tüketici güven endeksinin 2009 rakamlarına gerilemesinden, uluslararası bankaların Türkiye’den ufak ufak çekilişinden ufukta bir ekonomik krizi görmek mümkün…
Ama bu krizi daha da büyütecek olan siyasal istikrarsızlık olacaktır.
Erdoğan ile hükümetin dün Merkez Bankası üzerinden bugün çözüm süreci üzerinden belki yarın ‘milletvekili listeleri’ üzerinden, üç gün sonra başka bir gündem üzerinden birbirlerine düşmesi hiç de iyiye alamet değil. Yine Arınç’ın bir süre önce söylediği gibi, ayan beyan görüne odur ki, “Türkiye giderek yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkmaktadır”
Hem ekonomik hem siyasal açıdan…
Saray’a gitmeden önce bir çırpıda 40 il başkanını değiştirmiş, tek adayla il-ilçe kongrelerini sağ/salim tamamlamış, genel başkanını/başbakanını bulmuş, kabinesini yenilemiş olsa da Erdoğan, AK Parti’de hala yerine oturmayan taşlar var.
Arınç’ın manifesto niteliğindeki çıkışının arka planında bunlar görünüyor.
Erdoğan’ın bir anda MHP Genel Başkanı gibi konuşmasından da anlaşılıyor ki; AK Parti en azından Erdoğan Kürt seçmenden umudunu kesmiş. Ve de HDP’nin yükselişine paralel olarak fizikteki ‘etki-tepki prensibi’ gereği yükselmesi beklenen MHP tabanını tutmayı amaçlıyor Erdoğan… Amaç MHP tabanından oy almak bile değil bence. Orta Anadolu ve Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere AK Parti’de toplanan milliyetçi-muhafazakâr oyların MHP’ye kaymasını önlemek…
Yani Erdoğan aylar hatta yıllarca emek verilen ‘çözüm sürecinin en kritik virajında’ siyasi bir manevra yaparak dümen kırıyor, çok sert bir şekilde ani frene basıyor.
İşte Arınç’ı ‘One Minute’ noktasına getiren bu ani frendir, manevradır.
Erdoğan ne söylerse söylesin.
Çözüm süreci açısından Türkiye geri dönülmez bir yola girmiş görünüyor. Ve dün başka bugün başka konuşarak kendisine de partisine de hükümetine de zarar veriyor Erdoğan.
Biz ne dersek diyelim…
Huylu huyundan vazgeçmeyecek.
Ve göreceksiniz sonraki krizin adı vekil listeleri olacak.
Taraf Gazetesi’ndeki ‘paralel seçim villası’ haberi hayli ilginç mesela…
İzmir Milletvekili Cumhurbaşkanı Danışmanı Binali Yıldırım ile AK Parti Seçim İşleri’nden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop’un Ankara’da özel bir villa kiralayıp seçim toplantıları yaptıkları iddiasından söz ediyorum. Hükümet ile Saray arasında artık ayyuka çıkan ve giderek de tırmanan, şiddeti artan siyasal kavganın galibi kim olacak?
Davutoğlu listeler hazırlanırken tıpkı Arınç gibi ‘One Minute’ deyip ağırlığını koyabilecek mi?
Tüm bunlar hem 7 Haziran’daki sonucu hem de 8 Haziran’daki Türkiye fotoğrafını derinden etkileyecek.

Not: CHP Çiğli İlçe Başkanı Utku Gümrükçü haftaya flaş bir açıklama ile start verdi. ‘Genel Başkana kumpas kurulmasına göz yummam’ diyerek önseçimdeki tarafsızlığını bozduğunu, Çiğli sınırlarında kapı kapı dolaşarak Kılıçdaroğlu’na oy isteyeceğini açıklayan Gümrükçü’nün çıkışını anlamaya çalışıyorum. Kılıçdaroğlu’na kumpas kuran kim ya da kimlerdir? Anlayanlar anlamayanlara anlatsın. Hala anlamayan varsa bir sonraki yazıda onlara da ben anlatmayı düşünüyorum.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Rüstem Bacaksız
 25 Mart 2015 Çarşamba 23:55
Utku Gümrükçü'nün,hatta aday adaylarının Kılıçdaroğlu'nu mutlaka yazmamız gerekdiği dayatmalarını hala anlamış değiliz.Bir sonraki yazınızda anlatırsanız sevinirim.
 
 24 Mart 2015 Salı 08:32
Bülent arınç ın cumhurbaşkanımızı eksik bilgilendirmişiz, yanlış yapmışız, cumhurbaşkanımızı eleştirmek haddimize değil şeklindeki açıklamalarından önce yazı hazırlanmış sanırım.
 
 24 Mart 2015 Salı 08:31
Daha dünkü yazınızda çözüm sürecinde arpa boyu yol katedilemedi demiştiniz. Bugün ise artık geri dönülmez viraja girdi çözüm süreci diyorsunuz. Biz de ibretle yazılarınızı okuyoruz.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz