MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Binlerce yıllık bir coşku: Hıdrellez
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
5 Mayıs 2021 Çarşamba

Binlerce yıllık bir coşku: Hıdrellez

Bizim çocukluğumuzda Hıdrellez şenlikleri, bütün mahalleyle birlikte kutlanırdı. Hep birlikte kocaman bir ateş yakılır; sonra yaşlı-genç güle oynaya üzerinden atlanır; dilekler kağıtlara yazılıp gül dallarına asılırdı ertesi sabah suya bırakılmak üzere... Suya bırakılanlara ne denirdi: Martaval… Biraz fazla konuşana, olur olmaz atıp tutana da “martavalcı” denirdi… Ölümsüz olduklarına inanılan Hızır ve İlyas peygamberlerin buluşma zamanıdır Hıdrellez. Hızır denizlerde, İlyas karada yaşar ve her yıl 5 Mayıs gecesi buluşurlar; kendilerini bekleyen insanlara şans, iyilik, şifa ve zenginlik dağıtmak üzere...

Bazı bilgileri yineleyelim: İnsanlar bu gece ev gibi, sonsuz aşk gibi hayalini kurdukları şeyin resmini çizer ya da içtenlikle yazar, bunlar da yine gül ağaçlarının altına bırakılırdı. Çünkü böylece hayallerin gerçek olacağına inanılırdı. Pandemiden önce nasıl düğünlerde hep beraber göbek atıyor, cenazelerde birbirimizin gözyaşlarını siliyorsak, Hıdrellez’e de hep beraber hazırlanılır, cümbür cemaat gidilirdi…

Metin And Hocamızın saptamalarına göre Hıdrellez enteresan geleneklere sahip. Örneğin, Kütahya'nın Tavşanlı İlçesi'nde yaşayan Karakeçili Yörükleri, bu Hıdrellez’de de buğday tarlalarından topladıkları çiğ taneciklerle sütlerini mayalayacaklar ve binlerce yıldır olduğu gibi şaşmayacak ve sütleri yoğurt olacak. Tahmin edeceğiniz gibi, işin bilimsel bir yanı da var. Mayıs ayının ilk haftasında, bitkilerin yapraklarındaki çiy damlalarında oluşan mantarlar bu mayanın kaynağı... Göynük'te süt yoğurt olursa, bu yoğurttan birer parmak alınarak diğer yiyeceklere de sürülüyor. Eğer ki maya tutarsa, Hızır oraya uğramış sayılıyor ve tüm yılın bolluk içinde geçeceğine inanılıyor.

Anadolu’nun kadim inanışlarında da bahar şenlikleri var tabii ki: Ortodokslar baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul ettikleri bu günü 23 Nisan’da Ayios Yeorgios (Aya Yorgi), Katolikler ise “Saint Georges Günü” adıyla kutlar. Miladi takvimle 6 Mayıs’a denk gelen Hıdrellez’in, eski İstanbul’da Müslümanlar tarafından da Rumi takvimle 23 Nisan’da kutlandığını hemen hatırlatalım.

***

Araştırmacı Deniz Gezgin’e göre, Anadolu’da İslam geleneklerinde Hıdırellez günü, bereket ve bolluk dağıtmaya gelen Hızır’ın çoğu zaman değişik kılıklarda insanların arasına karıştığına inanılıyor. Bazen bir dilenci, bazen bir ihtiyar olarak görünebilen Hızır’ı tanımanın tek yolu parmaklarına bakmaktır. Eğer ki, parmağı kemiksizse o kişinin Hızır olduğuna inanılıyor.

Deniz Gezgin şöyle anlatıyorr: Bunun yanı sıra boz atı, ak sakalıyla genel bir Hızır tanımlaması da yok değildir. Hızır, baharın müjdecisi olması sebebiyle pek gösterişli ve şenlikli bir kılıkla hayal edilir. “Pembeli, sarılı, allı, morlu bahar çiçeklerinden örülmüş cüppesi vardır. Al renkli külahına sardığı baharın çimenleri gibi zümrüt yeşili, pırıl pırıl pırıldayan sarığının ucu nurlu yüzünü, ak sakalını okşar”

Bakın şunlar da hep şamanlıktan kalma adetler… Başta ateşten atlamak. Hıdrellez gecesi ateş yakılır ve ateşin üzerinden atlarken dilek tutulur. Türk/şaman mitolojisinde ateşin kutsallığı vardır ve insanları kötü ruhlardan koruduğuna inanılır. Bu inanış zaman içerisinde Hıdrellez ile de bütünleşmiştir. ÇİNGENE BAYRAMI MESELESİ
Kırklareli’nde yayımlanan 1967 İl Yıllığında çok özel bir Hıdrellez bölümü var ki; bu da bu geleneğin Çingene vatandaşlarımızın etnik kültüründen geldiği iddiasında olanların önemli kaynağı:

Çingene yurttaşlarımız da Hıdrellez adı’nın Hıdır-İlyas’dan bozma olduğuna inanıyorlar. Edirne-Kırklareli yöresi Çingenelerinin toplum önderi saydıkları Edirne Çeri Başısı, Kakava denen Hıdrellez kutlama ayinleri ve törenleri için davetiye dağıtır. Bu davetiyenin, 1966 Hıdrellezi için dağıtılmış olanının metni İL Yıllığında yer alıyor: Çingenece tüm ahaliye anlamında “Mut Parolara” başlığı altında şöyle yazıyor:

Millet-i kadime-i necipten Kıptiyanın yevm-i mes’udu mübareki bugün 6 Mayıs 1966 günü sabahı gün doğumundan yarım saat, 15 dakika 3 saniye evvel edasına borçlu olduğumuz büyük ve mukaddes Hızır İlyas Bayramı ayini davetiyesidir.

Bunun altında, gazel biçiminde yazılmış bir şiir ile “Edirne Çeri Başısı Salih Usta” adı yer almaktadır. Daha sonra da, biraz Türkçeyle karışık Çingenece bir şiir vardır: “Kamata mançez /Bilekten Palançez/ Akine nanay/ Dikine nanay/ Lop aşağı mançez/ Lop yukarı mançez/ Diklam toparles/ Kuklam toparles / Peşkana tahtaya yat/ Sağına selam/Soluna selam/Paşa davle sa/Ve aliküm selam.

Safiye'nin karyolası niye dar?
Hıdrellez Geceleri söylenen bir türkü ile kapatalım muhabbeti. Kaynağımız Rumeli Türküleri ustası Rüstem Avcı: Karyola dar değil aslında, Safiye çok şişman. Osman Ağa'nın ikinci karısı beyaz Çingene; saçları siyah, teni beyaz, güzel, işveli, hamarattır Safiye, ama çok şişmandır. Öldükten sonra mahalleli ardından bu türküyü söyler. “Çıksam a Rumeli'nin düzüne/ Alsam a Safiye'yi dizime/ Safiyem kınalar yakmış on parmağı eline ar gelir/ Osman Aga gelir/ Safiye'me karyola dar gelir”

Başka türküler de var Tuna ve Deliorman yöresinde…Hıdrellez şenliklerinde kadınlar tarafından darbuka ve zilli maşa eşliğinde çalınıp söylenir. “Zilli de maşa darbuka ne davul ister ne zurna/ haydi yarim çalsana oynasana/ sen bana yeşil çimen üzerinde âşık oldun/ ben sana ovalar, yeşil ovalar, bulutlar, yağmur kovalar oyalıda çember boyledim (bağladım) yollarını gözledim.”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz