MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bir Başkadır Artistik Kanıtlar
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
5 Aralık 2020 Cumartesi

Bir Başkadır Artistik Kanıtlar

“Ethos - Pathos – Logos”

Fenomen dizi “Bir BaşkadırNam-ı diğer Ethos

Bu konuyu dizi yayınlanmadan çok çok önce kaleme almıştım. Sizlerle buluşmak için bir türlü sırasını bulamadı, önüne geçen daha mühim mevzular oldu hep…

Doğru zaman bugünmüş. “İkna iletişimi ve artistik kanıtlarını” yazmak için bu diziyi de bu köşeye taşımamız, kaleme almamız gerekiyormuş.

İkna İletişimi” derslerinde ilk konumuzdur Ethos-Pathos-Logos.  

Bu terimlerin temellerini atan tarihteki ilk büyük Filozof ise Aristo’dur. Zamanında araştırmalarını mahkeme salonlarında, çarşı, pazar, sokak sokak gezerek yapan bir filozoftu ve en sevdiği şey çevresini gözlemlemekti.

Aristo’ya göre “İkna sanatı” karizmaydı, itibardı…

Ethos – Pathos – Logos ise bu sanatın yani karizmanın “Artistik Kanıtları”.ydı.

ETHOS meşhur dizimize de ilham veren ve uluslararası mecrada dizinin ismi olan artistik kanıtların gözle en çok görüleni. Fiziksel Çekicilik olarak adlandırdığımız kitleleri en çok etkileyen artistik kanıt. İkna edenin ne giydiği, mimikleri, jestleri, konuşma tarzı, vücut dili…

Nasreddin Hoca’nın kürkü misali. Kılık kıyafetine göre yargıladığımız çokça müşteri, bolca komşu, sokağın köşesinde bekleyen, kapını çalan, çevrendeki eş dost yok mu?

Bulunduğu ortama yakıştırmadığımız, oraya ait durmayan, giydiklerinden dolayı rütbesine inanmadığımız ya da görünümünden dolayı otorite saydığımız, ürktüğümüz.

Kılıfımız, duruşumuz, vitrinimiz, dış görüntümüz…

Dizi özelinde baktığımızda psikiyatristin başörtülü hastasına ön yargıları, Meryem’in doktora olan hayranlığı…

Ama diğer yandan yaşadıkları sorunlarla başa çıkma şekilleri…Günlük hayattaki mücadeleler ve yaşam koşulları ne kadar zorluysa duyguların o kadar geri plana itildiği bolca örnek…

Tasaların, gamların farklılıkları…

Depresyonun paralısı-parasızı…

Dizide görünen tüm kişilerin kendi dünyalarındaki gerçeklikleri bizi oldukça etkiledi. Çoğumuz karakterleri sevdik, bizden değillerdi ama biz gibilerdi. Çok ayrı yaşamlardı sanki ama onlarla bizi kaynaştıran ilgiydi, sevgiydi, dostluktu, koyu bir sohbetti, anlamaya çalışmaktı. Sıcacıktı…

İşte Pathos tam da bu noktada devreye girdi. Bizim argoda damardan dediğimiz duygusal çekicilikleri devreye soktu. İkna etmek istediğimizde artistik kanıtlardan biri de buydu aslında.

Duygusal olarak bağ yaratmak.

Duygusal bağ kurmak.

Diziyi birkaç günde tamamladığımda Meryem’in saflığında, görev bilincinde, sorumluluklarını yerine getirmesindeki sıcaklığında ısınmıştım epeyce. İyi gelmişti onun vericiliği, iyiliği, dilini kullanırken ki hoyratlığı, korumacılığı aynı zamanda sevgiyi, aşkı yaşama şekli. Korkarak, “BİR OLAY yok abla” diyerek aslında içindeki fırtınaları kendi içinde saklayarak…Cesaretle kendinden görmediğini sevebiliyor, nezaketle inkar edebiliyor, soğukkanlılıkla kendi içinde tutabiliyor, ölçülü bir şekilde kendi kendine haddini biliyordu.

İkna bileşenlerinden “Pathos” sağduyu, cesaret, nezaket, hoşgörü, bilgelik, soğukkanlılık, ölçülü olmayı kapsıyor.

