Kalbi TBMM için atanların heyecanını/ karın ağrısını/mide kasılmalarını falanı anlıyorum ama… ‘Bize ne oluyor yahu, biz mi oturacağız ceylan derisi koltuklara’ desem, karın ağrısı çekmesem de bakıyorum bizim büroya… Ben dahil herkeste bi heyecan, bi merak, bi gerilim…
‘Kediyi öldüren merak gazeteciyi güçlendirir’ aforizmasıyla daldığımız kulisler ise ‘merakı gidermekten’ ziyade ‘merakı artırmaya’ yarıyor bu saatte. Ve yarın bu saatlerde (kesin aday listeleri YSK’ya teslim edileceği için) hepsi çöpe gidecek, hiçbir değeri kalmayacak vıdı vıdıların arasında dolanıp duruyoruz haliyle…
Siz bakmayın bütün kıyametin CHP’de koptuğunu zannettiren haberlere!
Ne AKP farklı kaynayan kazanlarda, ne HDP, ne MHP.
Fark şu ki, CHP’li kimliklere her zaman biz gazetecilerin daha rahat ulaşabilmesi.
HDP’nin, MHP’nin ve AKP’nin farklı nedenlere dayalı ketumlukları yüzünden, üstelik AKP’nin iktidar avantajı da eklenince üzerine, CHP’li haberlerin hayli kalabalık/kabarık olması kaçınılmaz oluyor zannımca…
Zihnimi şöyle bir yoklayınca AKP’den birikenlerin (özel ilgi alanım olmamasına rağmen üstelik) hiç de azımsanmayacak kadar bereketli olduğunu fark ettim bugün mesela.
O halde durmayalım, 2011 seçimlerinde İzmir’den vekil seçilmiş Ak milletvekillerinin son durumdaki ‘son dakika’ hallerine birlikte bakalım.
2011’de İzmir’den 11 milletvekili çıkaran AKP, Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Erdal Kalkan ve İlhan İşbilen’in partiden istifalarıyla 8 milletvekiliyle temsil ediliyor hepinizin bildiği üzere.. 3 döneme takılan Binali Yıldırım ile Mehmet Tekelioğlu’nun bu dönemde aday listelerinde yer almayacaklarını da ekleyince, geriye kalan 6 milletvekili… Ali Aşlık, Aydın Şengül, Hamza Dağ, Nesrin Ulema, Rifat Sait ve İlknur Denizli üzerinde deneysel takılmalarda bulunabiliriz.
İkisi de il başkanlığı koltuklarında bulunmuş, ‘emek’lerinin ‘vefa’yla buluşması neticesinde İzmir milletvekili seçilmiş iki Karadenizli’den başlayabiliriz mesela.
İkisi de Karadeniz kökenli. Biri Trabzon’un Arsin, diğeri Ordu’nun Kumru ilçesi nüfusuna kayıtlı… Aydın Şengül ile Ali Aşlık’ın gelinen noktada korkunç bir rekabet içinde olduğunu, dışarıya yansıtmasalar da dost meclislerinde hakikaten pek manidar konuştuklarını, yeni aday listelerinde Aydın Şengül’ün bir adım önde göründüğünü bilir miydiniz?
Aydın Şengül’ün son dönemde Rifat Sait’le ittifak içinde olduğunu, özellikle ‘kentsel dönüşüm’ konusundaki çıkışları ve ‘ortak kararları’nın farkındaysanız eğer…
Partinin yaramaz çocuğu Rifat Sait adının bir ara listelerde yer almaz gibi göründüğünü… Tam çaptan ve gözden düştüğü gibi bir kanaat oluşmuşken, yeni durumun hiç öyle olmadığını…
Sait’in özellikle Balkan ülkelerinde yaptığı temaslar ve ona Meclis yolunu açan dış destekli yapının hala arkasına durması sebebiyle, ‘göçmen’ kontenjanıyla, yarınki listelerde yer alabileceğini de tahmin ediyor olabilirsiniz pekala…
Ali Aşlık ve Aydın Şengül’le yakın siyaset yapan, ancak onlar gibi siyasette risk almayıp denge politikasını yeğleyen İzmir milletvekillerinin en genci, AKP kamuoyunda ‘çizikçi’ lakabıyla bilinen Hamza Dağ’a gelirsek…. Şansı hem var, hem yok gibi görünüyor kulislerde. Erdoğan döneminde Gençlik Kolları İl Başkanlığı yapan, burada sahip olduğu gücü, partisinin iç seçimlerinde ‘çiziklerle’ kanıtlayan, bu nedenle bir ara Erdoğan’ın şimşeklerini üzerine çektiği çoğu kişinin malumu olan Dağ, partideki iki başlılığın ağırlığına göre ya aday olacak, ya da ‘genç emekli’ olarak köşesine çekilecek…
Gelelim İzmir AKP’nin iki kadın vekiline… 2. Bölgeden başlarsak, Nesrin Ulema’nın şansına…
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ‘İzmir tercümanı’ olarak bilinen, yani bakan ne söylerse, aynısını İzmir’de tekrar eden, farklı bir pencere açtığını hiç göremediğimiz Nesrin Hanım, teşkilat işlerinde Bornova ve Bayraklı’dan çıkamadığı gibi, eski il genel meclisi üyesi ağabeyinin de etki alanında kalmasıyla tanınıyor. Diğer İzmir milletvekilleriyle soğuk/mesafeli bir ilişki yürüten Nesrin Ulema’nın tek avantajının teşkilattan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun yardımcılığına getirilmesi. Özetle tekrar aday gösterilmesi, İzmir teşkilatı açısından sürpriz olur.
Kulislerin son lokması, teşkilatta herkesin ıncığını cıncığını bildiği ama kısık seslerle dillendirdiği hayli renkli bir çekişme.
Çekişmenin bir ucunda Genel Başkan Yardımcılarından Nükhet Hotar, öteki ucunda ise İzmir Milletvekili İlknur Denizli var.
‘Dışarlıklı’ milletvekili olarak İzmir AKP’de pek sıcak karşılanmayan, özel çabaları ve İzmirlilik sempatisiyle partide kendisine sağlam yer arayan Denizli’nin ittifakları arasında en bariz ve kuvvetli olanı, Mehmet Tekelioğlu’yla yaptığı ittifaktı. Bu destekle epey mesafe kaydeden İlknur Denizli’nin başlangıçtaki soğukluğa karşın, son dönemde en yakın olduğu milletvekillerinden birinin Ali Aşlık olması; hem Tekelioğlu’nun, hem de Denizli’nin gayretlerinin sonucu mesela.
Ne var ki Denizli’nin başından itibaren aşamadığı bir isim var ki, o da partinin güçlü isimlerinden Nükhet Hotar. Erdoğan’ın en güvendiği isimlerden biri olan, geçen dönem dinlendirilip milletvekili yapılmayan ama Genel Başkan Yardımcısı olarak gücünü koruyan Nükhet Hotar ile İlknur Denizli’nin yıldızlarının başından itibaren barışmadığı… Ama ikili arasındaki ‘soğuk savaş’ın son dönemlerde neredeyse ‘sıcak savaş’a dönüşecek bir hal aldığı, parti büyüklerini karşılama ve uğurlama törenlerinde dahi birbirlerini görmezden geldiği, kısacası ‘selamlaşma gibi en basit iletişimi dahi kestikleri’ cümle alemin dilinde.
Hotar’la yıldızı barışmayan, buna karşılık İl Başkanı Bülent Delican’ın pek tuttuğu İlknur Denizli’nin bir ara yeniden milletvekili gösterilmeyeceği konuşulurken, son dönemde şansının yeniden açıldığı… Ama Birinci Bölge’den milletvekili adayı olmasına kesin gözüyle bakılan Nükhet Hotar faktörü nedeniyle, bölgesinin değiştirilerek İkinci Bölge’ye kaydırılabileceği ifade ediliyor.
Uzun lafın kısası… Denizli, ‘Hotar’ın hedef tahtasından sıyrılabilirse’ aday gösterilecek, sıyrılamazsa ‘dinlenme sırası’ bu kez ona gelecek.
Ne demiştik girişte? ‘Dedikodu’ değil de ‘nezih’ ifadeyle, kulis haber…
Ateş olmayan yerden duman çıkmış mı çıkmamış mı; birlikte görürüz yarın akşama doğru. Bakalım kim kimin kuyusu derin kazmış, çıkacak isimlere göre anlarız. Hem yazar, hem de bir Salı akşamı klasiği Söz Meclisten İçeri’de Ege TV ekranlarında da anlatır; hakkını verir, tadını çıkarırız…
Sayfa başına git