Duygulara hitap etmek istiyorsak eğer bu değerlerin asgarisinde buluşabiliyor olmamız lazım. İkna edici enstrümanlar arasında vücut dili ve dış görünüm kadar kişinin özgüveni, savunduğu konuya olan inancı ve savunurken gösterdiği nazik dil ve bilgelik de önem kazanıyor. İkna etmek istiyorsak eğer kişinin “duygu anahtarı”na sahip olmamız şart. Duygudaşlığı sağladığımız ölçüde dikkate alınıyoruz. Aksi takdirde boşuna konuşan milyonlarca insandan birkaçı haline geliveriyoruz…

Üçüncü artistik kanıt ise “Logos”  yani mantıksal çekiciliktir. İkna etmeye çalıştığın kişinin duygu anahtarını ele geçirebildiysen eğer mantık şablonunu nasıl kullanman gerektiğini anlayabilirsin.

Herkesin kabul edeceği genellemeleri kullanırsın. Ya da kıyaslama yaparsın. İkna etmeye çalıştığın konuyla ters düşmeyeceğini karşındakinin mantıksal örgüsüyle aktarmaya çalışırsın. Kendisini inandırmak için konuyla ilgili mantığına hitap ettiğin kişi, kurum veya tecrübeleri kullanırsın.

Reklamlarda bunu sıkça görürüz.

“Diş Hekimleri kullanıyor”

“Çamaşır makinesi üreticileri öneriyor”

“Profesörlerin bir numaralı tercihi”

“İsviçreli bilim insanları diyor ki…”

Logos sadece ben demiyorum bak bu bilirkişiler de diyor, bir genelleme veya kıyas yaparak ikna gücünü devreye sokuyor.

Bu terimlerden Ethos’un son bir ayda Google’da en çok aranan kelimelerden biri olması dizinin başarısını gösterebilir, -“logos” kriterine göre ikna olabiliriz ben demiyorum Ulu Google diyor-

Ülkemizin mozaiğini anlatan, sosyo-kültürel farklılıkları burnumuza çokça sokan binlerce yapım var evet ama Ethos kadrosuyla, başarılı oyunculuklarıyla, diyaloglarıyla, doğallığıyla uzunca bir süre konuşulacak gibi duruyor. Berkun Oya ve tüm ekibi kutluyorum.

Gönüllü ve gönülsüz karantinalar yeniden başladığına göre kendimize değer katma çalışmalarına dijital öğrenmelerle kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu dönem aldığım “İkna edici İletişimdersim için bana da muhteşem bir kaynak olduğun,

Aristo gibi sokak sokak gezmeden müthiş bir gözlem olanağı sağladığın için teşekkürler

“Bir Başkadır” nam-ı diğer ETHOS…

Müzik Önerisi : Mourir D’aimer – Franck Pourcel ( Bir Başkadır Soundtrack)
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ercan Çelikkaya
 6 Aralık 2020 Pazar 12:54
Çok güzel ifade etmişsiniz Ayda hanım yazınızda şuanki dünyanın durumunu,devir maalesef maddiyat devri olmuş.
 Hatice Güner
 5 Aralık 2020 Cumartesi 09:53
Çok katılmıyorum Devir para devri Çoğu insan ya duygusallığına ya ilgiye yada beleş yemeye aç Baskısını ve parasını kullanıp çevre yaratanları yaşıyoruz ve görüyoruz Artkl az sayıda ruhunu satmayan var Değer ve dengeler bu masumiyet temsillerinin yada karakterliliğin önüne geçti Toplum şaşaya aç etik değerler namus ve güven malesef geride bırakıldı Bıraktırılanlar da azınlıktık kaldı ama en azından hala karakter namus Erdem ilkelerine sahip gerçek dostlarla hayat dizilerden öte kendimiz artık onlarda bir yaşam bulmuyoruz Gerçeğini yaşıyoruz ve bu filme alınıyor Hayatta olanlar artık sahnede İnsanların değer yargıları küçümsemeleri ve koca yürekleri Senaristler artık her yerde Yazılanların çoğu hayata değer karan kıymet bilinir yazılsaydı Hayat çoook güzel olurdu Ama film işte değil mi ?? Aydacım Kalemine sağlık
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz